türklerin öğrenemediği şeyler

entry1031 galeri7
    993.
  1. nezaket. türkler'de nezaketsiz olmak bir erdem sayılıyor. kadın - erkek fark etmez aynı.
    2 ...
  2. 992.
  3. 991.
  4. Metroda inenlere öncelik vermek.
    2 ...
  5. 990.
  6. arkadaşlar çok ilginç bir anımı anlatayım ilginizi çekecektir. konuyla alakalı.

    çok üst düzey bir şirkette yine üst düzey bir makama sahibim. şimdi şirket ismi filan verip kafaları karıştırmayalım. yabancı iş ortaklarımızdan bir grup fransız ve ingiliz misafirimizi yine istanbulun önemli otellerinden birinde ağırlıyoruz. iş dünyasından sohbet edip brain storming yapıyoruz klasik chit-chat.

    o kadar memnun kaldılar ki misafirperverliğimizden adete evimizdeyiz gibi hissettik dediler ta ki sakar bir garson fransız ortağımızın üzerine içkiyi dökene kadar. herkes özür vs kargaşa filan derken o an anladım ve yabancı misafirlerimize usulca aynen şunları söyledim:

    bu millet her şeyi öğrendi ama uşaklığı öğrenemedi!
    1 ...
  7. 989.
  8. 988.
  9. 987.
  10. Toplu taşımada inenlere öncelik vermek.

    Kalabalık ortamlarda sigara içmemek.
    4 ...
  11. 986.
  12. insanları olduğu gibi kabullenmek
    yok arkadaş yapamıyor bu toplum! o mal, o şerefsiz, bu yollu, şu öyle böyle...
    insaf ya insaf!
    0 ...
  13. 985.
  14. 984.
  15. politika, ekonomi, ingilizce bir de muhsin yazıcıoğlu'nun idealleri ve hayallerini öğrenemedik hala...
    1 ...
  16. 983.
  17. 982.
  18. 981.
  19. saygı, düşünerek hareket etmek, çabuk gaza gelmeme.
    1 ...
  20. 980.
  21. 979.
  22. Merhametsizlik. Her taş atana gül atarsanız daha çok kalırsınız ortada yarrak gibi.
    1 ...
  23. 978.
  24. Head and shoulders'ın yazılışı.
    (bkz: haldır şaldır)
    0 ...
  25. 977.
  26. 976.
  27. atatürk'e göre uşaklık etmeyi öğrenememiştir.

    "ingiliz Kralı VIII. Edward istanbul’a Atatürk’ü ziyarete geldiği zaman, Atatürk kendisine bir akşam ziyafeti vermişti. Ziyafetten önce:

    - Bana ingiltere sarayında verilen ziyafetler ne şekilde olur, onu bilen birisini yahut bir aşçı bulunuz!... dedi.

    Sonunda ingiliz sofra merasimini bilen bir kişiden öğrenerek sofrayı o şekilde düzene koydular... Akşam Kral sofraya oturunca kendisini kral sarayında zannederek memnun oldu. Atatürk’e dönerek:

    - Sizi tebrik eder ve size teşekkür ederim. Kendimi ingiltere’de zannettim, diyerek memnuniyetini bildirdi.

    Sofraya hep Türk garsonlar hizmet etmekte idi. Bunlardan bir tanesi heyecanlanarak, elindeki büyük bir tabakla birdenbire yere yuvarlandı. Yemekler de halılara dağıldı. Misafirler utançlarından kıpkırmızı kesildiler. Fakat Atatürk Kral’a eğilerek:

    - BU millete her şeyi öğrettim;fakat uşaklık etmeyi öğretemedim ” dedi. Bütün sofradakiler Atatürk’ün zekasına hayran oldular. Atatürk garsona da “görevine devam et” emrini verdi."
    0 ...
  28. 975.
  29. 974.
  30. Cumhuriyet, demokrasi, çoğulculuk, hakiki laiklik, modernite.
    0 ...
  31. 973.
  32. 972.
  33. ya bu amına koduğumun aynasına geri gideceğiniz zaman bakın ya. adam durduğum yerde geldi çarptı bana. insan hayret ediyor.
    0 ...
  34. 971.
  35. asansörün tuşuna 10 kere basınca daha hızlı gelmediğini öğrenemedik.
    5 ...
  36. 970.
  37. Hoşgörüsüzlük.ne geldiyse başımıza iyi niyetten gelmiş tarih boyunca.
    2 ...
  38. 969.
  39. Takım tutar gibi parti tutulmaz. Bunu öğrenseler yetecek.
    8 ...
© 2025 uludağ sözlük