Tüm duyguların kendi ana dilinde ruh bulduğuna inanıyorum beni Allah'a secde icin ana dilimde çağırmalı ama kesinlikle Arapça ezanın hele ki sabah ezanının makamından olsa gerek etkileyiciligini tartismam ama turkce ezan kampanyası cok dogru ve olması gereken bir kampanyadir ve destek verilmeli .
Medine'ye hicretin birinci yılında birbirlerini "es-salâh es-salâh (namaza namaza)" veya "es-salâtü câmlatün (namaz toplayıcıdır, namaz için toplanın)" şeklinde namaza davet ederlerdi. Ancak bu şekildeki bir çağrı yeterli olmuyor, uzakta oturanlar bu sesi duymadıkları için namaza yetişemiyorlar ve bu yüzden de islâm cemâatinin biraraya gelmesinde zorluklar oluyordu. Peygamber efendimiz (s.a.v.) sahâbelerini toplayarak namaza çağırmak için nasıl bir yöntem kullanmak gerektiğini kendileriyle istişâre etti. Sahâbîler birçok teklif getirdiler:
- Çan çalalım ya Resulullah.
- O hıristiyanların adetidir, olmaz.
- Boru çalalım.
- O yahudilerin adetidir, olmaz.
- O zaman ateş yakalım ya Resulullah.
- O da mecusilerin adetidir, bu da olmaz.
Bayrak dikme teklifi de uygun görülmeyince müslümanlar ortak bir karara varamadı ve toplantı sona erdi. Abdullah b. Zeyd de diğer sahâbiler gibi üzüntüyle evine döndü ve yattı. Abdullâh şöyle anlatır:
"Ben de üzüntülü olarak yatmıştım. Uyku ile uyanıklık arasında iken üzerinde yeşil elbisesi olan biri yanıma geldi, bir duvârın üzerinde durdu. Elinde bir çan vardı. Aramızda şu konuşma geçti:
- Onu bana satar mısın?
- Onu ne yapacaksın?
- Namaz için çalarız.
- Ben sana bu konuyla ilgili daha hayırlı bir şey versem olmaz mı?
- Olur, dedim. Hemen kıbleye karşı durdu ve okumaya başladı:
Sabahleyin Abdullah b. Zeyd gece gördüğü rüyayı Resulullah'a anlattı. Aynı gece onunla birlikte birçok sahâbe de benzer rüyalâr gördüklerini anlattılar. Öğretilen ezanda değişiklik yoktu. Hz. Ömer de aynı rüyayı görenler arasındaydı. Hz. Peygamber (s.a.s.) her birini dinledikten sonra Zeyd'e dönerek, "Gördüğünü Bilâl'e anlat (öğret) ezanı Bilâl okusun; onun sesi seninkinden gürdür" buyurdu. Namaz vakti gelince Bilal Medine'nin en yüksek yerine çıkarak gür sesiyle islâm'ın ilk ezanını okudu.
nasıl denir ki. her şeyin bir usulü var. kaldı ki inançla alakalı bi durum. onu bunu bırak mesela yabancı bi şarkıyı türkçeye çevir söyle dur ne kadar mantıklı olabilir?
türkçe meali sıkı güvenlik önlemleriyle korunduğundan arapça ezan anlaşılmamaktadır. bir an önce türkçe yapılıp insanlarımızın cehaleti giderilmelidir. en güzeli de herkesin dışarıda olduğu bir vakitte (öğle ya da ikindi namazı vaktinde) türkçe olmalıdır.