tamamen dış mihrakların oyundur. bizim uzayı çıkıp oraları fethedeceğimizden korktukları için bizi uzay göndermemek için ellerinden geleni yapmaktadırlar.
Birak uzay üssünü kendi arabamız bilgisayar telefonumuz yok ki cıkalım uzaya. zaten bu saatten sonra araba falan uretmeye calisilmasi da cok sacma. yillar onceden drone teknolojileri uzerine calismaya baslamaliydi devlet hala araba pesindeler. kor bunlar aq.
ezber bilginin peşinde koşmamızdan kaynaklanır. kanije kalesinin kaç yılında elimizden çıktığını değil de nasıl çıktığını, orada nasıl mücadele ettiğimizi öğretirsek. 2+2 nin neden 4 olduğunu öğretirsek ilerleriz. öğrenmeyi öğretirsek ilerleriz. kalın kitapları ezberleyip sınava girmenin bilime ne faydası var ? üniversite okumuş insanlarız neden ezberledik ki onları. gerçek hayatta kitaba bakmak yasak mı? ben yazılımcıyım. neden ezbere kod yazmak zorunda kalıyorum ? bana bir sorun bir problem ver ben onu çözeyim sana. bunu yaparken neden kitabı interneti kullanamıyorum? arkadaşlarım işte bu saçmalık en sonunda devletin ileri gelenleri tarafından dikkate alındı ve yeni eğitim felsefemiz pragmatizm olarak belirlendi. öğrenmeyi öğretmek. problem çözme becerisi kazandırmak. peki ne oldu biliyor musunuz. her türlü ilerlemeye karşı koyan direnen yeniçeri ocağı ilmiye sınıfı gibi dinazorlaşmış öğretmenler reaksiyon gösterdi bu işe. ellerinde ki kalın kitapları ezberletmeye devam ediyorlar çünkü bu en kolayı. çünkü o dinazor hoca eski sistemin ürünü. yeni nesilleri bok ediyoruz. kendi ayağımıza sıkıyoruz. çocuklarımızın derdi amacı beğenilme arzusunun tatmini. bilme ihtiyacını öğretmenler ortaya çıkarmadığı için çocukta hiç üstüne gitmiyor. ezberlediği şeylerle sınava giriyor. optik formda delikleri boyuyor. kendisi ile alakası olmayan istemediği bir konuma gelerek bilmeden oraya işini severek yapacak birinin gelmesine engel oluyor ve her iyi şeye her yeniliğe engel oluyor.