üşengeçliktendir ya da öneminin kavranamayışındandır. 2 paket sigara parası fiyatına son derece kaliteli psikoloji sosyoloji ekonomi alanında yazılmış kallavi kitaplar vardır. ancak hayatı kendi penceresinden spontane ve doğaçlama yaşayan milletimiz analize sorgulamaya ihtiyaç duymazlar. herşeyi bildiğini farzederler. ha bu arada senede 50 60 kitap bitiren * bazı cemaat mensupları ayrı bir kategori teşkil ederler. bu hususta ampirik çalışmalar sürmektedir.
başlığın sahibinin de mağduriyetini yaşadığı sorundur. başlıktaki cümle düşüklüğü yetmezmiş gibi, ikinci el kitapların varlığından habersiz olunması ve en yüksek kitabın örnek verilmesi bir insana dert olarak yeter.
"Boş vakitlerimde kitap okurum, müzik dinlerim, gezi yaparım" gibi mavalları mutlaka duymuşsunuzdur.
Kitap, boş vakitte okunur. Boş vakitte her zaman bulunmaz. Öldürecek zaman vardır, eğlenecek zaman vardır, yemek yemeye zaman vardır, sinemaya gitmeye de...
Ama, şu boş vakit denilen mübarek bir türlü uğramaz ki, milletimiz kitap okusun.
küçükken, öğretmenlerin şiddet uygulamasından dolayı insanların hem okuldan hem kitaptan soğuması gayet normal bir şeydir.
"Öğretmenler! yeni nesil sizlerin eseri olacaktır".
mustafa kemal atatürk.
(bkz: doğru söze ne hacet)
Okuyan kitle çoktur aslında.Asırlardır türkler kitap okumuyor sorunsalı var. kaç kişiye acaba kitap okuyorsun diye soruldu da bu sonuç ortaya çıkıyor?Okuyorlar efenim,siz görmüyorsunuz!
kitap okumayı "hobi" başlığı altında gördükleri içindir. kişisel gelişim için, rahatlamak için en güzel yoldur kitap okumak. bunu anlayabildiğimiz zaman okuma oranımız da artacaktır.
eğitim sistemimizin dandikliğinden dolayıdır. ilk okuldan itibaren okuma alışkanlığ kazandıracak bir sistem yerine sürekli ezbere dayanan, yap boz, deneme yanılma yöntemleriyle ancak bu kadar olur. bu ülkede her sene sınav yöntemi bile değişiyor. yok sbs, yok oks, yok lys, ygs daha sayalım mı?
ilkokul çağında okunması gereken kitapların sadece özetini yazdığımızdan gerekli kitap okuma bilincini varamamış toplumuz. zamanında sevdirilse kitaplar, okumaya parada bulunur zamanda.
okumayan insan bu başlığı gördükten sonra verdiği tepki 'abi valla ben okuyom yani', ama okumayanlarda yazınca komik durum olur.. okuma alışkanlığı olmadığı için okunmaz. para yada vs. sorun değildir. tek sorun türk halkının okuma alışkanlığı olmamasıdır. gerçi türk halkı okumuyo olm diyemeyiz okuma oranı ciddi bir şekilde artmakta aslında. geçenlerde babam okuyordu oradan biliyorum. eğer alışkanlık elde edilse türk halkı kitaba sağlam para verirde çekinmez..
fiyatı ile ilgili sorundur. türkiye' de kişi başına düşen milli gelir, kişinin kitap okumasına müsait değildir. kısa bir hesap yapacak olursak: iki çocuklu bir ailede, herkes ayda iki kitap okusa ve bu kitapların fiyatı ortalama 15 tl. olsa; 15x8=120 tl. Hele bazı romanlar var, 40 tl. - 50 tl. o zaman fiyat dahada artıyor. kısacası fiyatlar çok yüksek. fiyatlar düşürülmüyorsa, devlet tarfından öğrencilere kitaplar bedava yapılmalı.
öyle bir şey yok. parası olanda okuyo, olmayan da. bi çok kitap evinin satış rakamlarını gördüm ve şaşırdım. bende ilk başta, okuyan bir toplum değiliz diyordum ama yanılmışım. parası olan, kitap evlerinden alıyo, olmayan, ne kadar yanlış olsa da, korsan kitap alıyo. önceden, çok zordu korsan satan birini görmek. ama artık bazaarlara bile düşmüş. her yerdeler. demek ki, alım var. onu da geçtim, çevremde bir çok küçük grup var. bir kitap alıp, 15 arkadaşla değiştirerek okuyanlar.
üstelik, bir ülkenin tamamının kitap okuması beklenmez. beklenemez. bize çok okuyan ülkeleri söylüyorlar, ama nüfusunu, gelir durumunu katmıyorlar.
sakin olun, kendi yaşadığınız ülkenizi küçük görmeyin ve yavaşça türkiye'yi yere bırakın..
Özellikle tatil beldelerin de gördüğümüz, gözlüklerini takmış, şezlonga uzanmış elinde kitap tutan, okumayıp, okur gibi yapan yabancılar gibi değiliz, doğalız biz,okumuyoruz.
öncelikle başlıkta ufak bi mantık hatası var. "neden kitap okumadığı sorunu" olmamış. neden kitap okumadığı ya da kitap okuma sorunu olsa daha iyi olurmuş. dilbilgisi terkim evet. neyse. gelelim soruya.
türkler kitap okumaz çok fazla. temelde 2 nedeni vardır bunun. birincisi kitap okumaya fırsat verecek bir iş hayatları yoktur. yani hem zaman olarak hem kafa olarak. hem sosyal hem de ekonomik yani. kölr toplumu da diyebiliriz. işçi de.
ikincisi de sırf bu zor hayat yüzünden hepsi kendini ermiş sanar. hayat okulunu en üste koyarlar. yani koymaları için de epey uğraştı bu sistem. bi bok sanarlar hayat okulunu. elbette önemlidir, yani küçümsediğim için söylemiyorum ama büyük kısmı kandırmacadır bunun. vakit bulamayan kölelerin ruhunu okşamak için yüzeltirler hayat okulunu.
televizyon var, bilgisayar var, telefon var, dedikodu var kitaba ne hacet düşüncesinin soruna dönüşmüş halidir. biz türkler kitap okumamak için bahane üretiriz çoğu zaman.
aslında, kitap okumak yaygın değildir ama bu türklerin kitap okumadığı anlamınada gelmez. resmi kitap satışları gerçeği hiç ama hiç yansıtmaz. bunun korsanı var, ikinci eli var, eşten dosttan ödünç alınıp okunan kitabı var...
fikrimce, orijinal kitaba para vermeyi sevmeyen bir milletiz ama bu kitap okumadığımız anlamına gelemez. kaldı ki kitaplar pahalı deyip kitap okumamak bahaneden başka birşey değildir. isteyen kitaba ulaşır bir şekilde...
türkiye'nim geri kalmasının,halkın önemi bir çoğunluğunun cahil olmasının ve suç oranlarının yüksek seyretmesinin de ana nedeni olan sorundur aynı zamanda..
Günümüz ekonomik şartlarında kitap okumanın bireylere maddi olarak bir geri dönüşü olmadığı için kitap okunmaz. Çalışma şartları ve sosyoekonomik durum iyi seviyede olsa görün bakın Türkler nasıl kitap okuyor.
türkler az kitap okur ama hakkını vererek okur. mesela bir almanyada bir alman ayda iki kitap garanti okur. ama okuduğu kitaplara baktığınız zaman tamamen boş bir kitaptır. (bkz: bolulu mengen ustanın yemek kitabı) ama bir türk 3 veya 4 ayda bir kitap okur ama (bkz: amerikan iç siyaseti ve ortadoğu politikası) kısacası fark budur arkadaşlar.
5 sezon yaprak dökümünü seyredip zaman öldürür ama 150 sayfalık kitabı yani her gün 10 sayfa okusa 15 günde bitecek kitabı okumaz. zamanım yok der. yaprak dökümü her halde 200 bölüm sürdü. her bölüm reklamlar ve özet diye en az 180 dakika sürmüştür. 200 X 180 = 36000 dakika 36 000 / 60 = 600 saat ve 600 / 24 = 25 gün. 10 gününü heba etmiştir.