zihniyetler değişmediği müddetçe hiç bi sikim değişmezdi. mesele din meselesi değil, zihniyet meselesidir ey dostlar.
türkiye müslüman değilde hristiyan olsaydı bu sefer de türkiyede radikal dincilik değil, fanatik katolisizm olurdu. badeci hocalar, üfürükçüler yerine kız çocuklarına hallenen rahipler, erkek çocuklarına cinsel istismarda bulunan rahibeler olurdu.
mesele din, inanç, felsefe değildir; mesele bizim dini algılayış tarzımız ve aklımızı mantıksal zemine oturtmamamızdır.
alın size farklı inanç gruplarından ülkeler, bölgeler ve durumları:
katolisizme fazla kapılmış ülkeler: meksika, kolombiya, filipinler, kenya, tanzanya
evanjelizme fazla kapılmış bölgeler: amerika'nın en geri kalmış güney eyaletleri
koyu ortodoksluğa/gregoryenizme batmış ülkeler: ermenistan, yunanistan, etiyopya
siyasal islamcılığa batmış ülkeler: suudi arabistan, sudan, somali, yemen, iran, malezya, mısır
ortodoks yahudiliğe kaymış bölgeler: yemen yahudileri, doğu kudüste yaşayan hasidik yahudiler
koyu ateizme/materyalizme kaymış ülkeler: arnavutluk(enver hoca dönemi), sovyetler rusyası, çin, kuzey kore
koyu hinduizme/budizme kaymış bölge ve ülkeler: tibet, tayland, hindistan, sri lanka
yani neymiş, demekki din tek başına geri kalmayı açıklayan bir faktör değilmiş.
türkler zaten islamiyeti seçmemiştir. dünyada birçok hiristiyan, deist, ateist, şaman türk vardır. yinede şu an türklerin çoğu müslümandır. ve bu türklüğün aldığı en büyük hasarlardan biridir. türkleri tarih boyunca mertçe savaşarak yok edecek düşman olmamıştır. bu yüzden hep kancık planlar yapılmıştır mesela çinli kızların yollanması gibi ya da günümüzde yaşanan din kardeşliği adı altında arapların türkeli'ne peydahlanması gibi, kürtleri devlet olarak tanımak gibi, terörü partileştirmek gibi, batılılaşmak gibi, islamlaşmak gibi, arapların bizi sırtımızdan vurması gibi, kürtlerin dış güçler tarafında kukla misali oynatılması ya da çürümüş sol fikirlere inan halk cephesi adı altında toplanan terör oluşumları gibi.
tüm türklerin bir dönem seçtikleri tek yaratıcı kök tengri'dir. bunun dışında hiçbir zaman birlik sağlanmamıştır. buda'ya tapma olayına gelince at sırtında savaşarak ömür tüketen türkler, istediğini alan türkler dilencilik felsefesine bel bağlamaz içimizdeki hainlere itimat etmeyelim.
muhtemelen türklerin hepsi araplarca kılıçtan geçirilirdi. kaçan türkler de avrupa bi sırplar gibi yaşamaya devam ederdi. bence daha iyi olurdu. ayrıca başlıkta düzeltme yapılmalı türkler ismaliyeti seçmedi, zorla seçtirildi. kolay mı lan öyle din değiştirmek akıl var mantık var.
turkler islamiyeti secmemislerdir. islamiyet, "dilerseniz bizi secebilirsiniz bak burada duruyoruz" seklinde beliren bir opsiyon degildi. Aksina inanmayanlarin bogazlarinin kesildigi barbarca olduruldugu bir din idi. ( bu baglamda hristiyanliktan bir farki yok, diger pek cok dinden de ). Sag kalan, survive edebilen kimseler islamiyeti "secmis" olanlar. Biz de onlarin devamiyiz. Aslinda yapay seleksyon uygulandi. Bugunku zorunlu secmeli din dersi mantigina biraz benzemiyor degil.
türkler islamiyet i zorla seçti diyen denyolar açın da az tarih okuyun. bilip bilmeden burda konuşmayın. basite indirgemek gerekirse: (sizin küçük beyniniz ve pencereniz için) gidin ve yalnızca emevi politikalarını, abbasi politikalarını, karluklar'ı, karahanlılar ı araştırın. cahil cahil konuşmayın.
tanım:orta doğu'nun siyasi yapısı çok daha değişik olurdu olarak devam ettirilebilecek cümle.
Türker'in islamiyet'i seçmeme ihtimalleri bile yoktu.
çünkü tek tanrı inancına sahiptiler. ayrıca Türkler' deki ahlaki öğretiler islamiyet' le çok benzerdi.
biraz düşünürsek orta Asya Türkleri' ne peygamber gönderilmiş olabileceği sonucuna varabiliriz.
varabiliriz diyorum çünkü tarih kurumumuzun yapması gereken araştırmayı biz yapıyoruz onlar yerine biz okuyoruz.
sahi bu kurum ne iş yapar?
edit: ayrıca Muhsin Yazıcıoğlu'nun "iSLAM hassasiyeti olmayan Milliyetçiliğin içi boştur" sözü oldukça önemli.
islamiyet bu kadar yaygın olmayabilirdi. Ama Selçuklu devletiyle ilk önce anadoluya girdik. islamiyeti anadoluda yaydık. Daha sonra Osmanlıyı kurduk. Batı'yı ele geçirdik. islamiyet'i batı'ya yaydık.
Büyük Arap filozofu ibni Haldun "Prolegomena"
(Mukaddime) adlı kitabında şöyle yazıyor: "imparatorlukların
da tıpkı insanlar gibi kendilerine has bir ömürleri vardır, gelişirler,
olgunlaşırlar, sonra da batmaya başlarlar."
Arap tarihindeki derin bilgisine dayanan îbni Haldun'a
göre, her sülâle aşağı yukarı 120 yıllık bir ömre sahip olduğu
halde Osmanlı imparatorluğu 600 yıl süreyle bir tek sülâlenin
hükmü altında kalmış ve hiç değilse dış görünüşü itibariyle bir
şekil değişikliğine uğramamıştır.
Yakın doğudaki büyük imparatorlukların sonuncusu ve
belki de en güçlüsü olan bu heybetli imparatorluğun ömrünü
uzatan ve devamlılığını sağlayan unsurlar nelerdi?