Osmanlı'nın dil ve din özgürlüğü tanımasıdır. ingiliz ve ispanyollar sömürge altındaki ülkelere ilk önce dilini ve dinini değiştirmeye çalışmış ve başarmışlardır.
belki sömürgecilik anlayışımızın olmamasındandır.
kendi dilimize bile sahip çıkamıyorken, dükkanlarımızın, büyük binalarımızın, alışveriş merkezlerimizin adını "saatchi", "borekchi", "café de paris", "la blanche", "twin tower", "7 hill tower" koyarken, "çok onore edildim", "bu işin olabilitesi yüksek.", "egzajare etmemeliyiz bu durumu", "full time çalışacak bir eleman arıyoruz.", "ok.", "cool" gibi cümleler kuruyorken, kendi dilimizi kendi ellerimizle katlediyorken, dilimizden nasıl "dünya dili" olmasını bekliyoruz?
türkçe, evet, esnek bir dil. ama bizim dilimiz kadar başka güçlü bir dil var mı?
okunuşu, telaffuzu çok zormuş, çok esnek bir dilmiş.
bu arkadaşın ingilizce'deki "to get", "to take", "to keep", "to take", "to have", "to set", "to make", "to run" fiillerinden haberi yok anlaşılan.
üstelik bunlar başka kelimelerle ve edatlarla birleşince daha da içinden çıkılmaz bir hal alınıyor.
yani dil yapısı çok da önemli değildir.
millet isteği için mi ya da dil yapısı çok uygun olduğu için mi ingilizce konuşuluyor dünya çapında?
fransızlar, bu bakımda belki de örnek alınacak cinsten bir millet.
adamlar ingilizce'yi biliyor belki ama olur olmaz her yerde konuşmuyor, yarı fransız yarı ingilizce bir dille dolaşmıyorlar ortalıkta.
bir söz var hani: türkçe'nin bir eksiği yok, ya senin?
1- Türk dilinin semantik, fonetik yapısı,
2- Tarihte hiçbir Türk devletinin sömürgecilik anlayışını benimsememiş olması,
3- Teknoloji alanında ilerleyememe sonucu birçok sözcüğün terimsel alanda özellikle ingilizce'den ortaya çıkması,
vb.
Çünkü ülke ekonomisinin başaka devletlere bağlı olmasıdır. Türkiye kendini ileri götürmek için ne zaman bir şey yapsa Rusya yok doğal gazını keserim, amerika yapma böyle şeyler bak arkadaşlığımız bozulacak, almanya çok ileri gittin kendine gel biraz vesaire vesaire. Bunlar olduğu sürece olmaz, bu işler yürümez.