biri (new york'ta beş minare) mesaj vercem diye götünü yırtan bir film; hatta bu uğurda seyirciyi 2 saat bekletiyor, bildiğin sıkılıyorsun. "e hadi lütfen sadete gelelim" diyorsun sıkıntıdan patlarken. sanki filmi bir çocuk kurgulamış gibi. O kadar amatör yani olay akışı...
Diğeri ise başlangıcı, ortası filan güzel derken, olayı çözümlendirme aşamasını daha mistik ve şaşırtıcı hale getirebilecekken, seyirci gerizekalıymış gibi sıkıcı ve aşırı amatör bir şekilde işi çözümlüyor. gerizekalı sandıkları izleyici ise filmin ortasında ne olduğunu hemen tahmin edebiliyor. en azından ben bildim. Çok sıradan konu ve sapır saçma günümüzle alakalı olmayan doğallıkta bir olay kurgusu. Olayı çözümlendirme biçimleri, rezalet derecede sıra sıra dizilmiş şekilde sunuluyor ve çok rahatsız edici ve amatörce.
Kısacası; türklerin acilen filmin kurgu aşaması ve olay örgüsünün doğallığı hakkında filmlerini sorgulaması gerekiyor. yurtdışından bu sanatı icra edenleri de ithal edebilirsiniz. Yeter ki böyle rezaletler ortaya çıkmasın. o değil, Filmde oynayan usta oyuncuların ziyan olmasına acıyorum. hatta bu kadar olmamış olduğu göze batan filmlerde nasıl oynuyorlar şaşıyorum. Neyse para kazanmaları lazım elbette...
Mahsun kırmızıgül ise rica ediyorum bir daha film yapmasın! Haluk bilginer gibi bir adamı o filmde harcamış ya, artık ne yapsa umrum olamaz.
birileri bu filmlere dur demeli! bu amatörlüğe ve sırf sonuca bağlayabilmek adına olay akışında meydana getirdikleri mantık hatalarına artık katlanamıyorum çünkü...