Ümmet toplumundan, ulus devlete geçişin getirdiği yeniliklerden biride Türkçe ezandır. ümmetçi ile ulusalcıların temel kavgalarından biridir.
Atatürk'ün ölümünden sonra 26 Haziran 1941 tarih ve 4055 sayılı kanuna göre, ezanı Arapça okuyanların cezalandırılacağı öngörülmüş olmasına rağmen bu yasaya pek de uyulmadı. Bu yasa 1950 yılında, Demokrat Parti iktidarı zamanında kaldırıldı. Bilinenin aksine; CHP'liler de, DP'lilerle birlikte, yasanın kaldırılması için oy kullandılar.
bugünlerde ortaya atanın başı belaya girebilecek ancak eskiden uygulanmış hadise.
şu sıralar uygulanmaması, yurttaşını bilinçsizce ibadet eden cahil oy depoları olarak görmek isteyen, dini tekeline alma amacı güden (ve gayet güzel becermiş) kişilerin işidir.
önemli olan kalpten dua etmek değil mi? allah biliyor zaten kimin kalpten, kimin gösteriş amçlı dua ettiğini veya ibadet yaptığını.
hem türkçesini daha iyi anlıyoruz, hem arapça okurken yanlışlıkla bir dil sürçmesi olsa veya yanlış telafuz yapsak belki de yanlış anlama gelecek başka bir şey söyleme tehlikesi var.
önemli olan kalpten, gönülden ibadet etmek, gösteriş amaçlı yaptıktan sonra istersen 40 yıllık arabistan'lı gibi arapça oku ne yararı olur ki???
halka rağmen yapılan tonla işten biri. bunu savunurken türkçülük davası güdüp, islamın üzerindeki arap emperyalizminden bahsetmek çok sığ kalıyor. demezlermi adama her kuşu türkleştirdikte leylek mi kaldı diye. arapça da olsa sen o ezanı öyle sindirmişsin ki, her vakitte ayrı makamda okuyorsun. hatta müziğinin menşei bu makamlardan geliyor. ezan zaten türk milleti vesilesiyle * yayılmış, ayakta kalmış. o arapça ezan araptan çok benim zaten, bana ait. gavur ezanı duyduğunda aklına araptan evvel türk geliyor. çakma entel, jakoben tavırlar devam ederse bu millet tabi bu demokrasiyi, cumhuriyeti içine sindiremez. demokrat parti yi iktidara taşıyan güç görmezden gelinmemeli. türkçe ezanın serbest olmasına rağmen hiç kimsenin tercih etmemesi, ezanı önemseyen gurühtan böyle bir talep gelmemesi, halkın ne istediğini de çok açık gösteriyor. çakma halkçılık yapmaktansa biraz halkı dinleyin.
gün içersinde onlarca gereksiz şeyleri beyinlerine dolduran insanlar, arapca ezan'ın ne manaya geldiğini öğrenmesiyle anlaşılmazlık ortadan kalkacaktır. gereksiz futbolcu isimleriyle, şarkı sözleriyle, boş şeylerle beynini dolduracağına bu şekilde doldurursun, anlamıyorum demekten de kurtulmuş olursun.abartmaya gerek yok yani. sana kur'an-ı kerim'i hatim edip, türkçeye çevir ve bu şekilde anla demiyorlar.
bu konuda birkaç şey söylemek gerekiyor:
1. demokrat parti, arapça ezan yasağını kaldırmıştır, türkçe ezan okutmayı yasaklamamıştır. isteyen şu anda da türkçe ezan okuyabilir.
2. laiklik, dinin devlete karışmaması kadar, devletin de dinin içeriğine karışmamasıdır. ritüel dilinin devlet tarafından belirlenmesi gibi bir uygulama komik olduğu kadar laikliğe ve demokrasiye de karşıt faşizan bir uygulamadır.
3. türkçe ve arapça da iki dildir ve dillerin laiklikle veya çağdaşlıkla bir ilgisi yoktur. laikçilerimizin zannettiği gibi olsaydı farsça çok geri bir dil sayılırdı herhalde.
4. türkçe ezanın islam'da yerinin olup olmaması teolojik bir tartışmadır ve bu tartışmanın sonucunda ortaya çıkacak hiçbir argüman arapça ezanın serbest olması veya yasaklanması açısından herhangi bir değer ifade etmez, edemez. türkçe ezanın islam'a uygun olduğunu kanıtlamak, arapça ezan yasağını meşrulaştırmaz.
5. muhafazakarların eski bir uygulama olan arapça ezan yasağına karşı çıkarken, türkçe ezanın orijinal ezan tadını vermediği argümanını kullanması yanlış bir savunma yöntemidir. demokratik bir devlet, yasalarını estetik anlayışla temellendirmez. devlet neyin estetik anlamda güzele tekabül ettiğini en iyi bilen bir aygıt değildir.
nokta!
bir kısım milliyetci tarafından sadece hayye alel-felah kısmının turkceye cevrilmedigi, bunun nedenin ise kitleleri kurtulusa cagırmamak oldugu soylenmetedir. dogrulugu tartısma konusudur.
ülkemizde müslümanlığı üzerindeki arap emperyalizmi baskısından kurtulması için yeniden okunması gereken ezan. çünkü arapça dilimize uygun değildir. ayrıca endülüs emevilerinin müslümanlığı yaymak için ezanı zamanın ispanyolcasıyla okuttuğu bir gerçektir.
"ezan türkçe okunmalıdır" diye çığıran yurdum mal insanının, acaba kaç tanesi bardaki diskodaki yabancı şarkı sözlerini anlamaktadır. bu tür yemekler ısıtılıp ısıtılıp önümüze konmaktadır. artık kokmuşlardır. özgürlüğe saygı duymak gerekir. ezan da nasıl geldiyse öyle gitmelidir.
bir insanın anladığı dil ile bir insanın kullandığı dil arasında gidilip gelinmesi olgusunu karıştıran zihniyetlerin, çoğu ayrımcılığı iteleyen mantığın, çoğu da karşı tarafı anlamazca yaklaşan insanların tartıştığı bir konu haline gelmeş olmasının çok yazık olduğu, 1932 tarihli kanun.
üzülerek söylüyorum ki o beğenmediğiniz ama türkiye'nin ve dünyanın bir çok yerinde ilk yabancı dil olarak öğrenilme potansiyeline sahip ingilizce'nin %75'i(yüzde yetmişbeş) fransızca'dır. evet evet yanlış duymadınız veya gözlüğünüzü de silmeye gerek yok. hayatta dil bilimi nedir bilmeyen insanların bir çıkarımı olarak karşımıza çıkan olgu, hiçbir şeyin öztürkçe olmadığı olgusudur ki yanlıştır, dilbilimi neden vardır, dillerin birbirinden etkilenmesi nedir bilmeyen toıplumun sevgili sujesi kardeşim benim.
bu konuyu da hallettiysek benim anladığım türkçe'ye de daha fazla laf atılamayacaksa ve anladığım türkçe'nin niceliğinin bozuk olmasının benim dini vecibelerimin yerine getirmek için küçük yaşlarımdan beridir cezalandırılmayacaksam* ve sebebi kullandığım, senin kullandığın, onun kullandığı türkçe'nin niceliğinin bozuk olmasına bağlanılmayacaksa ben devam edeyim burdan:
tutup şimdi bir insanın benim dilimde çaydanlık gibi bir kelime varken neden hala insanlar bu türkçe ezan'ı savunuyor demesi hoş ki ne hoş, hoş karşılanmaz. karşılanmamalı. çay-dan sözcüğündeki -dan eki zaten arapçada -lık ekine tekabul eder. bu böyleyken yanına neden bir -lık daha koyuyoruz? çaylıklıkiyi icak doğrusu. hani benim güzel ülkemin arapça biliyorum diye geçinen insanları buna çare bulabilir misiniz, bence ezan gibi manevi sorunları irdelemeyi bırakın da ilk önce bunun cevabını verin bize/bana.
sen günde 100(yüz) defa arapça ezan'ı savunurken neden günde 1000 defa kullandığın çaydanlık kelimesini geçiyosun, hani arapçan nerde, yoksa sen ezberliyor musun?. evet ben de aynen o cevabı vereceğini düşünmüştüm.
ha veremiyosan o zaman benim cevabımı dinleyip görüp öğrenme dürtüsüne kendini bırakmaktan başka bişey yapmayacaksın. beni dinlemeden bana fanatik cevaplar vermeyeceksin. bak ne güzel değil mi, bugün bendenizden ne güzel bişey öğrendin ama kullanınca yararlıdır bilgi unutma bunu.
tamam sen şimdi otur yaz bunları ben geliyorum:
ezanın arapça olduğu ve anlaşılmadığı nedeniyle sıklıkla teklif edilen durumdur. lakin burada bir çelişki ile karşılaşılmaktadır. modern, bilimci ve araştırmacı insan anlamadığı şey hakkında inceleme ve araştırma yapar. eğer dünya ile güneş arasındaki ilişkiyi anlıyamıyorsa algıladığı gibi güneşin dünya etrafında döndüğünü kabul etmez, incelemeleri neticesinde dünyanın güneş etrafında döndüğünü keşfeder. aynı şekilde ezanı da anlamıyorsa araştırır inceler ve arapça ezanın manasını öğrenir. aynı durum namazda okunan sureler için de geçerlidir. zaten anlamı bilinmeden okunan duanın namazdan alınacak huzuru olumsuz yönde etkilediği kabul edilecektir. bu nedenle yüzyıllardır süren dini bir olayın istenildiği gibi değiştirilmesindense, anlama konusunda sıkıntı duyanların arapça ile biraz ilgilenmelerinde fayda vardır. konuyla da ilgili olduğu düşüncesiyle linke de bakmakta fayda vardır:
temeli mustafa kemal tarafından atılmış ama tecellisi inönü devrine tekabül eden hem gayri islami hemde saçma sapan bir safsatadır!..bir kere ezanın tek gayesi vardır o da; namaz vaktinin geldiğini "bütün müslümanlar"a duyurmaktır.işte o "bütün müslümanlar"ın da ortak dili arapçadır.ki ezan da zaten bu yüzden arapçadır.mesela bir müslüman endonazyalı türkçe ezanı duyduğunda bunun ezan mı yoksa şarkımı ayırt edemez ama dünyada ki "bütün müslümanlar" arapça ezanın namaz vaktinin geldiğini bildirdiğini ve onu namaza davet ettiğini bilir!.. hattâ öyle ki bunu arapça ezan muhalifleri bile bilir!..
ismet inönü tarafından yapılmış lüzumsuz işlerden biri. dini politize etmeyi ilke edinmişliğin meyvelerindendir. tabii her zaman ki gibi bunun saçmalık olduğunu söyleyen mağdurlar irticacı ilan edilmiştir.