tamamen "din" menşeli bir realitedir. islamiyetin sorgulanamaz yapısından dolayı bu dinin hüküm sürdüğü coğrafyalarda insan haklarına saygı, demokrasi, özgürlük gibi kavramları modernize etmek kaosun başlangıcıdır. bu nedenle cumhuriyetin ilanından beri bir arpa boyu yol alamadık. gericilik, kimi zaman insan hakları, din ve vicdan özgürlüğü kisvesi altına sığınarak elitist, özgürlükçü yaşam şeklimize gem vurmaya çabalasada, şanlı türk ordumuz gereğini yapmıştır. kimileri askeri darbeyi demokrasiye vurulmuş balta olarak tanımlasada ben buna katılmıyorum. Zira, sivil darbe ile askeri darbe arasında mantıken zerre fark yoktur. Hiç değilse ordu ilerici bir kurumdur, daima istikbali göklerde arar. Hoş gerçi bu ve benzer hükumetler de istikbali göklerde arıyor ama onların katmanı arş-ı ala oluyor sanırım.
halkın iradesini temsil ediyor gerekçesiyle cahil halkın seçtiği hükumetin yasakçı zihniyetine saygı duyacak değiliz çünkü bu hükumetin temsil ettiği kesim ülkenin dibine dinamit koyan varoş kesimdir ve bir varoşu varoş yapan din olgusudur. ezilen, hakkı yenen bir insan, yasal mercilere başvurup hakkını aramıyorsa, hukukun yetersiz kaldığı yerde demokratik hakkını kullanarak anarşizan duruş sergilemiyorsa, sorgulamak yerine "allah büyüktür" sığlığına demir atarak acizliğini sineye çekiyorsa, bu ve benzer insanlar yüzünden avrupa birliğine giremiyorsak kimse hükumetleri ya da orduyu suçlamasın. tek suçlu var o da kafayı dinle bozmuş ilkel varoşlardır. aslında fransa'nın gettolara yaptığını yapmak lazım ama neyse..
Hırsızlığı, dolandırıcılığı alenen tescillenmiş bir adam halen daha aynı vilayette başkan olarak seçilebiliyorsa; hani o çok eleştirdiğiniz, aptal sarışın diye nitelendirdiğiniz aysun kayacı'nın "dağdaki çoban" tasvirini yadırgamamanız gerekiyor. Yadırgayanların da söz konusu çobandan zerre farkı yoktur kanımca.
kimse kimseyi kandırmasın şimdi.. gereksiz hümanizm edebiyatı da yapmayın.