ingiltere kralı edward istanbul'a atatürk'ü ziyarete geldiği zaman atatürk kendisine bir akşam yemeği vermiş. Atatürk yemekten önce "bana ingiltere saraylarında verilen yemeklerin nasıl olduğunu bilen birini veya bir aşçıyı bulun" demiş. Sonunda o sofra düzenini bilen birinden öğrenerek sofrayı o şekilde düzenlemişler. Kral akşam sofraya oturunca çok mutlu olmuş ve atatürk'e " sizi kutlar ve size teşekkür ederim. Kendimi ingiltere'de hissettim" demiş.
Sofraya hep türk garsonlar hizmet ediyormuş. Garsonlardan biri heyecanlanarak elindeki tabakları, yemekleri yere düşürmüş. Herkes utançtan kıpkırmızı olmuş. Fakat atatürk krala dönüp "bu ulusa herşeyi öğrettim, ancak uşaklığı öğretemedim" demiş.
Keşke uşaklığı hiç öğrenmeseydik.
samimiyet, öz eleştiri, saygı, özgürlük, demokrasi, sorgulama bilinci, dürüstlük vesaire vesaire. sadece türklerde değil çoğu millette var bu sorunlar efendim. kendisi içebilir, sevişebilir falan ama başka kesimleri eleştirirken de kötülemek amaçlı onlar ayyaş, zina yapıyor falan der. işte burada çuvallıyor. özgürlük, demokrasi gibi kavramları kendine göre yontar, karşısındakine lakap takılarak samimi , bir halt yiyip de herkese anlatınca da dürüst olduğunu falan sanır.
Oğullarınıza, karşıcinsesaygı duymayı öğretin. Gece yarısı eve dönen kadının aranmadığını öğretin. Bir kadının omzuna, arkadaş olarak da sarılabileceğini öğretin. Dokunmaktan korkmamasını öğretin. Sevmenin değer verme olduğunu öğretin. Sahip çıkmayla, sahip olmanın farklı olduğunu öğretin. Hiç kimseyi küçük görmemeyi öğretin. Ama bunları önce kendi içinizdeki çocuğa öğretin.