Türkçe'de öntakı eksikliğinin felsefi dili hantallaştırdığını düşünüyorum. Mesela, başa "anti-" gelince "karşıtı", "non-" gelince "olmayan" gibi sözcükler eklemek gerekebiliyor. Öntakı eksikliğinden ve yüklemin sonda gelmesinden (mesela, bir liste içeren uzun bir cümle tamamlanana kadar o liste hakkında ne söylendiğini anlayamayabiliyorsunuz) dolayı Türkçe'nin felsefe için ideal bir dil olmadığını düşünüyorum.
Bi kere yaratmak allah a mahsustur, bu bir.
ikincisi dil organik olmayan şekilde de türetilemez, deneysel ya da kurgusal olarak yapılmış örneklerinin ömrü uzun sürmemiştir.
Dil yaşayan bir canlı organizmadır, değişir, su gibi akar yolunu bulur, büyür, küçülür ve ölür.
Türkçe insanlık tarihinin en işlevsel ve kuvvetli bir dilidir, türkleşmek demek aslen türkçeyi öğrenmek ve bundan sonra onun etkisiyle düşünmek demektir, insanlar üzerinde bu etkiyi bırakan dillerin sayısı 5 i geçmez.
Felsefe dille yakından ilişkilidir evet ama tüm bu yukarıda bahsettiğim noktalardan sonra şunu rahatça söylüyorum ;
Türkçe'nin kendisi yaşayan, etkili bir felsefedir.
Kürtlerin varoluş sancıları sonrası eşşek veya yenge sikmeleriyle alakalı bir önergede bulunacaksanız Kürtçe işinize yarayabilir.
Ulan örnek olarak verdiğin dillerden ingilizce, Kelt, Latin, Anglo-Sakson ve hatta Fransızca birleşiminden oluşan bir dil. Fransızca keza yine başka dillerin karışımı.
Siz ateşe taparken biz göklere el açıyorduk. Orhun Yazıtlarını dikiyorduk. Hey yavrum hey.
türkçe kurtuluş savaşı sonrası uydurulmuş diyen kardeşlerime not; tarihte çok geriye gidip türkçe kaynak okumak için kendini yorma. sadece 2. mahmut dönemini kısaca oku yeter. dilde sadeleşme, kıyafette güncelleşme konusunda fikir verebilir.
“Böyle konuşmalara bizim vereceğimiz cevap sadece Türkçe ile bilim ve felsefe yapmaktır.”
(bkz: ahmet inam)
“Ben 5 dilde yayın yapmış biri olarak söylüyorum; Türkçe’de de çok rahat felsefe yapılabilir, yapan olduktan sonra.”
(bkz: ioanna kuçuradi)
Biz Türkçe ile felsefe yapıyoruz. Bir yerden aktarmıyoruz, kendi düşüncelerimizi yazıyoruz. Bu yapılabiliyor.
insanlar kendileri bilgi üretemeyip başka dillerden düşünceler aktarınca bazen sıkıntı oluyor tabii ama Türkçe’den başka bir dile çevirirken de sorunla karşılaşılabiliyor. Her dilin özelliği var.
istanbul'da bir Rum ailesinin çocuğu olarak dünyaya gelen ioanna kuçuradi’nin güzel Türkçe’sinden. Var olsun.
Fikriyatın felsefeye ihtiyacı yoktur ki yapalım. Öz anadolu türkçesi salim akla, fikriyata ve düşünceye yeter de artar bile. Yunan felsefesi şayet aklı fikri ve düşünceyi ilahiyyattan koparmışsa, bırakında onu şeytaniyat ve deccaliyat sahiplensin. ilahiyattan beslenen Bizim aklımız bize yeter de artar bile. Yunan felsefesi halkı dinden uzaklaştırmaya yarıyorsa, felsefe olmadan da bilim ve teknikte ilerleme mümkün olabiliyorsa ki doğrusu da budur, o halde felsefe çok matah bir şey olsaydı yunanlılar almanyaya el etek avuç açmazlardı. Kendine hayrı olmayan bir ideolojinin felsefenin başkalarına da hayrı dokunamaz. Felsefe ateist düşüncenin temel çıkış noktası ise zaten bırakın da türklerden ve türkçeden uzak olsun daha iyi.
Türk dilinin ortaya çıkış tarihi kesin olarak bilinemezken, üniversitede bir arkadaşın : "hocam sonuçta Türkçe kurtuluş savaşından sonra kurulan Türkiye cumhuriyeti devleti ile birlikte ortaya çıkmış bir dildir." gibi saçmaladığı bir sürü şey sayıp dökerken Türk dili hocamızın bıyık altı gülümsemesiyle ardından:"Aman çocuklar tamam şimdi biz bizeyiz ama el alemin yanında, başka yerlerde böyle konuşmayın sakın sesli gülerler." demişti. Sonra arkadaşın toplamaya çalışırken yeniden sıvaması felan derken, saçma sapan bir ders işlemiştik. Bir şeyi bilmiyorsan sus be kardeşim! Bilmiyor olmayı kabullenemiyorsan araştırıp, okuyacaksın olay bu.
Rte'nin turkçe'nin felsefe için yeterli bir dil olmadığını bu yüzden kesinlikle osmanlıca oğrenilmesi gerektiğini söylediği demeçten alıntı söz. Her şeyi bilen adam buna da maydanoz oldu. Socrates Türk olsa hapisteydi şimdi.
art niyetle söylenmiş ama malesef doğru bir cümledir. arkadaş (mesela) kritik der reinen vernunft'u istediğin kadar türkçeye çevir, istersen kırk takla at aynı anlamı yakalayamazsın bu en basit örnek bir dil onu kullanan toplum tarafından hangi yönde ne kadar çok kullanılmışsa o kadar "o yönde" gelişir. o toplum felsefe konuşmuşsa felsefe dili ve kavramları zenginleşir kusura bakmayın ama türkçe'de böyle bi durum hiçbir zaman olmamıştır (nadir örnekleri saymaya gerek yok).
portekizce daha doğrusu ispanyolca nasıl ki coğrafya dilinde gelişmişse, almanca nasıl ki felsefe dilinde gelişmişse türkçe de aynı şekilde felsefe dilinde gelişememiştir. lan hadi türkçe'yi siktir et heidegger'in terimlerini italyanca bile kolay kolay karşılayamazken ne türkçesi?
siyaseti bir yana bırakıyor ve orada unutuyorum;
hakikaten katılmadığım sözdür, yanlıştır.
bir cemil meriç okunursa gayet iyi bir felsefeci dilini orada görürsünüz, zaman zaman zor olsa da hilmi yavuz da iyidir.
ama bir çok felsefeci ve siyasal kuramcının "türkçe" yazmadığını/yazamadığını da ifade edeyim.
metnin akışını bozan, okuyanın kulağını tırmalayan, beynini tokatlayan kelimeler kullanmakla "alim" olacağına inanmış bayağı bir felsefecimiz de var.