çayırı bayırı bırakıp dünyaya açılmaları. kalsaydık işte orta asyada. mis gibi göçebe hayatı. herkes ekmeğinin derdinde. kutuplara yakın bir yerde herşeyden uzak fıstık gibi hayat sürmek varken ne diye atarsın kendini dünyanın ortasına. hadi attın kendini kal mütevazi nedir zirve yapmak. ne güzel belgesellerde gösterilen şirin halk olmak varken neden bu kara yazgı. varoğluşumuz bir kabahat. olmayacaktık işte. 'beyaz insanların' bizi bulmasını bekleyip medeniyetle öyle tanışmalıydık. belki ozaman bir afrikalı gibi bir türkde amerika başbakanı olabilirdi. olmadı işte.
akdenizi göl haline getirmekle övünmüş ama o kadar imkanlara rağmen, elin portekizlisi, hollandalısı okyanuslarda cirit atarken osmanlı, kafasını dışarıya uzatıp da başka deniz varmı yokmu yeni yerler keşfedebilirmiyiz dememiş. doğrudurki bu gün timur gibi zeki , akıllı, cengaver bir hükümdar osmanlının başın da olsaydı çok farklı olurduk. bugün bırak sadece sultan süleymanı yanına yavuzu da koysan bir timur etmez.
birçok sıralanabilir, islama bulaşmak, yanlış seçimler (yanlış batılılaşma, yanlış hükümdar) ve yolunu bilmemesi. zamanında birçok ayrımlar oldu tarihte.
batının ilerlemesini sanat, bilim,edebiyat olarak görmüşlerdir.
ingilizlerde gördükleri tuvaleti bile olmayan versay sarayına özenip dolmabahçe sarayını yapmışlardır.
halbuki sanayi inkilabını özümseyip buralarda birşeyler yapabilseydik eminim daha iyi yerlerde olurduk.
senedi ittifak ın ardından anayasal gelişmelerin yavaş ilerlemesi.
1808 yılında anayasal gelişmelerin ilk adımı atılmış 1839 da anayasal gelişmenin ikinci, hukuk devletinin ilk adımı atılmış ama gelinen nokta ortada olan durumla beraber vasat.
tarihin en büyük hatası mı bilinmez ama hatalarından biri olması muhtemel.
Fransız akımıyla gelen milliyetçilik akımına karşı önlem alamamak, kendini üstün görüp coğrafi keşiflere katılmamak. Diyeceksin ki bu Osmanlı hataları. Lakin bu hatalar olmasa, toprak olarak yaklaşık 20 kat küçülmüş olmazdık.