adnan menderes'in başlattığı akımın, özal ve son olarak Tayyip tarafından devam ettirilmesidir. işin garip yanı ise adnan menderes de Özal da Tayyip de bu ülkede muhafazakar kesimin oylarıyla iktidara gelmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında öze dönüşle eşgüdümlü olarak giden medenileşme hareketi, Mustafa Kemal'in vefatıyla ismet paşa ve avanesi tarafından bölgenin köklerine (yunan, roma)ya özenmeyle sapıtmış, Akabinde de muhafazakar oylarla iktidara gelen Adnan menderesle tamamen batıya yani amerika'ya kaymış ve içi ismet paşa zamanındakinden bile daha beter boşaltılmıştır. Mustafa Kemal zamanında dede korkutlarla Türklüğe tutunan haliyle gerçek manada medeniyete tutunan Türklük, ismet paşa ile ilyada destanlarıyla batıya tutunmuş, adnan menderes döneminde ise okumakla değil sadece ve sadece batı tarzı tüketim alışkanlıklarıyla batılılaşma derdine düşürülmüştür. Bu açıdan bugünkü tayyip ve tayfasını Türk milletinin ahlaksızlaşmasında, kendine yabancılaşmasında her daim ismet paşa'yı suçlaması gülünç bir durumdur. Sonuçta ilyada okumuş, homeros'u hatmetmiş ismetçiyle biriyle, amerikan dergilerinden fırlamış cahil bir menderesçi arasında seçim yapmak gerekirse ismetçi okuduğu için daha evladır. enazından ellerine işe yarar bir şeyler verince de okuma olasılığı vardır. Diğeri ise okuma nedir bilmez bile.
son olarak da tüketim alışkanlıklarımızın değişmesinde 2000lere gelindiğinde tercihten büyükşehirlerde dayatma haline geldiğini de belirtelim. basit bir örnekle işlek caddelere bakıldığında güvenilir ve eli yüzü düzgün bir Türk kahvecisi bulamazken batılı kahvecilerinin sıra sıra dizilmiş olması insanları oraya yönlendirir. Büyükşehirde çok fazla takılınmayan bir semtte bulunurken yine bilinen fiyatlarla bilinen standartlarda yemek yeme ihtiyacı yüzünden en iyi bilinen restorant zincirine gidilir ki bu da batılılarındır. Türk yiyecek ve içeceklerini yapan lokantaların, kafelerin denetlenmemesi ve genelde çakma ürünler yapmaları (mantı, döner, kahve vs) gerçekten anadolu köklerine bağlı kalan kişiler tarafından tercih edilmemesine de neden olmuştur. Örneğin döner. istanbul'da bir tane güzel dönerci yoktur, örneğin mantı. istanbul'da bir tane güzel mantıcı da yoktur. Geçenlerde beşiktaşta "sinop mantısı" diye bir yer gördüm, lan dedim bizim mantı bu gidelim de yiyelim dedim, verdiğim paraya mı acıyayım, Bizim mantının adının kirletilmesine mi acıyayım bilemedim. Oysaki memlekette bir kere bile fast foodçuya gitmemiş, hatta memleketimin fast food furyası zamanında burger king'i zarar ettirmiş bir memleket olduğuyla övünürüm. Samsunlu amerikan fast foodu yemez çünkü döneri vardır, pidesi vardır, istanbul'da kıçı kırık bir pideye 10 küsür lira bayılmaz ki doymayacağı pidedir, en güzelini iyi bir fiyatla yer.
ne bekliyorduk ki zaten? ne söyleseler yapmak zorundayız. bize ne verirlerse onu yemek zorundayız, çalış diyorlar çalışıyoruz, vergi ver diyorlar veriyoruz, ulan hepsini geçtim ben niye kardeşimi, amcamın oğlunu, en sevdiğim dostumu şehit veriyorum?
ee hal böyleyken çok normal, kaldı ki turqche bile konuşulmuyor artık...
günümüzde ''modern olduğunu iddia eden türk insanını'' nitelemek için kullanılan en iyi tabirdir...
maalesef amerikan ve ingiliz kültürel emperyalizmi iliklerimize kadar işlemiştir..
ingiliz ve amerikan kültür emperyalizmi ile;
** bir türk'ün bir amerikalı yada ingilizle arasında ''türkçe konuşmak'' dışında hiçbir fark kalmamıştır..
** onlar gibi yemeye başladık..geleneksel türk yemekleri yok olmakta ve gün geçtikçe unutulmaktadır..buna rağmen mc donalds,burger king gibi mekanlar mantar gibi çoğalmaktadır..
** onlar gibi giyinmeye başladık..her ilimizde kendi ülkelerine ait olan bir giyim markasının şubesi açılır hale geldi..onların markalarını giyersek kendimizi iyi hissediyoruz,giymezsek kötü hissediyoruz..onların markalarını giymeyi ''bir erdem yada farkmış'' gibi algılamamız sağlanmıştır..
** onlar gibi vakit geçirmeye başladık..vaktimizin çoğunu alışveriş merkezlerinde,internette,starbucks tarzı mekanlarda harcamaya başladık..eskiden bir mekanda oturup simit yiyip çay içerken,şimdilerde starbucks'da oturup chease kek yeyip üzerine cafe latte içmeyi tercih eder olduk..
** onlar gibi görünmeye başladık...görüntümüzü,giyimimizi ve hatta saç kesimimizi bile onlar gibi yapmaya başladık..onlara benzemeyi erdem sayan bir kamuoyu ve satılmış bir medya var çünkü..eğer sarışınsanız,onlara benzer bir fiziksel görünüşünüz varsa hatta yakışıklı bir zenciyseniz,türkiye'de el üstünde tutulur paraya ve şöhrete boğulursunuz..
** onlar gibi harcamaya başladık...kazancımızı onlar gibi çarçur etmeye ve nakit paramız yoksa kredi kartlarına yada kredi veren bankalara borçlanmaya başladık..alışveriş bağımlısı haline getirildik resmen..
** onlar gibi konuşmaya başladık..güzel türkçemiz resmen sistematik bir biçimde yıllardır süren bir çaba ile katledildi..dilimize bir sürü ingilizce kelime sokuşturuldu ve günlük hayatta da kullanılır hale geldi..bu olay medya öncülüğünde gerçekleştirildi..
** onlar gibi hastalanmaya başladık...hastalıklarımız da onlara benzemeye başladı..kalp-damar hastalıkları,kanser,diyabet,aids ve daha birçok batı tipi hastalık ülkemizde salgına dönmüş vaziyette..
özetle bakacak olursak olaya silahla,mermiyle geçilemeyen çanakkale,kültürel emperyalizm kullanılarak çok rahat bir biçimde geçilmiş ve hatta ötesine bile varılmıştır..en basitinden bugün reklamları dahi oturup izlerken bir tane ''türk biri yada türk ailesi'' göremiyorum..türkçe konuşan bir amerikalı yada tipik bir ingiliz/amerikan ailesi görüyorum..hatta televizyon dizilerinde oynatılan çocuk karekterlerin bile ingilizlere yada amerikalılara benzer olmasına büyük özen gösteriliyor..
anlayacağınız ''muhassır medeniyetler'' hedefi çok yanlış anlaşıldı ve batının iyi özellikleri yerine kötü özelliklerini örnek aldık..üstelik onlara yaklaştıkça onlara benzedik ve kendimizi unuttuk..kendimizi unuttukça da küçüldük ve sıradanlaştık..ezildik adeta..