güzel bir program dahilinde tanıştığım almanya lı bir arkadaşın bana sölediği cümledir.
ismi cristian dı. hep taşşak yapıyordum onla, "i can not speak deutsch but i can smile Dutch. hohohohoh" diyerek. o da bana kızıp bu cümleyi sölüyordu. "sizin dininizde nasıl yaşayış karmaşası yaşıyor arkadaş. benle taşak yapıyorsun ama bir dön kendine bak." derdi hep. ben de "ben t.c. menfaatine konuşurum." diyerek cevap verirdim hep.
kızardı, kızarırdı. merak ederdim ama hep neden böle söylüyor. bir akşam merakımı daha fazla tutamadım. alkol alırken utana sıkıla sordum "neden" diye. bana döndü ve "hohohohohoho" diye bir alman kahkahası attı ve devam etti,
-lan yarram bak şimdi. geçenlerde türkiye ye geldim. yolda gezerken ezan okunmaya başladı ve istanbul un ünlü bir bölgesindeydim. bir anda heyecanlandım ezan okunan camiiyi görüp gezeceğim için diye. sonra gezdim, etrafımda gezdim.. 100 dönümlük alanı döndüm durdum emme bir tane bile camiiye rastlamadım. sonra bir de baktım ki büyük bir iş hanının en tepesine 3 tane hoparlör yerleştirmiş adamlar. içimden küfür edip yoluma gittim." dedi. "eee" diyerek soru tepkisi verdim. bana,
-eesi yarram bu semboller özel şeylerdir. bunları bu kadar basitleştirmek kültürsüzlüktendir. kutsal olan şeyi bu kadar basitleştirebilecek kadar godoş insanların arasında yaşıyorsunuz, yaşadık. yazık lan.
yemin ederim utancıma yerin dibine girdim. ellerimin içi terledi ve kaşındı. bana, "para gelelcek biyerden" dedi ve geldi. bahis oynamıştım o tuttu.
ezanda amaç insanları namaza çağırmaksa, hoparlör ile mahalle aralarında yayın yapmak olayı basite indirgemek değil asıl amacına hizmet etmektir. ezan sadece camide okunur diye bir kural yoktur. asıl amacına dikkat etmek lazım.
