bugün

Eğer her millet kendi diline göre yorumlayıp, bu şekilde ibadet ederse olmaz. Hacca veya başka bir ülkeye gittiniz diyelim namaz kılacaksınız, her milletten insan var hoca durdu namaza başladı ispanyolca kıldırmaya. Nasıl olacak? Yada Ezan burada Türkçe okunsa, diğer Müslümanlar bunun ezan olduğunu nasıl anlayacak?
Herkes Kendi dilinde düşünür, fikir yürütür, hayal eder, iletişim kurar. Bir yaratıcı Varsa ve beni dinliyorsa; eminim ki türkçe de biliyordur az çok. Dolayısı ile Benim vicdanımı, kalbimi, niyetimi, düşüncelerimi en iyi şekilde zaten anlayacaktır. Anlamını bile bilmediğin arapça metinleri papağan gibi ezberleyip tekrarlamak yerine dürüst ol, vicdanlı ol, cinsiyet ayrımcılğı Yapma, aldatma; kısaca insan ol. Gerisi incik boncuk...
'yazı murat bardakçı'ya aittir''

adnan menderes’i suçlamaktan vazgeçin! arapça ezanı dp ile chp beraber serbest bırakmışlardı

önümüzdeki hafta, arapça ezan yasağının kaldırılmasının 56. yıldönümü. ezan konusundaki tartışmalar bugün de devam ediyor, dini çevreler adnan menderes’i ve demokrat parti’yi "ezan kahramanı" diye gösterirlerken, karşı taraf bu kararın o yıllarda başında ismet paşa’nın bulunduğu cumhuriyet halk partisi’nin karşı koymasına rağmen alındığını söylüyor ve günümüzdeki irtica ve türban huzursuzluklarından da adnan menderes ile partisini sorumlu tutuyor.
ama, konunun çok önemli bir tarafı gözardı ediliyor: ezanın yeniden arapça okunması konusunda sadece dp milletvekillerinin değil, chp grubunun da lehte oy verdiğinden ve türkçe ezandan dp-chp işbirliğiyle vazgeçilmiş olduğundan nedense hiç bahsedilmiyor. konunun birkaç günden buyana tekrar gündeme getirildiğini fakat eksik yahut taraflı bir şekilde yazıldığını görünce, "türkçe ezan" meselesinin ayrıntılarını anlatmak istedim.

önümüzdeki cuma günü senelerden buyana konuştuğumuz, tartıştığımız ve üzerinde çeşit çeşit yorumlarda bulunduğumuz ama bütün bu tartışmaları ve yorumları her zamanki ádetimiz üzre okumadan ve araştırmadan yaptığımız bir olayın, arapça ezan yasağının kaldırılmasının 56. yıldönümü.

önce, konunun ayrıntılarını bilmeyenler için kısa bilgiler vereyim: 1932 sonbaharında ezanın artık türkçe okunması kararlaştırılmış, arapça okunması resmen yasaklanmış, kararın uygulanması şiddetli bir şekilde takip edilmiş, 18 sene devam eden bu yasak sırasında çok sayıda tatsızlıklar yaşanmış ve türkiye büyük millet meclisi, 1950’nin 16 haziran’ında kabul ettiği bir kanunla arapça ezana yeniden izin vermişti.

işte, 14 mayıs 1950 seçimlerini ezici bir çoğunlukla kazanan demokrat parti’nin işbaşına gelmesinin hemen ilk haftalarında çıkartılan bu kanun, daha sonraları birçok tartışmaya konu olmuştu. bir kesim, arapça ezan yasağının kalkmasını "devrimlerden geriye dönüş" ve "irticanın canlanmasının başlangıcı" olarak görürken diğer kesim yasağın kalkmasını "seneler boyu devam eden baskıların nihayet bulması" ve "halkın dini hürriyetini kazanmasının ilk adımı" diye nitelemişti.

unutulan oylama

tartışmalar, bugün de devam ediyor. dini çevreler adnan menderes’i ve demokrat parti’yi "ezanın yeniden arapça okunmasının kahramanı" şeklinde gösterirlerken karşı taraf kararın o yıllarda başında ismet paşa’nın bulunduğu cumhuriyet halk partisi’nin bütün karşı koymalarına rağmen alındığını söylüyor ve bugünün gündemini oluşturan irtica ve türban tartışmalarının başlatıcısı olarak adnan menderes ile partisini sorumlu tutuyor. ama, bütün bu tartışmalar yapılırken, konunun çok önemli bir tarafı gözardı ediliyor: arapça ezan yasağının kalkmasına meclis’te sadece demokrat parti milletvekillerinin değil, aynı zamanda cumhuriyet halk partisi grubunun da lehte oy verdiğinden ve yasağın dp-chp işbirliğiyle kaldırılmış olduğundan nedense hiç bahsedilmiyor.

konunun birkaç günden buyana bazı yazarlar tarafından yeniden gündeme getirildiğini ama eksik yahut taraflı bir şekilde yazıldığını görünce, "türkçe ezan" meselesinin ayrıntılarını anlatmak istedim.

işte, 18 sene boyunca türkçe olarak okunan ezanın yeniden arapça’ya dönmesinin "gerçek" öyküsü:

1930’ların başında ezanın, tekbirin ve salánın türkçeleşmesi, kur’an’ın türkçe okunması ve namazın da türkçe dualarla kılınması kararlaştırılmış ve türkiye’nin önde gelen bazı hafızlarına ezanın ve duaların türkçeleştirilmesi vazifesi verilmişti. hazırlıkların tamamlanmasından sonra, kur’an’ın, tekbirin ve kametin türkçesi ilk defa 1932’nin 3 şubat’ına rastlayan kadir gecesinde ayasofya camii’nde okundu. daha sonraki aylarda diyanet işleri başkanlığı ve vakıflar genel müdürlüğü tarafından türkiye’nin dört bir yanına gönderilen tamimlerle ezanın artık sadece "tanrı uludur" sözleriyle başlayan türkçe şekliyle okunacağı bildirildi, arapça ezan yasaklandı, bu arada salánın ve tekbirin de türkçe olması emredildi ve yasaklar gayet sıkı bir şekilde denetlendi.

karara uymayanlar için kanuni müeyyideler olması gerekiyordu. ezanı arapça olarak okumaya devam edenler 1941 yılına kadar "kamu düzenini sağlamaya yönelik emirlere aykırılık" suçundan cezalandırılırlarken, 1941’de çıkartılan 4055 sayılı kanunla, türk ceza kanunu’nun 526. maddesine bir fıkra eklendi. değişikliğe göre, arapça ezan ve kamet okuyanlar üç aya kadar hapsedilecek ve on liradan iki yüz liraya kadar para cezasına mahkûm olacaklardı.

18 yil devam etti

yasak, 1950 yılına kadar 18 yıl boyunca devam etti ama türkiye’nin birçok yerinde olaylar çıktı, tatsızlıklar yaşandı ve konu demokrat parti’nin 1950 mayıs’ında yapılan seçimleri kazanmasından sonra yasağın kaldırılmasına yönelik üç ayrı kanun tasarısıyla meclis gündemine geldi. tokat milletvekili ahmet gürkan, kayseri milletvekili ismail berkok ve 13 arkadaşı ile başbakan adnan menderes hükümeti, arapça ezana hapis cezası getiren 526. maddenin değiştirilmesi için kanun tasarı ve teklifleri hazırladılar. tasarı metinlerinde ezanın yeniden arapça okunabileceğinden sözedilmiyor, sadece cezanın yeraldığı maddenin yeni şekli veriliyordu.

adalet komisyonu, hükümetin tasarısını kabul etti ve meclis’teki görüşmeler 16 haziran günü, türk masonlarının bir dönemdeki büyük üstadları olan istanbul milletvekili ve şair fuad hulusi demirelli’nin başkanlığında yapıldı.

yağmur tanrisi, yer tanrisi

genel kurul’da sözalan demokrat parti milletvekilleri, ezanın asıl haline dönmesinin halkta yaratacağı rahatlamadan bahsettiler. dp milletvekili seyhan sinan tekelioğlu, "atatürk sağ olsaydı hiç şüphe yok ki, bu büyük meclis’in düşündüğü gibi düşünecekti. ...’allahu ekber’ ile ’tanrı uludur’ kelimeleri bir mánáya gelmez. eski zamanlara ait kitapları okursak birçok tanrılar olduğunu görürüz: yağmur tanrısı, yer tanrısı, vesaire. binaenaleyh ’tanru uludur’ deyince bunların hangisi uludur? ...hristiyanlar bile bir ölüyü haber vermek için çan çalarlar. onlar çan çalınırken çanın ne demek istediğini anlıyorlar, müslümanlar bir salá sesi duymuyorlar" diye konuştu.

tam bu sırada şaşırtan bir gelişme yaşandı: dp’liler chp’lilerin tasarıya red oyu vermelerini beklerlerken, chp grubu adına söz alan trabzon milletvekili cemal reşit eyüboğlu, arapça ezan konusunda tartışma açmak istemediklerini söyledi ve "arapça ezan meselesinin ceza konusu olmaktan çıkartılmasına aleyhtar olmayacağız" dedi. daha sonra, üç maddelik tasarının maddeleri ayrı ayrı oylandı ve dp’liler ile beraber chp’liler de kabul oyu kullandılar.

ezanın 18 sene aradan sonra yeniden arapça okunmasına izin veren kanun, işte böyle kabul edildi. demokrat partililer ezan meselesini sonraki senelerde devamlı olarak lehlerine kullandılar, chp ise "ezanın türkçe olarak kalması için mücadele vermiş" gibi gösterildi ve tartışma hálá devam ediyor.

ben, ezan konusunda yazıp konuşan zevátın meselenin asıl kaynağına, yani meclis zabıtlarına bir türlü zahmet buyurup bakmadıklarını görünce, işin aslını bu zabıtlardan nakledeyim dedim...

chp işte bu açıklamayı yapıp arapça ezanın lehinde oy kullanmıştı

arapça ezanın yeniden serbest bırakılması için millet meclisi’nde 1950’nin 16 haziran günü yapılan görüşmeler sırasında, chp grubunun tasarıya red oyu vermesi bekleniyordu. ama sanılanın aksi oldu ve grup adına sözalan trabzon milletvekili cemal reşit eyüboğlu, partisinin ezanın arapça okunmasına karşı çıkmayacağını açıkladı.

işte, cemal reşit eyüboğlu’nun tbmm’de görüşmeler sırasında yaptığı konuşmanın tam metni:

"sayın arkadaşlar,

türk ceza kanunu’nun 526. maddesinden, ezana taalluk eden ceza hükmünün kaldırılması maksadıyla hükümetin bugün huzurunuza getirdiği kanun tasarısı hakkındaki chp meclis grubu’nun görüşünü arzediyorum.

bu memlekette milli devlet ve milli şuur politikası cumhuriyet ile kurulmuş ve chp bu politikayı takip etmiştir. bu politika icabı olarak ezan meselesi de bir dil meselesi ve milli şuur meselesi telákki edilmiştir.

milli devlet politikası, mümkün olan her yerde türkçe’nin kullanılmasını emreder. türk vatanında ibadete çağırmanın da öz dilimizle olmasını bu bakımdan daima tercih ettik.

türkçe ezan-arapça ezan mevzuu üzerinde bir politika münakaşası açmaya taraftar değiliz.

milli şuurun bu konuyu kendiliğinden halledeceğine güvenerek, arapça ezan meselesinin ceza konusu olmaktan çıkarılmasına aleyhtar olmayacağız" (tbmm zabıt ceridesi, 16. 6. 1950, birleşim 9, oturum 1, sah: 182).
Inançlı bir insan olarak kötü bir şey gibi görmüyorum. Ezan, namaza davettir, ayet değil. Bu yüzden ezanı ya da selâyı kutsallık atfetmenin bir anlamı yok. dua ederken bile türkçe dua ediyoruz. Namazda okuduğunuz dualar ayet olduğu için arapça okumamız normal. Kur'an-ı kerim'in türkçe mealini de okumak şart.
Olması gereken.
Tanrı uludur değilde tanrı yücedir diye çevrilse daha anlamlı gelebilirdi..

Ayrıyeten güzel okunmuş arapça bir ezan daha hisli kanımca. Ama yine de günde bir vakitte olsa türkçe okunsa iyi olurdu.
5 vakit namaz kılan bazı Türkler ezanın mealini bilmiyor. halbuki anlasan, neye inandığını daha iyi bilsen belki sevabın artacak.

Neden bu kadar korkuluyor türkçe ezandan anlayamıyorum.
kulağımız orijinal haline alıştı.
böyle kalmasını isteriz.
türkçe okunmasını yadırgayabiliriz.
ayrıca ezanın arapça olan hali çok güzel.
ezanı türkçe okumak kuranı türkçe okumak islamiyeti daha da iyi şekilde anlamamızı sağlayacakken bir takım zümreler bunun karşısında durmuştur. ne yazık ki müslümanım diye gezen sorsan ezan ne diyor dendiğinde anlamını bilmeyecek onlarca kişi var. oysa kuran da
"Biz bu Kur'an'ı Allah'a karşı gelmekten sakınanları müjdelemen ve inatçı milleti uyarman için senin dilinde indirerek kolaylaştırdık" (19 Meryem-97)
"Andolsun ki Kur'an'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık* Öğüt alan yokmudur?' (54 Kamer -17)

"Biz onu anlayasınız diye, Arapça bir Kur'an olarak indirdik" (12 Yusuf- 2)
Arapların yaşadığı bölgeydi ve arapçadan yayılacaktı fakat hep arapça olarak kaldı evrensel bir din olmaktan çıkıp araplara has olarak kaldı.
Düşünün ingilizlerin yaşadığı bir bölgeye fransızca bir din gelsin. Türklerin islamiyeti arapça üzerinden anlaması kadar saçma.
Eğer müslümanım diyorsak önce dinimizi anlamalıyız eğer anlarsak bunu kimsenin kullanmasına müsade etmeyiz. Allah ile kul arasına kimsenin giremeyeceği anlaşılır.
Adam şeriatı savunuyor okuduğu surenin anlamını bilmiyor.
nedense en çok namazla alakası olmayanları gerer. sanane bilader türkçe olsa namaz mı kılacaksın, madem dini hassasiyetlerin yok bari başkasınınkine saygı göster.
Hiçbir sakıncası yoktur Allahın ulu olması ekber olmasıyla eşdeğerdir. hem amaç namaza çağırmak değil midir ?
türkçe ezan ucubedir, arap kültürünün bir eseri olan ezanı türkçe okumak, ezanı esas dilinden kopartıp onu kimliksizleştirmektir. arabın kültürünü alıyorsan hepsini alacaksın. yoksa yapma durur üstüne.
kutsal olan dil değil dindir dine göre ve niye insanların kendi dilinde ibadet edip anadilinde tanrıya ulaşması sorun olsun? kutsal olan dil arapçaysa o zaman arap da kutsal.

bir daha araplara laf demeyin kutsalmış adamlar bak.
dinsiz yada müslüman olmayanlar bu olaya neden karışır anlamam. türkçe yada arapça size ne aq. biz arapça istiyoruz. arapça belkide dünyanın en kötü dili ama öyle istiyoruz. müslüman değilsiniz, namaz kılmazsınız size giren çıkan ne anlamıyorum.
Önemli olan okunmasıdır.
allah kuran da ve islamda dili arapça seçmiştir. aşağıdaki ayetin benzerleri kuranda da var.

"işte böylece biz onu Arapça bir Kur’an olarak indirdik ve Allah’a karşı gelmekten sakınsınlar, yahut onlara bir uyarı versin diye onda tehditleri teker teker sıraladık.(ta ha 113)"

öz dilde ibadet ise eğer arapçasını bilmiyorsan gecici olarak yaparsın. ama namazda ibadet arapçadır. müslüman arapça sureleri en az namaz kılacak kadar öğrenmek mecburiyetindedir. senin türkçe mealindeki söylediğin şey ile arapçadaki mana farklı olabilir. bir suredeki bir kelimenin arapça eş anlamlısını bile söylenemez. çünkü Allah ın niye o kelimeyi seçtiğini sen bilemezsin. Allahın kasteddiği mana bozulur.

türkçe ezana gelincede ezan peygamber efendimiz zamanında belirlenmiştir. evrenseldir. türkiyedede mekkedede rusyada aynı okunur. üstteki anlatılarla aynı şey burdada geçerlidir. "tanrı uludur" denince ne anlıcam ben. allahı mı gök tanrıyı mı yoksa zeusu mu?

nasıl biyolojinin bir dili dokturluğunda bir dili varsa bu işin dilide budur.

ve tekrar ediyorum müslüman olmayan kafa yormayı bıraksınlar bu işe. Enerjilerini farklı yerde harcasınlar.

Müslümanların bazıları yetim bakmıyor, yalan söyleyip hırsızlık yapıyor olabilir. Ama bu olaylar farklı , türkçe ezan konusu farklı ve müslüman olmayanlarıda alakadar etmez.
dinlenilesidir. tamam arapçası da hoştur, orijinaldir ama mühim olan da manadır.
Bence ne Arapça nede Türkçesi güzel. Yani ister Japonca ister ingilizce yapın güzel olmuyor bi zırlayan yada arabeskce bağıran adamı her gece ve sabah duymak.(tabi Türkçesi arapcayı göre daha tahammül edilir durumda)
bilmem ne sıfatını bile çok gördüğüm çomar arrrap hayranları acaba bir kere merak edip de dinlemiş midir?

Türkçe lan türkçe arrap hayranı vahabiler... Türkçe....

Çok daha samimi çok daha içten...

bu vatan hainlerine bıraksak anadili arapça ilan ederler yemin ederim.
"Türkçesi güzel değil yavs tanrı uludur ne eheheh" diyen andavallar var.

Sevdiği ezanın tınısı bile Türkler tarafından verilmiştir. Makamla ezanı biz okuruz. Başka islam milletleri okumaz.

Geri zekâlı çıkmış şimdi tınısı bozuluyor diyor. Ulan tınısı sözcükle değişmez. Sallama bari. Makam aynı, ezgi aynı.

Sabır ver ulu tanrım.
anladığımız ezandır.

sözleri:

Tanrı uludur (x4)
Şüphesiz bilirim bildiririm Tanrı'dan başka yoktur tapacak (x2)
Şüphesiz bilirim bildiririm Tanrı'nın elçisidir Muhammed (x2)
Haydi namaza (x2)
Haydi felaha (x2)
Namaz uykudan hayırlıdır* (x2)
Tanrı uludur (x2)
Tanrı'dan başka yoktur tapacak

bu da okunuşu:

http://www.youtube.com/watch?v=oW7-Gs0dL0w
her şey iyi güzel de hadi müslümanların ilahı olan allahı da tanrı yaptın ama felahı kurtuluş diye niye çevirmiyorsun. işte bu yüzden amacı türkçe falan değil müslümanlarla dalga geçmek gibi durmaktadır.
Müslümanlara türkce okutarak işkence yapıldığını sanan güruhların.Mağdur edebiyatını köküne kadar kullandığını gösterir.
Hurafe'ci Tayfaya göre Kesinlikle Günah olan Çağrı. Arap alfabesini Kutsal saymak Bunların Atalarında var.

Ayrıca Bu okunma şekline karşı çıkanların Efendileri Baston ile Uçak düşürürler, Allah ile konuşurlar hatta Ölüm meleğini Kovacak kadar Güçlüdürler.