Aynen darbe sonrası kapatılan CHP'nin, 1992'den sonra tekrar açılması ve Kılıçdaroğlu-Moğultay zihniyetinin kökeni olan Sosyaldemokrat Halkçı Parti'yle CHP çatısı altında bir araya gelmesi, sonrasında ise CHP'nin Bülent Ecevit'in DSP'siyle bir koalisyon kurması sonucunda, şuan CHP'nin ana kadrosunu oluşturan zihniyetin, Tunceli'li Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Tunceli'li kankası Mehmet Moğultay'ın Çalışma ve Adalet Bakanı olduğu dönemler yaptıklarına bakalım ve sol bize ne gibi yenilikler getirecek bir görelim isterseniz.
Tuncelili Kemal Kılıçdaroğlu'nun kankası Mehmet Moğultay'ın Çalışma bakanı olduğu dönem işçi maaşlarını ödemeyi ramazan-kurban bayramlarında bir ay geciktirmesinin nedeninin 'kurbanlık alırsınız diye geciktirdim' sözleridir mesela. Ama bakın ben kanıtlarını sunuyorum her söylediğimin. O yüzden bununla ilgili görseli de paylaşmak istiyorum.
Ha bir de SHP ile CHP'nin bir araya gelmesiyle yıldızları parlayan Sosyal Demokrat Halkçı Parti kökenli Mehmet Moğultay'ın adalet bakanı olduğu dönem, aynı kendi mezhebinden olan seyfi oktay'ın yaptığı gibi yargıda ilk kadrolaşma mezhepçi tahakküm diye anılan kadrolaşmayla anıldığı olmuştur. Sırf türkçü-milliyetçi olduğu için, oruç tuttuğu, sünni olduğu için insanları en yüksek puanları aldıkları halde kadro dışı bıraktığını iddiaları da mevcuttur.
Bakın aşağıya video'yu bırakacağım. izleyin, kendi ağzından dinleyin isterseniz. Bana inanmayabilirsiniz ama lütfen linki tıklayarak kendi kulaklarınız duyun ve gözlerinizle görün.
Gerçi ben de bir savcının oğlu olarak bu durumdan oldukça mağdur oldum çünkü babam türkçü olduğu ve oruç tuttuğu için tayini hep şırnak, van, hakkari gibi bölgelere çıkarken alevi arkadaşları istanbul, izmir, ankara dışında yerinden kıpırdamıyordu ama bu apayrı bir konu...
Neyse arkadaşlar, sadece bunlar da olmamıştır. Sol görüşün hakim olduğu dönem '28 şubat' ve 'ikna odaları' çıkmıştır ortaya ne yazık ki.
Bazı üniversitelerde başörtülüler kayıt döneminde ikna odalarına alınmış, başörtülerini çıkarmaları için ikna edilmeye çalışılmıştır ve yazımı okursanız bunun da görüntülerinin aşağıda linkinin olduğunu görebilirsiniz.
Dönemin istanbul üniversitesi rektör yardımcısı nur serter'in baskıcı uygulamayı basın toplantısında 'başörtülü bir öğrenciyi, bütün öğrencilerin arasında, onu rahatsız edecek, rencide edecek biçimde değerlendirsek acaba daha mı iyi olur? onun için bir özel görüşme odası ayırdık ki, öğrencilerimiz yanında hiç kimse olmadan, başka başı açık öğrenciler olmadan, rencide-rahatsız olmadan, rahatlıkla konuşabilsin, biz onu rahatlıkla dinleyebilelim.' demiştir...
'bu bizim için bir taahhütnamedir, eğer bir öğrenci bu belgeyi imzalıyorsa, fotoğrafı açık fakat başı kapalı olması rağmen imzalıyorsa, biz şöyle bir beklentiye giriyoruz, bu öğrencimiz, bu belgeyi imzaladığına göre koşulları biliyor. düşünecek, erişkin bir insan olarak kararını verecek ve umuyoruz ki üniversitemize başını açarak gelecek.' sözleriyle devam etmiştir.
bakın bunun da aynı mehmet moğultay'ın konuşma görüntüleri gibi görüntüleri mevcut ne yazık ki.
ayrıca 28 şubat dönemlerinde başörtülü okul birincisi bir kız, sivas cumhuriyet üniversitesi'nde diploma törenine başörtüsü nedeniyle alınmamıştır ve zorla törenden dışarı atılmıştır. bakın bunun da video'su mevcut. hemen yollayayım.
Gerçi bunu söyleyenler saygıdeğer ve merhum Ecevit'in 1974-2002 yılları arasında dört kez başbakan seçildiğini de koalisyon diyerek çarpıtmaya çalışıyor. Her zaman onun işlerine gelince solcu olduğunu söyleyen kitle, şimdi görülen o ki merhumun solcu olduğunu unutmuş.
Sanki alzheimer hastası, balık beyinli diye tabir edilen unutkan bir kitle var ya da işlerine böyle geliyor.
Hatta cidden koalisyon diye ağlanıyor ve benim uzun bir şekilde solcuların 1974-2002 yıllarında en yüksek ses olduğu aslını açıkladığım olayın görünmemesi için, üst üste birkaç cümleden öte gidemeyen söylemleriyle yazdıklarımın okunmamasını istiyor görüldüğü kadarıyla.
Yazık gerçekten. Ama siz de haklısınız biliyor musunuz? Uzun bir makaleyi okuyacak insanlarımız yok çünkü bizim ve ne yazık ki ve biz bundan kaybediyoruz.
30 Ekim 1923 tarihinden bu yana Türkiye'de 62 hükümet görev yaptı. Bugüne kadar 6 hükümet askeri darbe sonrasında iş başına geldi; seçimlerin yenilenmesi ve erken seçim nedeniyle 3 geçici hükümet kuruldu, 4 azınlık hükümeti kuruldu. 34 hükümet de tek parti hükümetiydi. ilk koalisyon hükümetinin ismet inönü'nün başbakanlığında CHP ve AP arasında kurulduğu 1961'deki 26. hükümetten bugüne de 16 koalisyon hükümeti Türkiye'yi yönetti.
Yani Bülent Ecevit 1974 yıllarından 2002 yıllarına kadar iktidarda kalmış ve kendisine işlerine gelince 'solcu' diyen, işlerine gelmeyince kendisini unutan insanların aksine, türkiye'de koalisyon hükümeti de olsa en yüksek söz ve ses hakkı 28 yıl boyunca solculardan çıkmıştır.
Gerçi bunu söyleyen insancıklar 1972–1980 yıllarında Ecevit'in Genel Başkanlığında bulunan CHP'nin 12 Eylül sonrası kapatılana kadar %40'lık bir oyla iktidarda kaldığını ve darbe sonucu siyasal yasağı başlayan Ecevit'in, yasağın kalkması sonucu da rahmetli eşinin kurduğu DSP ile aktif ve başarılı bir şekilde siyasi hayatına geri döndüğünü de bilmez.
1992'de tekrar kurulan CHP'nin ilk önce Kemal Kılıçdaroğlu'nun da, Mehmet Moğultay'ında bağlı olduğu SHP ile bir çatı altında bir araya geldiğini de bilmez. Bunun sonrasında DSP ile CHP'nin de bir araya geldiğini ve en yüksek mevkilerdeki bakanların bu koalisyon ortaklığındaki SHP'den çıktığını da bilmez.
Neyi anlatacaksın ki? Yazık gerçekten. Etrafa mal mal bakmaktan ve lama gibi üç cümleyle yazılanlara tükürmekten öte geçemeyen insanlar olduğu sürece biz daha çok gözümüze sokulan yalanlarla unutuluruz.
hala gelip 28 şubat deyip, başörtüsü deyip, debelenenler var. ya rezil zihniyetsiniz. ulan 70 senedir ülkeyi sağ iktidarlar yönetti, adamlar hala chp diyor, sol diyor. bu adamlar 70 senedir iktidar olmadı.
gerçi aynı zihniyet "ne istediniz de vermedik" deyip, fetö olayı patlayınca da "fetö'yu devlete cehape soktu" demedi mi. şaşırmamak lazım.
ülkeyi 70 yıldır sağ zihniyet yönetti ve bu zamanda beton, asfalttan başka bir şey olmadı. 50'ye kadar kurulan yüzlerce kurum ve fabrika satıldı!!. ama olsun cehape suçlu yine.
70 yıldır iktidar olanlar suçsuz, 70 yıldır iktidar olmayanlar suçlu.
Aynen yahu, 28 şubat dönemi yaşanılanlar olsun, Seyfi Oktay ve Mehmet Moğultay'ın yargıda başlattığı mezhepçi tahakküm olsun, başörtülere ikna odaları olsun, hiçbiri 'sol görüş' ülkeye hakimken yapılmamıştı değil mi? Ecevit'te 1974-2002 yılları arasında dört kez başbakan seçildi ama her zaman onun işlerine gelince solcu olduğunu söyleyen kitle, şimdi görülen o ki merhumun solcu olduğunu unutmuş.
Doğruları içermeyen taraflı insan söylemlerinden biridir bu arkadaşlar. Gerçi en fazla 30 yaşında olan bir yeni yetme söylemi de olabilir.
Ayrıca Yüce Ulu Önder Atatürk'ümüz de, ismet inönü de solcu değildir bunu da unutmayın. Bizlere Atatürk'ümüzün kurduğu partiden 'solcu' bir partiymiş gibi söz etmek, Ulu Önder Atatürk'ümüzün izlerinden ve ilkelerinden kopartılmış, SHP'leşmiş CHP taraftarlarının bir propagandasıdır.
Aslında sadece son 18 yıldır ülke yönetimi sağcıların elindedir.
Her zaman solcu olduğunu iddia ettiğiniz, sizin solcu görüşünüzle pek alakası olmayan, üniversite mezunu da olmayan Ecevit'i ne çabuk unuttunuz gerçekten arkadaşlar? Cidden şaşıyorum hala.
Gerçi bunu söyleyen insanlar, genelde ataları Şahkulu isyanına katıldığı ve bu isyanı Yavuz Sultan Selim ve Araplar bastırdığı için, Yavuz Sultan Selim'in Üveys öldüğü için yaşayan tek oğlu Kanuni'ye 'zehirli kaftan yolladı' iddiasını da ortaya atıyorlar ve sonrasında da kaynak olarak yapımcısı ve senaristi birer alevi olan 'Muhteşem Yüzyıl' dizisi diyebiliyorlar.
Üstüne bu da yetmiyor Atatürk'ümüzün alevi olduğunu iddia ediyorlar ama Kızıl Oğuzlar diye bir Türkmen boyu yoktur ve bu iddiayı ortaya atan insan bir Sivas Alevisi yazardır 1980'de. Hem de hiç kanıt sunmadığı halde yapmıştır yazar bunu. Gerçi kendisine öyle bir boy olmadığına dair anti tez sunan kişi sayısı 40'tır ama olsun. Yalan tarih yazmak isteyen insanlarında olduğu bir dünyada yaşıyoruz sosyal medya nedeniyle.
Neyse, neyse bunlardan sonrasında uzun uzun bahsedeceğim bir akşam.
Hadi gelin biraz Solcu Ecevit'ten söz edelim...
Bugünün 'sözde' solcularıyla pek alakası olmayan Ecevit, 1974–2002 yılları arasında dört kez Türkiye Başbakanlığı görevini üstlenmiştir. 1972–1980 yılları arasında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığında, 1987–2004 yılları arasında ise Demokratik Sol Parti Genel Başkanlığında bulunmuştur.
CHP yıllarında Ecevit ilk defa 1961 genel seçimlerinde CHP Ankara milletvekili olarak seçilmiş ve 1972 yılında istifa eden ismet inönü'nün yerine genel başkanlığa geçmiştir.
Genel başkanlığı sırasında partisi 1973 Türkiye genel seçimlerinde %34 oy almış, kendisi başbakanlık koltuğuna oturmuştur. 1977 Türkiye yerel seçimlerinde parti oy oranını %41.4'e çıkarmıştır. Bu oy oranı 'sol' görüşlü bir partinin siyasal yaşamda kazandığı en yüksek oy oranı olarak tarihe geçmiştir. 1978 yılında yeni bir hükûmet kurarak tekrar başbakan olmuş ve bu 12 Eylül darbesine kadar devam etmiştir...
12 Eylül Darbesi'nin ardından o dönem Bülent Ecevit'in genel başkanlık yaptığı Cumhuriyet Halk Partisi kapatılmış, kendisi siyasal yasağının ardından eşinin kurduğu DSP'nin başına geçerek iktidarda kalmayı devam ettirmiş ve daha sonrasında ise 3821 sayılı yasaya dayanarak, kuruluşunun 69. yıldönümü olan 9 Eylül 1992 günü CHP tekrar açılmıştır, ilk önce SHP ve CHP bir koalisyonla bir araya gelmiş, arkasından CHP ve DSP bir koalisyonla üçgeni tamamlamıştır.
Bu zamanlarda Mehmet Moğultay ismi çok duyulmaya başlamıştır. Kendisi Kemal Kılıçdaroğlu'nun kankası bir Tunceli Alevisi bir vatandaşımızdır. 1991-1995 yılları arasında 49. ve 50. DYP-SHP Koalisyon Hükûmetleri'nde ve sonrasında CHP ve SHP'nin CHP adı altında birleşmesiyle, DSP-CHP Hükûmetlerinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı görevlerinde bulunmuştur.
Ecevit, ülkenin başında 2002 yılına kadar kalmış ve bu esnada Alevi vatandaşlarımızın çoğunlukla bağlı olduğu SHP ile yeni kurulan CHP koalisyonundan birçok ismi ülkenin en önemli mevkilerine getirmiştir. Bu koalisyon sonucu sol görüşün hakim olduğu yıllarda, partide bulunan bazı kişiler Adalet Bakanı, Çalışma Bakanı gibi görevlerde bulunduğu için eleştirilmiştir.
Ecevit üniversite mezunu olmadığı için cumhurbaşkanı adayı olamamış, bunun için kendisine 'tarafsız ve bağımsız' yargımız tarafından bu kanunun değiştirilmesi hakkında teklifi sunulmuş, fakat kendisi 'yeter bu kadar' demiştir.
Yani kendisi 1974 yıllarından 2002 yıllarına kadar iktidarda kalmış ve kendisine işlerine gelince 'solcu' diyen, işlerine gelmeyince kendisini unutan insanların aksine, Türkiye'de koalisyon hükümeti de olsa en yüksek söz ve ses hakkı 28 yıl boyunca solculardan çıkmıştır.
SHP ile CHP'nin, CHP çatısı altında bir araya gelmesi sonrası DSP ile koalisyon kurması, aşırı sol görüşlü Kemal Kılıçdaroğlu'nun kankası Mehmet Moğultay ismini de tarihimize kazandırmıştır.
Peki neden?
Çünkü Mehmet Moğultay Çalışma bakanı olduğu dönem işçi maaşlarını ramazan-kurban bayramlarında bir ay geciktirmiş ve bunun için yaptığı açıklama ise 'Kurbanlık alırsınız diye geciktirdim olmuştur.' çok garip bir şekilde.
Adalet Bakanı olduğu dönem ise aynı kendi mezhebinden olan Seyfi Oktay gibi yargıda ilk kadrolaşma mezhepçi tahakküm diye anılan yılları tarihimize kazandırmıştır. Sırf türkçü-milliyetçi olduğu için, oruç tuttuğu, sünni olduğu için insanları en yüksek puanları aldıkları halde kadro dışı bırakmıştır. Bakın aşağıya video'yu bırakacağım. izleyin, kendi ağzından dinleyin isterseniz. Bana inanmayabilirsiniz. Ama lütfen.
Gerçi ben de bir savcının oğlu olarak bu durumdan oldukça mağdur oldum çünkü babam türkçü olduğu ve oruç tuttuğu için tayini hep şırnak, van, hakkari gibi bölgelere çıkarken alevi arkadaşları istanbul, izmir, ankara dışında yerinden kıpırdamıyordu ama bu apayrı bir konu...
Neyse arkadaşlar, sadece bunlar da olmamıştır. Sol görüşün hakim olduğu dönem '28 şubat' ve 'ikna odaları' çıkmıştır ortaya ne yazık ki.
Bazı Üniversitelerde başörtülüler kayıt döneminde ikna odalarına alınmış, başörtülerini çıkarmaları için ikna edilmeye çalışılmıştır.
Bununla ilgili dönemin istanbul Üniversitesi Rektör Yardımcısı Nur Serter'in baskıcı uygulamayı basın toplantısında 'Başörtülü bir öğrenciyi, bütün öğrencilerin arasında, onu rahatsız edecek, rencide edecek biçimde değerlendirsek acaba daha mı iyi olur? Onun için bir özel görüşme odası ayırdık ki, öğrencilerimiz hiç yanında kimse olmadan, başka başı açık öğrenciler olmadan, rencide-rahatsız olmadan, rahatlıkla konuşabilsin, biz onu rahatlıkla dinleyebilelim.' demiştir...
'Bu bizim için bir taahhütnamedir, eğer bir öğrenci bu belgeyi imzalıyorsa, fotoğrafı açık fakat başı kapalı olması rağmen imzalıyorsa, biz şöyle bir beklentiye giriyoruz, bu öğrencimiz, bu belgeyi imzaladığına göre koşulları biliyor. Düşünecek, erişkin bir insan olarak kararını verecek ve umuyoruz ki üniversitemize başını açarak gelecek.' sözleriyle devam etmiştir.
Bakın bunun da aynı Mehmet Moğultay'ın konuşma görüntüleri gibi görüntüleri mevcut ne yazık ki.
Ayrıca 28 şubat dönemlerinde başörtülü okul birincisi bir kız Sivas Cumhuriyet Üniversitesi'nde diploma törenine başörtüsü nedeniyle alınmamıştır ve zorla törenden dışarı atılmıştır. Bakın bunun da video'su mevcut. Hemen yollayayım.
Bizi basa getirmediler ühühühü deyip zırlayıp dururlar. Lan ülkede herşey elinizde aglayacağınıza icraat yapın. Ama yok amk Son tahlilde ssk yi kılışdar batırdı.
başörtüsü tartışmaları ecevit zamanında yaşandı. ecevit sağcıysa söyleyin bilelim. Sağcılar ecevit yüzünden çıkan tartışmada Mozambiki mi suçlayacaktı?
70 yıldır dini bir oy toplama aracı olarak kullanıp, insanların beyinlerini yıkadılar. kendi çıkarları için cumhurbaşkanı olmuş ve olan bu kişiler, ülkenin gelişmesine engel olup, halkı görmezlikten geldiler ve geliyorlar!
bu kişiler namaz dediler, gösteriş için camide fotoğraf çektirdiler. allah dediler, dini sattılar. mavi marmara dediler, para karşılığında filistini sattılar. günah dediler, elde kur'an ile yalan söylediler. haram dediler, halkın parasını çaldılar. kardeşim dediler, filistini para karşılığında satıp sessiz kaldılar. barış dediler, barzani ve şivanperver ile kol kola gezdiler. huzur dediler, umudumuzu sattılar. hasret bitsin dediler, fethullah güleni sattılar. "israil dölü" dediler, israil'de yahudi cesaret madalyası almaya hak kazandılar. "eyyy amerika" dediler, kuklası oldular. "eyyy iphone" dediler, son model iphone satın aldılar. vatan dediler, yunanistana adaları sattılar.