sabah ezanında, uyan müslüman, namaz uykudan hayırlıdır dese bence daha çok adam gider namaza.
Türkiye'de müslümanların dini olgularla bir derdi yok ki. herif muhabbeti anlamıyor. anlasa belki daha hayırlı yaşayacak.
500 tane Kur'an tefsiri var, hepsi üç aşağı beş yukarı aynı şeyi söylüyor desem, hayır.
düşün dünyaya gelmişsin, seni yoktan var eden bir rabbin var, senden ne istediğini anlamıyorsun. iman ettiğin bir kitap var ama anlamıyorsun. hayatta daha acı ne olabilir?
yerde arapça iş ilanı görseler kutsal sayıp tapacak arapperestlere dert olmuştur.
çünkü anlamıyorlar ve arapça şiirsel ve vurgulu bir dil olduğu için arapça okunan şeyler bunlara güzel geliyor, aynı yazılanları türkçe'ye çevirince aynı etkiyi yaratmıyor.
ezan türkçe okunsa. dualar türkçe okunsa hiçbir efsanesi kalmayacak olayın. bir çok insan gerçekten duaların türkçesini duymaya başladığında okumaktan ve camiye gitmekten vazgeçecek. bilmedikleri bir dinin anlamadıkları dualarını okuyunca onlara her türlü efsanevi mistik anlamlar yüklüyorlar. ancak türkçe okunacak dualar bu özelliğini yitireceği için insanların gözü açılır. bunu hiçbir dinci istemez. çünkü bu müslümanlığın sonunu getirir.
Öncelikle şunu belirtmek gerekir. Ezan, Kuran gibi vahiyle inmemiştir. Sözleri "insana" aittir.
Ülkemizdeki geçmişi ise şöyledir:
1931 yılı Aralık ayında Mustafa Kemal Atatürk'ün cumhurbaşkanlığı ve ismet inönü'nün başbakanlığı döneminde dokuz hafız Dolmabahçe Sarayı'nda ezanın ve hutbenin Türkçeleştirilmesi çalışmalarına başlamıştır.
Kuran'ın Türkçe tercümesi ilk kez 22 Ocak 1932 tarihinde istanbul'da Yerebatan Camisi'nde Hafız Yaşar Okur tarafından okundu.
30 Ocak 1932 tarihinde ise ilk Türkçe ezan, Hafız Rıfat Bey tarafından Fatih Camisi'nde okundu. 3 Şubat 1932 tarihinde ise ki o yılın Kadir Gecesiydi - Ayasofya Camisi'nde Türkçe Kuran, tekbir ve kamet okundu.
18 Temmuz 1932 tarihinde ise Diyanet işleri Riyaseti, ezanın Türkçe okunmasına karar verdi. takip eden günlerde, yurdun her yerindeki evkaf müdürlüklerine Türkçe ezan metni gönderildi.
1941 yılında çıkarılan 4055 sayılı kanunla Türk Ceza Kanunu'nun 526. maddesine bir fıkra eklenmiştir. Değişikliğe göre, Arapça ezan okuyanlar ve kamet getirenler , üç aya kadar hapsedilecek ve 10 liradan 200 liraya kadar para cezası ödeyeceklerdi.
14 Mayıs 1950 tarihinde iktidara gelen Demokrat Parti, 14 Haziran 1950 tarihinde ilgili yasayı değiştirerek Arapça ezan yasağını kaldırdı. Bu yasayla Türkçe ezan yasaklanmamış, ezan dili serbest bırakılmıştır.
Ezanın Türkçe okunmasının altında yatan temel nedenin din düşmanlığı değil de dini kullanarak din simsarlarının ve bu işten kişisel menfaat kazanmaya çalışan din simsarlarının masum inananları kandırmaya çalışmasının önlenmesidir. Dini kullanarak kazanım elde etmek binlerce yıldır süregelen ve sadece islam dininde olan bir olgu değildir. Hristiyan kilisesi de zamanında sadece latince incil kullanarak halktan büyük kazanımlar elde etmiştir. Fakat neredeyse ortaçağda Hristiyanlar aydınlanma yaşayarak dini sadece kilisenin emrine amade bir şey olmaktan çıkarmışlardır.
Bugün dünya üzerinde kendi dilinde ibadet etmeyen ender ülkelerden biriyiz. Dinin nasıl da sömürüldüğünü ve bu sömürünün başımıza ne işler açabildiğini yakın zamanda anladık. Ne var ki Atatürk bunu neredeyse 100 yıl önce anlamış ki laik bir devlet kurdu. Din, allah kelimesini ağızlarından düşürmeyenlerin ise Allah'ın diğer buyruklarına karşı ne kadar duyarsız olduklarını objektif bakabilen herkes algılayabilir.
Yapılmasında mantık hatası olmayan şeydir. Dilin dinleşmesi ile dinin dilleşmesi arasındaki fark çok fazla durum ve gelecek doğurur. Konu burada çok uzar fakat yanlış bulanların yanıldığı düşüncesine sahibim. Tabii ki bu şahsi kanaatim.
Bu saçma sapan işi savunmak için gerekli doneler.
1. Bu olayı yeni öğrenmiş liseli ergen olmak.
2.liseli ergenlikten bir türlü çıkamamış sosyal medya trollü olmak.
3.akp ve siyasal islamcılara çalışmak.
Bu madde önemli bunu bilinçli yapıp para kazanan bir sürü hesap var sosyal medya da.
4.ego tatmini eden bilinçsiz çakma muhalifler.
Gelelim kendi fikrime bu ülke tuhaf ülke.
Anayasa laiklik der.
Fakat hiç laik olmadı.
Diyanet bayram tatilleri ezan okunması laikliğe aykırı ama kimse itiraz etmedi.
Osmanlıdan bile daha fazla para harcandı bu işlere.
Önce oturup bu işleri konuşmak lazım.
Var mı maçanız bunları konuşmaya.
Doğru olan Türkçe okunması değil.
Hiç okunmaması.
Mertçe bunu yazalım. Türkçe okunması da laikliğe aykırı.
Şahsen ezandan kötü okununca rahatsızım. Onun dışında bu ülkeni en güzel seslerinden biri ezan.
Türkçe ezan ancak siyasi bir hesaplaşma niyetiyle gündeme getiriliyor. Anlamadığımız konu namaz kılmayan, caminin yolunu bilmeyen biri ne diye bir ibadetin parçasını değiştirmek ister?
Namaz kılan biri çıksın desin ki ezan Türkçe olsun anlarım ama burda yedi yirmi dört islam'a saydiranlar ne diye bunu istiyor.
Bu bir davet eğer sen bu davete icap edersen elbette hakkindir.
Azıcık samimi olun ve objektif düşünün.
Tanrı uludur (x4)
Şüphesiz bilirim bildiririm Tanrı'dan başka yoktur tapacak (x2)
Şüphesiz bilirim bildiririm Tanrı'nın elçisidir Muhammed (x2)
Haydi namaza (x2)
Haydi felaha (x2)
Namaz uykudan hayırlıdır* (x2)
Tanrı uludur (x2)
Tanrı'dan başka yoktur tapacak
Allahu âkber in anlami allah çok büyüktür.keber büyük âkber çok büyük.ama tanri uludur diye çevrilmesi saçma olmuş.
Şu anda düşündüğüm meseledir.
Arkadaş! Tanrı her şeyi yaratan değil mi? Dillerde buna dahil... O halde ben hangi dilde seslenirsem veya çağrı yaparsam yapayım, makbul olması gerek. Türkçe'de dilimiz olduğuna göre insanlarımızın ana diliyle onları çağırmanın neresi günah, yasak veya yanlış olabilirki? ingiliz ise ingilizce çağırabilir.
SUUDILER UCAKLARINDA GOD BLESS YOU YAZISINDA KI GOD ALLAHIN 100. iSMi MiDiR? ALLAH BLESS YOU YAZMADIGINA GORE HERKES KENDI DILINDE SOYLEYE BILIR. TANRI ULUDUR.
buna göre türkçe küfürlerinde öbür tarafta geçerliliği yoktur.