türklerin misafirperver olduğu yalanı

entry2 galeri0
    1.
  1. türk kardeşlerimizin sağda solda sürekli kendilerini överek, söyledikleri kocaman bir yalandır. bugün batıda, ege ve marmarada hatta iç anadolu'da bir misafirliğe gitseniz, yakın akrabanız olsa size değer vermiyor. kimse aksini inkar etmesin, çoğu kez gözlemledim bu durumu. ancak doğuda öyle mi? kürtler böyle mi? asla. asıl misafirperver kürtlerdir. gidin doğuya, "karnım aç" diyin. size elinden geldikleri kadar yardımcı olurlar. kendi akrabaları gibi benimserler. dilinizi, dininizi, cinsiyetinizi, siyasi görüşünüzü ayrım yapmaksızın yardım ederler. sadece insan oldukları ve insan olduğunuz için. velhasılıkelam, kürtler oldukça türklerin sırtı yere gelmez. savaşta, barışta, gıdada, tarımda, tekstilde, inşaatta her yerde kürtler. yavaş yavaş büyüyoruz, meraklanmayın. biz oldukça sırtınız yere gelmez. açık ve net.
    2 ...
  2. 2.
  3. bayılırım 3. sınıf internet sitelerindeki boktan araştırmalara... "efendim bakın 1000 kişiye sorduk aslında sonuç ne çıktı?" gibilerinden heyecan yaratıp, tıklayıp okumaya başladığınızda; çarçur ve çapsız haberlere bir yenisinin eklendiğini görürsünüz!

    işte bende tam olarak buna benzer bir dıngıllığa denk geldim;

    Misafirperverlik araştırması yapılmış, isterseniz konukseverlik deyiniz de "laik" koksun, Türkiye yedinci olmuş!

    Yabancılardan en çok nefret edenlerin Fransızlar olduğu söyleniyor, onların ardından Almanlar geliyorlar.

    Tüh... Oysa biz kendimizi misafirperverlikte birinci bilirdik...

    Fakat bu araştırma biraz tuhaf, çünkü yalnızca altı bin ingiliz arasında yapılmış, ve alt tarafı bir Internet sitesinde, yani "arazide" değil.

    Öyleyse niçin ciddiye alıp da üzerine entry giriyorum? Ne bileyim ben, haber niyetine kullanan "Internet gazetecilerine" sorunuz. şimdi bu habere aldırmasak sonra küserler, biz adam değil miyiz diye.

    Aynı araştırmaya göre italya da "en iyi mutfağa sahip" ülke görünüyor (Osmanlı mutfağını bilmeseler bile Fransız ve Çin mutfaklarına da iltifat etmemiş ankete katılanlar) ve aynı zamanda "en iyi yetişmiş halk" çıkmış italyan halkı! Vallahi bütün önyargılar yıkılmış.

    Laf aramızda, biz, "en az cömert halklar" arasında da beşinci gelmişiz. Ruslar, Avusturyalılar, Yunanlılar ve Çinliler bizden daha cömert çıkmışlar. Bir kere daha tüh... Hani, Türk'ün bileği bükülmez, gönlü zengindi?

    Demek ki, hiçbir önyargının hiçbir anlamı yok, o yalnızca kendi halkının yüreğini soğutmak amacıyla körüklenen bir propaganda.

    hayatımın her anı okumakla ve birçok insan tanımakla geçti, benim bildiğim en misafirperver halk Yunan halkıdır. Elbette "buralı" Rumlar da buna dahildir.

    Bizim yabancıya gösterdiğimiz ilgi, büyük ölçüde yokluktan ve yoksulluktan kaynaklanır. Köyde, mandolin çalan garsonların servis yaptığı ve kortlarında tenis oynanan şirin pansiyonlar bulunmadığı için "muhtarın evinde" kalınır. "Mönü" olmadığı için misafire pestil ıslatılır, yumurta kırılır. Balıkpazarı bulunmadığı için toklu kesilir.

    "imece" bir üretim biçimi değil, üretimde geriliğin çaresizliğidir. iyilik olsun diye edilmez. Kapitalist işletme yoksa, ücretli işçi de bulunamaz, "komşunun bedava emeğinden" yararlanılır. Köylümüzün yüreciği ılgıt ılgıt insan sevgisi koktuğundan değil.

    Turiste büyük ilgi gösteririz, evet. Erkeğini kazıklamak, kadınını düdüklemek için.

    Hele bir de "gavur karısı" bizi yanına aldırır, uçak biletimizi gönderir, bize oturma ve çalışma izini çıkartırsa, o misafirperverlik tadından yenmez ha!

    Bizde, artık yeni yeni "birey" olmayı başaranlarda misafirlik kültürü vardır, birey olmayanımızda yoktur.

    Misafirliğe gidince "uygun bir süre oturup sonra defolmaz" onlar, sekiz saat kalırlar, çoğu zaman yatıya da.

    "Yatıya kalmak" dediğimiz olay da, ulaşım zorluğundan kaynaklanmamış mıdır zaten?

    Otele gitmek ayıptır, ev sahibine saygısızlıktır, çünkü otel paralı, ahbabın evinde yatak da yemek de beleştir.

    Okumuş ama yontulamamış zengin bir arkadaşım (hem de meslektaşım) var, "bu memlekette yaşanmaz" dedi, gitti Florida'da "yeni Türk zenginleri gettosunda" ev aldı, yapamadı, bir yıl kadar sonra kıçına baka baka döndü. Amerikalı tanıdıklarının evine "çatkapı" gidemiyormuş, çünkü ya kapıyı açmıyorlarmış ya da silah çekiyorlarmış! (evet bunu içki masasında anlatırken ağzımla değil götümle gülüyordum, sizde gülebilirsiniz...)

    Arkadaşın bir de "davetli olduğu eve ya da lokantaya yanında davet sahibinin hiç tanımadığı kişi ya da kişilerle gitmek" gibi kötü bir alışkanlığı var; biz "efendilik" edip ses çıkarmayız ama Batılı onu içeri alır, yanındaki kişiyi bırakıverir kapı önünde...

    Geliştikçe, misafirlik etmeyi de öğreneceğiz misafir ağırlamayı da. Böylece, kimsenin topuğu delik çoraplarını görmeyecek, ekşi ayak kokusuna da katlanmayacağız.

    Şimdilik, anketlerde hayal kırıklığı yaşamaya devam...

    Huyum kurusun, bakınız bir çırpıda kaç dıngılığımıza parmak attım!
    2 ...
© 2025 uludağ sözlük