Kitap okuma alışkanlığı kazandırılamamış bir toplum olmamızdan kaynaklanır. Ya ödevlerden zorla okutulan ya da dikkat çeken birkaç kitaptan ibarettir kitaplığımız.
Türkiye'de cehaletin karanlığının bilginin aydınlığı üzerine gölge gibi çökmesidir. Oysa kitaplar okunsa ufuklar açılacak, geleceğe daha aydınlık bakılacaktır.
aslına bakılırsa türkiyede kitap okuma oranı cok yüksek sadece bir kişi para verip kitap alıyo diğer on kişde ondan okuduğu için az görünüyo sayılan kitaba göre oranlama yapıyolar.
haklı gibi duran önerme. gidiyorum kitapçıya beğendiğim bir romanı alıcam en az yirmi lira bırakmak zorundayım. la zaten devlet bana 240tl burs veriyor. gidiyorum sahaflara, aradığımı ya bulurum ya bulmam ama kitaplar genelde ucuz. bu seferde alıyorum bir yerine 5 kitap. bu seferde okunmuyor ki insanın gözü korkuyor okumaktan. korsan alayım desen yine olmaz. ne güzel şöyle ucuz olsa 10tl falan. ben de gitsem alsam kitabımı okusam, bitirince gidip yenisi alsam. heh olmaz mı?
işyerinde suyu çıkana kadar çalışıp aldığı para ile geçimini sağlayamayan, dolayısıyla kitaba verecek parası olmayan;
dertten tasadan nefes alacak durumu kalmadığı için ruh hastası birkaç yazarın hayal dünyasında kaybolmanın gereksiz olduğunu bilen;
akşamın köründe aç milaç evine geldiğinde aklındakiler biraz yemek, eşinin ve çocuklarının mutluluğunu görmek, uyuyup dinlenmek olduğu için bomboş ve saçma birkaç sayfaya bakıp daha fazla yorulmak istemeyen;
ay sonunu nasıl getireceğini kara kara düşündüğü ve bu karayı sadece televizyon izleyerek giderebildiği için cehaletle suçlanan millet olmasıdır.
kitap okuyunca dünyanın yaratıcısı olduğunu zanneden minimal beyinli asalaklar, asgari ücretle evi kirada olmasına rağmen 4 çocuk okutabilen babanın yarattığı mucizeyi asla algılayamazlar. ama okumadıkları ya da okuyamadıkları için cahil damgasını vurmayı adamlık bellerler. biraz zorlayın beyinlerinizi, bakalım anlayabilecek misiniz; her okuyan einstein olmadığı gibi, her okumayan da cahil değildir.
niye burada bilgisayar varken , televizyonda çeşit çeşit film varken , her gece bar disco karı kız varken ; neden oturup da kitap okusunlar ki ?! hiç olur mu ?! sonra , o kitaplardan bir şeyler öğrenirler falan maazallah. keşke bunu çabucak değiştirebilecek yöntemler geliştirilse...
ders kitabı okumaktan diğer kitaplara zaman olmayan bir öğrenci grubunun büyüdüğü zaman devam eden alışkanlıktır.ders kitabı olarak bizim öğrencilerin okuduğu kitap kadar çoğu avrupa öğrencisinin okuduğunu düşünmediğim durumdur.Bizim lisede gördüğümüz derslerin ABD de doktora sınav soruları olması olayı ispat eder derecededir.Oktay sinanoğlu bunu anlatmıştır.
ben bu konuda hep şunu anlamam;
bize yıllarca hep sahilde kitap okuyan alman örneği verildi bu konu hakkında. hadi alman olması sade, ingiliz, rus, italyan.. neyse türkiyeli değillerdi ya konu o. ben de hep gittiğimde dikkat ettim var gerçekten. eline kitap alıp güneşlenen yabancı turist teyzeler, amcalar. gençler de var ama benim gördüğüm çoğu biraz yaşını başını almış kimseler. 60 yaşında falan mesela...
lan düşünüyorum da adam kalkmış nerelere tatile gelmiş, sıkıntısı yok birşeyi yok. bu yıl türkiye, seneye italya, ispanya olmadı bu sene marmaris, öbür sene göcek. senden benden çok geliyor antalya'ya bodruma; velhasıl kıyıya. senin benim gibi 2 günlük tatili kitapla yabana gidermiyor ki kitabını normal okuyor. biz de nasıl; yılda bir olsa iyi yine tatile gidiyorsun dibindeki yere, onda da oturup kitapla mı uğraşsın garibim türk. haldur huldur denize giriyor tabi. sağa sola bakmaktan kitapla uğraşamaz yani.
yanlış önermedir efendim. bu konuda çok konuşulmuştur. korsan kitap satışlarının kayıtları tutulsaydı vede elden ele dolaşan eşe dosta verilen kitapların da kaydı tutulsaydı türk milletinin ne kadarda çok kitap okuduğu fark edilirdi.