türklerin ingilizce öğrenememe sebebi

entry34 galeri1
    33.
  1. ingilizce konuşmak zorunda kalmamak.
    0 ...
  2. 32.
  3. Kitaplar çok kötü. Yeğenim devlet okulunda okuyordu ingilizcesi berbattı.sonradan özel okula geçti .şimdi çatır çatır konuşuyor.ben Darüşşafaka da okurken ingilizce kitaplarımız hep yurt dışından geliyordu.kitaplarin albenisi vardı.
    0 ...
  4. 31.
  5. Çünkü ingiliz kızları yeterince güzel değil.
    0 ...
  6. 30.
  7. eğitim sistemimizin sıkıntılı olması.
    0 ...
  8. 29.
  9. ingilizce öğretmenlerinin vasat oluşu. ingilizcenin önemsiz bir şey olduğu görüşü. Bir de yabancı kültürlere karşı olan korku bence. Yabancı dizi izlerim, yabancı müzik dinlerim, etrafta far görmüş tavşan gibi bana bakan ve tepki verenleri çok görürüm. Son olarak da son yıllarda dayatılan arapça osmanlıca gibi şeylerin ingilizceden önemli olduğu algısı.
    1 ...
  10. 28.
  11. Kendi dilini doğru konuşamayan başka bir dili öğrenmede zorluk yaşar.
    0 ...
  12. 27.
  13. Speaking dersleri hiç bir zaman okullarda yapılmadı. Çocuklar hiç bir zaman ingilizce pratik yapma şansı bulamadılar. Az çok dijital nesil, online bilgisayar oyunları sayesinde bir şeyler öğrenebildi ama bu yeterli değil. Durum öyle bir yere geldi ki meb'in çoğu ingilizce öğretmeni de pratik yapmaya yapmaya ingilizce konuşmayı bilmiyor artık. Varsa yoksa ezbere grammar anlatımı. Yapılması gereken yabancı dil öğretmeni atamalarında yabancı dilde bir mülakat yapmak ve derslere zorunlu speaking etkinlikleri eklemek.
    0 ...
  14. 26.
  15. 25.
  16. dil öğrenmek koşullara, ilgiye ve mecburiyete bağlıdır.
    1 ...
  17. 24.
  18. benim tesbitim cümle kurma yapısı yüzünden. ingilizce de ben gidiyorum okula bu sabah diyorsan türkçe de ben bu sabah okula gidiyorum diyorsun. yani cümle kurarken zorlanıyorsun sağ elini kullanana sol elini kullan demek gibi.

    bir diğer nedeni gramere göre öğrenme mesela hepimiz bir şekil türkçe konuşuyoruz ama bir türk dili ve edebiyatı uzmanı incelese hepten yanlıştır. yani sokak dili konuşuluyor amerika lı da dahil.

    birde bizde takıntı var süper konuşma anadil gibi. abi neymiş yok how diye yazılır havvv diye okunur. yav kasma hav de geç. mesela amerika da ki afrika kökenli insanların telaffuzu çok garipmis ne dediğini anlamak zormuş.

    işin özü kaç kişi istanbul türkçesiyle diksiyona göre konuşuyor onun hesap.
    0 ...
  19. 23.
  20. ingiliz hayranlığından başka bişey değildir.
    0 ...
  21. 22.
  22. farklı dil ailesindeyiz, öğretmenlerimiz kendilerini geliştirmede problemli (lisede almanca hocam diyarbakırlıydı, türkçesi bozuktu zaten adamın ben nasıl almanca öğrenecektim acaba), eğitim sistemi vasatın çok altında, kalıp müfredatın dışına çıkmak asla yok, pratik yapmanın da bizim müfredatta yeri yok, varsa yoksa ezber grammer.
    0 ...
  23. 21.
  24. Bahanelerimiz çok. Öğrenmeye kapalıyız hepsi bu.
    0 ...
  25. 20.
  26. biz avrupalı değiliz ki, ana dilimizle akraba olmayan bir dili pat diye öğrenebilelim. *
    bir avrupalının bildiği yabancı dil sayısıyla övünmesinde pek bir olay yoktur.
    fransızlar aşırı dil milliyetçisi olmaları sebebiyle ingilizce öğrenmeye de yanaşmıyorlar, ona ne demeli.
    7 ...
  27. 19.
  28. pratik zekamızın az olması. yeniliklere çok fazla uyum sağlayamamamız. yanlış eğitim sistemi. vs vs.
    0 ...
  29. 18.
  30. Ingilizce öğretmenlerinin aksanı kötü olması ve konuşma dersleri yerine teorik dersler yapılması.
    Edit: ingilizce öğretmenleri eksilemiş.
    3 ...
  31. 17.
  32. Öğrenmek istememeleri.
    Çünkü genlerinde hiç bir ırkta olmayan bir kültür sindirmesi var.

    Rock müziği alıp anadolu rock, rap müziği alıp arabesk rap ve daha bir sürü şey.
    2 ...
  33. 16.
  34. niteliksiz öğretmenler + yetersiz fiziksel ortam + işlevsiz eğitim sistemi + eksik materyaller + yanlış curriculum.
    2 ...
  35. 15.
  36. Kesinlikle eğitimin de içerisinde suçlu olarak bulunmasına rağmen, kişinin kendisinde biten durumdur. O kadar sene dil bölümünde okudum lisede, az çokta olsa bir sürü ders kitabı gördüm, haşır neşir oldum, yabancı dile karşı ilgim vardı sürekli, bir şeyker öğrenebilme kapabilme çabasındaydım. Ne anadolu lisesi'nde okudum, ne de süper lise olarak bilinen yabancı dil ağırlıklı lisede; hazırlık görmedim. Hatta bu kadar biçilen ingilizcenin üzerinde bir de almanca okudum. Ha ne farkı vardı, meraklıydım, kimşe bulsam konuşmaya çalışıyordum, gittim sahil beldesinde de çalıştım, müzikte dinledim yabancı, altyazılı dizisini de izledim, sinemasını da. Sen gittiğin film dublajlı olsun diye kasıyorsan, altyazı ile izlediğin filmde bir kelimeyi bile duymaktan kendini mahrum bırakıyorsan, mevcut eğitim sistemi kesinlikle ikinci plana atar kendini. Konuşmaya çalışmıyorsan, kalkıp günün birinde turistin biri sana kısa bir soru sorsa, "eheh ee şey i no ingiliş" deyip yarım yamalakta olsa bir şeyler için çabalamıyorsan, kendine sor bakalım, niye yapamıyorsun. Sonuçta bu senin ana dilin değil, ki tabii ki hata yapacaksın.
    Kimse senden, oxford düzeyinde mükemmel bir ingilizce beklemiyor, senden bir "hans" çıkarmayı düşünmüyor. Kendini ifade et, telaffuzuna dikkat etmeye çalış; çabala, sonra otomatikman alışıyorsun zaten öğrenmeye, konuşmaya; gramere ya da, "ya yanlış bir şey dersem" demeye takılmadan konuşmaya.
    Yabancı dil öğrenme metodları var, tarihsel olarak gelişimleri. Gramer çeviri metoduyla başlayan ve ilk zamanlarda sadece asillere ya da kısacası paralılara yönelik olan bu metod, bir öncekisi kendisini çürütmesiyle günümüzde, "kültürlerarası yaklaşım"a kadar gelişmiş. Arada bir sürü görsel-işitsel metodlar da denemişler, bakmışlar böyle bir yaklaşımda bulunalım diye, oturup buna göre kitap çıkarmışlar. Nedir bu yaklaşım, öğrenmeye çalıştığın dili kendi hayatına kurguluyorsun, mukayese yapabiliyorsun, dil öğrenirken kendini öğrendiğin konuma direkt olarak koyarak, sadece ezbere dili öğrenmeyip kendi hayatında da kullanabiliyorsun. Biim olsa olsa en büyük eksikliklerimizden birisi bu kullanım alanı darlığı olabilir. Gündelik hayyata kullanıp, kendimizi yerine koyabileceğimiz bir ingilizce durumu yok. Avrupalı insanların ingilizceyi oldukça iyi konuşabilmesinin en büyük sebeplerinden birisi de budur. Adamlar hem iyi bir eğitim alıyorlar, hem de her şekilde maruz kalıyorlar ingilizceyi konuşmaya. Kozmopolit yapıdan dolayı almandan bol çinlinin, afrikalının bulunduğu büyük şehirlerde ya da, norveç in büyük bir kentinde insanlar rahatlıkla ingiliZce konuşup anlaşıyorlar çünkü kullanıyorlar. Kullanamadığın, pratiğini yapamadığın bir şeyi de öğrenemezsin doğal olarak. işte burada iş, dili öğrenmeye çalışan bireye kalıyor. Teknolojinin gelmiş olduğu noktaya baktığımızda, internet üzerinden bile ulaşabileceğimiz o kadar çok kaynak var ki. Sadece ders ya da dil materyali olarak demiyorum, ingiliZce konuşabileceğiniz kişiler bile bulabilirsiniz. Önemli olan istemek.
    0 ...
  37. 14.
  38. türkçe den her yönüyle çok farklı olması.
    0 ...
  39. 14.
  40. Şaka bi yana şu perfect li tense ler kafa karıştırıyor. Türkçe anlamı yok amk. Past perfect, future perfect, present perfect falan olmasa nüfusun yüzde elli si öğrenir ingilizceyi.
    1 ...
  41. 13.
  42. turkce grammerin germen grammerine olan uyumsuzlugu. araplar farslar ve hatta kurtler bile bizden cok daha kolay kavrayabilirler. onlarin grammerleri daha yakindir.
    1 ...
  43. 12.
  44. Tam ingilizce öğrencem bi gülme geliyo.
    2 ...
  45. 11.
  46. öğrenen öğreniyor abi hem de çatır çatır. Çalışmamaktan başka bir nedeni yok.
    1 ...
  47. 10.
© 2025 uludağ sözlük