büyük Selçuklular islam dünyasında liderliği ellerine almışken, onların dışladığı belli bir grup Bizans sınırlarında devlet kurmuştur. bu türkler anadolunun fethini gerçekleştirmişlerdir
türkler daha irandayken yönetici kesim onların kandaşları ganimetlerden en büyük payı alanlardır, eli silah tutan her er`e birer ikişer kadın düşmektedir. kadın paylaşımının adil yapılmadığı bu ortamda rahatsızlıklarını dile getiren muhalif türkler, islam hukukun işlediği Ortadoğu topraklarında kendilerine kadın düşmeyeceğini anladıkları zaman yönlerini anadoluya çevirmişlerdir. zaten iran ve arap topraklarına gelen seyyah ve tüccarlar ile yenen öğle yemekleri sırasında onlardan Hristiyan kadınların ne kadar bakımlı olduklarını öğreniyorlardır. belleklerde yer alan bu bilgiler, türkleri anadolunun fethine yönlendirmiştir. kadınsız ve bunun getirdiği fazla enerjiyi dışa vurmak için yer arayan türk savaşçıları, kısa sürede anadolunun altını üstüne getireceklerdir.
Anadolu yu feth eden türklerin kadınlar ile olan ilk temasları medeni olmayan çerçevelerde gerçekleştirildi. Hristiyan inancı gereği manastırlarda inzivaya çekilen rahibeler hiç ummadıkları anlarda karşılarında kadına susamış türk atlılarını gördüklerinde ya intihar ediyorlardı ya da nereden geldiklerini kestirilemeyen bu savaşçıların malı oluyordu. bu durum ilk başta Bizans anadolusunda klasik Ortodoks inancı dışında heretik inançlar besleyen Hristiyanların ortadan kalkması anlamına geldiği için imparator tarafından önlem alınmaya gerek duyulmamıştır. ancak sayıları gittikçe artan bu kadına susamış türkler Bizans sınırlarına yaklaşıyordu. kısa sürede hormonların etkisiyle daha bir tek Bizans kadınına bile dokunanamış bir sürü yiğit Marmara denizi çevresinde toplanmış ve kıyılarda içlerinde ve de istekli, yaratıcı ergenler tarafından yapılan el yapımı dürbünlerle karşı kıyıdaki kadın popülasyonunu gözlüyorlardır.imparator komennos ise bu durumdan epey rahatız olmaktadır. kızı anna komenna ya bile göz koyulmasına dur demek istemiştir, zaten komenna nın elinden çıkan alexiad adlı eserde türk gençlerinin Marmara kıyılarında yarı çıplak karşıyı gözlediklerini yazar. imparator asıl amaçları kadın olan türkler ile 1080 yılında bir anlaşma imza eder buna göre dragon çayının karşı kıyısında bulunan kadınlara, çamaşır yıkamak için çaya inseler dahi, hatta dekolte giyseler dahi dokunulmayacaktı. bu anlaşmayı duyan kadına susamış türk savaşçıları adeta karalar bağlamışlardır. Süleyman şah, irandaki türkler gibi ganimeti kendisine alıp, diğerlerini unutuvermişti. bunun üzerine karar alan türkler ana gruptan koparak her bir yerlere dağılıp kendi kısmetlerini kendileri arıyacaklardır ilk hareket edeni yakışıklılığı ile bilinen ve bir gecede karar alıp irandan anadoluya bir hevesle gelen, arkadaşları tarafından artık dalga geçilmek için midir bilinmez "çaka" lakabı verilen türk beyidir. böylece anadoluda birinci beylikler dönemi başlamış oldu.