çok doğru bir düşünce ve tespit. barbar ve at üstünde ülke ülke katliam yapan bir ırk rumlarla komşu olduktan sonra medeniyeti ve insanlığı öğrenmiştir. bu durum cumhuriyet yıllarında dahi böyle olmuştur. çok geriye gitmeye gerek yok. istanbul beyefendisi denilen kibar insancıl ve naif kişiler rumlardı. bizimkiler onlardan bir şeyler kaptılarsa kaptılar. gerçi sonra başbakanları dedi diye ülkeden kovdular o güzel insanları.
yanlış bir önermedir. türkler fthettikleri yerde aman diyene kılıç kaldırmamış,halkı asimile etmemiş (cumhuriyet yönetimi müstesna), dinlerini özgürce yaşamaları için ellerinden geleni yapmışlardır.
zaten eğer aksi olsaydı istanbul efendisi olan rum vatandaşlar güzelim adalarda,istanbulun merkezinde bu kadar yerleşik kalamazlardır.
ne yazıkki ittihatçılar ve onların uzantıları masum halka çok zulmetmişlerdir.
hasılı kelam türklerin insanlığı bilmediğini iddia etmek ya ironik bir sözdür yada insafsızcadır.
sözlükte her gün karşılaştığımız acayip insan tiplerinden birinin yine acayip beyanıdır. bugün rum, yarın ermeni başka gün zanzibarlı bile olabilir bu arkadaşlar. tek amaçları vardır çünkü, yedikleri kaba pislemek.
öncellikle dikkat çekmek için anadoluda ve kıbrıs'ta şehit edilen 3 aylık bebekten 90 lık dedeye kadar kanına girip bu hakareti yapanın ben amk. Insanlıktan nasibini almamış rum dölü kıbrıs'ta yaptığı katliamları saymaya kalksak sabah olur. 3 aylık bebeğin vücudundan 40 tane mermi çıkartıldı. Bu kurşunu medeni rumlar sıktı. Daha çok örnekleri katliam çukurları var. insan olun önce burada prim yapacam diye insanların kanına girmeyin o kanda boğarlar adamı. (bkz: kayıp otobüs) (bkz: binbaşı dr ilhan) (bkz: barbarlık müzesi) (bkz: katliam çukurları) (bkz: çılgın türkler kıbrıs)
bunun için tezler ve karşı tezler üretmek saçma bir davranış. burda, ne bunu iddia edenlerde ne de bu iddiayı çürütmeye çalışanlarda bir insanlık görmek mümkün.
birincisi iddia türklerin insancıl bir karakterde olduğunu kabul eder, ama bence iddia sahibinin türklerde bir insancıl karakter olduğunu kabul edecek bir yapıda olduğunu düşünmüyorum. böyle bir iddiaya ne denir zannımca herkes biliyor, ama insanlık denmez herhalde.
ikincisi iddiayı çürütmeye çalışanlar, iddiayı pek de insanı olmayan bir biçimde çürütmeye çalışıyorlar. bu da ironik.
türkler'in veya başka bir ulusun tek başına ulusal aitliği, insanlık öğretmeye ya da öğrenmeye yeter bir özellik değil.
insanlığı öğrenmenin başlıca koşulu bir kez, insanın yeryüzündeki insanlık ailesinin bir parçası olduğu bilincini kavraması, sınırların yapay olduğunu görebilmesi, hiç bir ırk ve renk ayrımı yapmaksızın tüm insanlığı kucaklayacak bir evrensel akla sahip olmasıdır. rumlar ya da türkler, iki halkın tamamı için bu sözkonusu koşulun sağlandığı iddiasını kimse öne süremez. iki halkın da faşistleri, iki halkın da solcuları ilericileri var. ilk kısım daima düşmanlığı körükledi ve bu ruhun diri kalması için uğraştı.
ikinci kısım da daima, insanlığın ege ve akdeniz'deki tekerleğini ileri döndürmek için mücadele etti, ediyor.
velhasıl, hangi niyetle açılmış olursa olsun, düşmanlığı körükleyici başlıklar girenler bunun vebalini taşırlar.
Nihat doğan'ı rumların içine bir atarız, ne insalıkları kalır ne de medeniyetleri. Hepsinin ruhu nihat'ın ruhunun önünde secde eder.
(bkz: kızdırmayın küçük enişteyi)
gerçekten çok salakça tezlerle karşı çıkılan gerçeklik. arkadaş türkler medeni olmayan bir kavimdi. illaki bir yerden öğrenecekti insanlığı medeniyeti orasıda doğal olarak rumlar oldu. ne gocunuyorsun. ayrıca istanbul beyefendisi diye bir tabir var onu da reddetmiyorsun herhalde.
yanlış bir önerme olmasına karşın, doğruluğunu ispat etmek gerekirse "insanlık nedir?" sorusunun cevabı da verilmelidir. mesela göçebe hayat tarzını benimsemek ve geçimini hayvancılıktan sağlamak gayri insanilik midir? yoksa sadece yerleşik hayata geçmiş olmak kafi midir?
tavsiye: içi doldurulmamış bir önerme ile insanların karşısına çıkmadan evvel en azından 10 dakika düşünün ki cehaletiniz ortaya çıkmasın. insanlıkla at üstünde yaşamayı karşı karşıya koyacak kadar cahil olduğunuz anlaşılmaz en azından. ayrıca şayet mevzu bahis olan yıllarda türklerin savaşarak rumlarla komşu olmasından sonra insanlığı öğrendiğini iddia ediyorsanız, türklerin rumlarla komşu olduktan sonra daha fazla savaş yaptıklarını ve dünyaya nizam verecek güce eriştiklerini, tarihin görülmüş en büyük imparatorluğunu kurduklarını hatırlatmak gerekir. (yazar savaşmayı insanlık dışı ilan etmiş)
ne türkler, ne rumlar, ne de başka bir millet insanlığı herhangi bir milletten öğrenmemiştir. zaten millet olarak insanlık öğrenme diye bir şey yoktur. insanlık kişisel bir şeydir. yani insanlık öğrenmiş türk de vardır, insanlıktan nasibini alamamış türk de. x ya da y milletinden olmak insanlık sahibi olduğunu ya da olmadığını garanti etmez.
tovbe tovbee o nasil bir tespittir oyle! her ulke, komsularinin kulturunden etkilenir. kulturel etkilesim deniliyor buna. ilk zamanlardan bahsediyosakta dogal bi surectir. gocebe hayattan yerlesik hayata gecmisler ve mucadele edip ulkemizi korumuslardir. barbarlik, vahsilik gibi bir durum yoktur. hangi ulke vermedi ki bu mucadeleyi? bu kadar da asagilamayin turkleri. kimisi osmanli hayaliyle yasar gunumuzu idrak edemez, kimisi de tarihini karalar. ortasini bulun artik, kac yuzyil gecti ustunden. sahip cikalim kulturumuze.
insanlık yerine medeniyet tabirini koyarsak şayet. şimdi ki yazacaklarımı pozitivist bir zihniyetle yazıyorum, önyargılı, ideolojik bakanlar karşı çıkacağına eminim. ki türkler uygarlığı müslümanlardan öğrendiler. şimdi müslümanlar uygarlığın çukurunda debeleniyor olsalar da gerçek bu.
daha sonrasında da ortodoks olmayan, hrıstiyanlık karşıtı hareketlerin başarılı olduğu topraklardan öğreniyoruz hala.