Türkçe kuran dinlemek ya da bunlar üzerine tartışmak neden yasak olsun ki böylece Müslüman olan bir kişi daha fazla kültürlenir ve ayrıca dinini daha detaylı öğrenmiş olur ama bir kişi sadece Arapça kuran okursa ne öğrenebilecek hiçbir şey.
ezan Arapça’dan başka bir dille okunamaz, okunan şey de ezan olmaz. Bunun nedenlerini madde madde şöyle sıralayabiliriz:
1- Ezanın sözleri Arapça’dır. Ama Arap’ın sözleri değildir. Onun nazmı ve lafzı yani dizilişi ve sözleri ashaptan Abdullah b. Zeyd’e, Hz. Ömer’e ve daha pek çok sahabeye (r. anhüm) Allah tarafından ilham edilmiş; Hz. Peygamberin onay ve tasdikleriyle kesinleşmiş, 1400 küsur senedir dilleri farklı bütün islâm ülkelerinde değişmeden, tartışılmadan “EZAN-I MUHAMMEDΔ olarak okunagelmiştir.
2- “Ezan-ı Muhammedî” olarak adlandırılmasında da ayrıca bir güzellik vardır. Arap kalkıp “Ezan-ı Arabî” yani Arap Ezanı demesin, Pakistanlı kalkıp “Ezan-ı Pakistanî” yani Pakistan Ezanı demesin, Müslüman Türk kalkıp “Ezan-ı Türkî” yani Türk Ezanı demesin ve herkes kendisine göre bir ezan çıkarmasın diye bütün Müslümanların peygamberi olan Hz. Muhammed (s.a.v)Efendimize isnaden “EZAN-I MUHAMMEDΔ denilmiştir.
3- Düşman istilasında kalan Müslüman topraklarında ilk yapılan şey ezanı men etmek olur. Çünkü ezan bir paroladır, Müslümanların hürriyet ve birlik alâmetidir. işte bu sebeptendir ki, “Ezan okuma, islâm dünyasında fetih ve zaferlerin vazgeçilmez bir unsuru olmuştur. Nitekim Mekke’nin fethinden beri ele geçirilen her beldede yapılan ilk uygulamalardan biri, fetih müjdesini her tarafa duyurmak için yüksek bir yerde ezan okumak olmuştur. Bâkî’nin meşhur Kânûnî Sultan Süleyman mersiyesindeki:
“Aldın hezar bütgedeyi mescid eyledin
Nakûs yerlerinde okuttun ezanları.”
beyti bu uygulamanın divan şiirine aksetmiş bir ifadesidir. Anlamı şududr:
Aldın binlerce puthaneyi mescid yaptın
Çan çalınan yerde okuttun ezanları.”
4- Ezanın görevini yapsın diye önceden çok teklifler geldi. Çan çalınsın, boru öttürülsün, ateş yakılsın denildi; ama bunların hiçbiri hüsn-ü kabul görmedi. Çünkü bunların hepsi beşerî idi. insanların düşüncesinin ürünüydü. Aynı zamanda bir yanlışı çağrıştırıyordu.
5- Halbuki ezan, beşerin ürünü değildi. Buradan da anlaşılıyor ki ezan ilâhî bir tercihtir, ilâhî bir davettir, ilâhî bir tebliğdir, ilâhî bir mesajdır. Mesajını insanlığa duyurmak isteyen Allah, herhalde bunu, dillerden birini seçerek yapacaktı. Nitekim öyle yapmış, dillerden Arapça’yı seçmiş, ezanı da Arapça ilham eylemiştir. O, Fail-i Muhtar’dır, dilediğini yapmakta serbesttir. Kimsenin O’na ‘Neden Arapça’yı seçtin?’ demeye hakkı yoktur. Kaynak: Ezan neden başka bir dilde okunamaz?
Namaza çağırdığınız zaman onu alay ve eğlence konusu yaparlar. Bu, onların aklını kullanmaz bir topluluk olmalarındandır. maide58.
Müslümanları namaza çağırmak maksadıyla ezan okunduğunda münafıklar ezanın sözlerini çarpıtarak, yahut eğlenceye alarak onunla veya namazla alay ediyorlardı. Ezanı veya namazı bu şekilde alay konusu yapmaları şüphesiz ki onlardaki düşünce kıtlığından, cehalet ve anlayışsızlıktan ileri geliyordu.
Bu âyet, “namaza çağırma” mânasında ezanın Kur’an’da yer aldığını göstermektedir. Çağırmanın şekli ve sözleri ise sünnette belirlenmiştir.
bu ayet ve tefsirinden anladığımız kadarıyla namaza çağırma yani ezanla ilgili arapça olacağına dair kuranda bir hüküm mevcut degildir.
bir çeviri, bir mealin nasıl yapılır? diğer dildeki eseri okuyan çevirmen kendi ilmiyle, becerisiyle ve anladıklarıyla başka bir dilde onu tercüme eder. halbuki kuran kuru cümlelerden ibaret olan bir eser değildir.
kur’an Allah’ın ezeli ilim sıfatından süzülüp gelen ve ebedi ilimleri havi mucizevi bir kitaptır. insanların kısır aklı ve anlayışı bu sınırsız ilme dayanan ilahi kitabı birebir tercüme edip, bu ilahi kitabın bütün meziyetlerini meale aktaramaz. Bu yüzden meal, Kur’an’a mikyas değil, ancak kaba ve genel hatları ile bir malumat edinme vesilesi olabilir. Yani meal, meali yapan şahsın eksik ve basit bir dil tercümesinden ibarettir.
bu sebeple kuranın hakiki bir tercümesi yoktur olamaz. o yüzden kuranın "manalarını" anlamak için tefsirler okunmaktadır.
hem bunların yanı sıra kuran ı kerimde akıldan çok diğer hassaların da payı vardır. Kur’ân hem bir kitab-ı zikir, hem bir kitab-ı dua, hem bir kitab-ı davet olduğundan insanın manevi ihtiyaçlarını da karşılamaktadır. kuranı sadece kuru kelimelerden ibaret zannetmek büyük hata olur.
ayet olarak böyle bir şey yok, zira allah böyle bir ayet indirmeye gerek duymamış. zira din evrenseldir ve "insanlar anladığı dilde ibadet eder" diye düşünmüştür...
lakin bununla ilgili bir hadisler var.
selman-ı farisi, hz peygamber'in cennetle müjdelediği 3 kişiden biridir.
--spoiler--
cennet üç kişiye iştiyak (şiddetli arzu) duymaktadır: alî, ammâr ve selman...
--spoiler--
ve kendisi bizzat hz muhammed tarafından "ev halkı"ndan sayılmıştır.
hz peygamber'e bu kadar yakın ve o'nun tarafından bu kadar sevilen bir sahabe olan selman-ı farisi, adından da anlaşılacağı üzere iranlıdır.
o'na iranlılara islamı öğretmesi söylenmiştir.
lakin iranlılar, arapça anlamamakta, bu yüzden selmanı farisi'nin anlattıklarına ilgi göstermemektedir. bunun üzerine o da hz muhammed'e gider ve islamı farsça anlatmak için izin ister.
daha sonra da iranlıların talebi üzerine fatiha suresini farsça'ya çevirip onlara anlatır.
--spoiler--
iranlılar selman-ı fârisî'den, kur'ân'ın birinci sûresi olan fâtiha'yı acemce (farsça) yazıp kendilerine göndermesini istemişler. selman'da bu sûreyi acemce yazıp kendilerine göndermiş ve bunlar dilleri arapçaya yatıncaya kadar namazlarda fâtiha'yı farsça okumuşlardır.
--spoiler--
bundan başka, imamı azam ve ebu hanife'nin de ana dilde ibadet ile ilgili içtihatları vardır.
ama günümüzde dini insanları sömürme aracı olarak kullanan siyasal islamcı zındıklar, müslümanların inandıkları dini anlayıp, ana dilde ibadet etmesine müsade etmezler.
insanları anlamadıkları bir lisanda ibadete zorlayıp korkuturlar.
hiç şüphesiz ki 1400 sene önceki dönem bugünden çok daha moderndi. işte bu yüzden o döneme asr-ı saadet deniliyor...
hülasa, bugün kendini müslüman olarak tanımlayan, lakin benim ana dilimde ibadet etmeme, islamı ana dilimde öğrenmeme müsade etmeyenler kesinlikle müslüman değil, birer kafirdir. o yüzden onlarla aynı dinde olmam mümkün değil.
allah onları kahretsin...
Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur,
Köylü anlar mânasını namazdaki duanın...
Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kuran okunur
Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Huda'nın...
Ey Türk oğlu, işte senin orasıdır vatanın!
(ziya gökalp)
--------------------------------------
-------------------------- not:
sevgili arkadaşlar, her kim ki size "ezan arapça okunmak zorunda, başka dilde okunmaz" diyorsa o şeytana uşaklık ediyordur, aldanmayın.
ezan kelimesinin aslının bile islamla alakası yoktur, etiyopya kralı ezana'dan gelmektedir ezan ismi. ezan aslında bir pagan, daha sonra da bir hristiyan adetidir.
1- ezan kuran'da "namaza çağrı" olarak geçmekte ancak şekli geçmemektedir. bu yüzden türkçe okunması dinen yasak değildir, herhangi bir şekilde namaza çağrı yapıldığı anlaşılması yeterlidir. ama burada asıl olay ezanın bildiğimiz (arapça) şeklinin artık dünya genelinde bir nevi namaza çağrı kodu olmasıdır. kim hangi dili konuşuyor olursa olsun arapça ezan duyduğunda namaza çağrıldığını anlamaktadır. türkçe okunmasında bir sorun olmasa da bana göre bu yüzden arapça okunmalıdır.
2- türkçe kuran'ı tartışmaya açmak bile saçmadır. islam inancına göre kuran-ı kerim, insanlar tarafından anlaşılmak ve insanların koyulan kurallara uyması için indirilmiştir. kim hangi dili anlayabiliyorsa o dile çevrilmiş kuran'ı okumalıdır. aksi takdirde kuran okumanın bir faydası olmayacaktır. ancak yine bir şerh düşelim; kuran arapça inmiştir ve arapça'da sözcüklerin çok farklı anlamlara gelebileceği söyleniyor dili bilenler tarafından. bu sebeple çeviri okurken dikkatli olup gerekirse birkaç farklı çeviriyi karşılaştırarak okunmalıdır.
hiç şüphesiz ki 1400 sene önceki dönem bugünden çok daha moderndi. işte bu yüzden o döneme asr-ı saadet deniliyor...
hülasa, bugün kendini müslüman olarak tanımlayan, lakin benim ana dilimde ibadet etmeme, islamı ana dilimde öğrenmeme müsade etmeyenler kesinlikle müslüman değil, birer kafirdir. o yüzden onlarla aynı dinde olmam mümkün değil.
***************
çok güzel yazı . teşekkürler tengir budun .
toplumları köleleştirmek için bazı şeylere ihtiyaç
vardır .
* tabular , kutsal kişiler , olaylar , mekanlar .
" halk iktidarı geliyor " . "osmanlı kuruluyor " .
" işçiler iktidar oluyor " . vs ....
bunlarla balıklar yemlenir . ağa girer .
* soru soranları , sürüden ayrılmaya kalkanları
sindirmek için kullanılan çobanlar . tabii bunlar
silahlı ve acımasız olur . kgb , çavuşeskunun secüritate
si gibi ... herkese hakaret eden troller gibi ...
niye arapça önemli diyorlar .
herif , keyfine göre bir şey söyleyecek . sıkışınca
" bu kuranın emridir " diyecek ....
neden peki kuranın aslını bozmak istiyorlar bunlar?
birkaç sebebi var kardeşlerim:
1- ırkçılık. en önemli sebebi ırkçılık yapmaları. bu insanlar türklük ha türklük diye kafayı yemiş. e birde bunun yanı sıra araplara olan düşmanlıkları ve çekememezlikleri var. haliyle kuranı bozmak onların daha çok işine geliyor.
2- kuranın mahiyetini bilmemekten kaynaklanıyor. kuranı haşa kuru insan kelamıyla karıştırdıkları için tercüme edilsin aynısı zaten diyorlar. halbuki kur’ân hem bir kitab-ı zikir, hem bir kitab-ı dua, hem bir kitab-ı davet olduğundan bu mümkün değil. bunun yanı sıra kuran mübarek sözlerinde tek bir mana ifade etmez. muhkem ve müteşabih ayetler vardır, sonrasında her ayetin görünen ve görünmeyen fakat işaret ettiği manalar vardır. sen bunları alıp nasıl kısır fehminle yazdığın tercümeyi bir tutabilirsin ve buna kuran dersin? ne haddine senin?
büyük bir yazarın kitaplarını başka büyük yazarlar tercüme eder ki oradaki letafeti, derin manaları, cümlesindeki berraklığı bozulmasın. peki sen ezel ve ebed sultanı olan allah ın kelamını kimin eliyle tercüme edebilirsin ahmak herif?
bu insanlar bilerek veya bilmeyerek islamın aleyhine propaganda yapmaktadırlar alet olmayın kardeşlerim.