buyuk ihtimalle hicbir s.kten haberi olmayan bir aktroldur.
basindaki coban gibi saga sola dayilanirlar yok rusyayi sikeriz, yok sunu sikeriz, yok amariga akilli olsun. siz kimsiniz amina koduklarim ? ortadoguda yasayan uc bes lagim faresine bak hele. amerikayi sikeceklermis. amerika seni serce parmagi ile siker mal oglu mal. cahil cesareti de bir yere kadar amina kodugumun araplari sizi. daha dibindeki uc bes isid'ci sakalli keko'yu bertaraf edemiyorsun sen, bir aynaya baksana.
hayal gucune hayran olunasi insanlardir. Kendilerini bilime verseler zaman makinasini bile icat edebilecek kapasiteleri vardir. He birde maddi olarak ay sonunu gectim ayin ortasini bile zor getirmektedirler..
Güçlü olmanın en ilkel tanımını (fiziksel-askeri güc) yapan insandır. Aynı kişi büyük ihtimalle insan anlamında güç denilince aklına sadece kas gücünü getirmekte ve erkekler kadınlardan daha güçlüdür gibi argümanlar üretebilmektedir. Oysa günümüz dünyasında belki de güçlü olmanın en son kriterlerinden biri haline gelmektedir askeri güç. Artık bir ülkenin güçlü olması (özellikle halkın siyasete katılabilmesi ve yönetenlerin vatandaşlara karşı sorumlu olması anlamında demokrasi kurumunun gelişmesi ile birlikte) daha çok içinde yaşayan insanların ne kadar mutlu oldukları, hayat beklentilerinin ve bunları gerçekleştirme şanslarının ne kadar yüksek olduğu vs. gibi şeyler ile ölçülmektedir. En azından götünde donu olmadan ama ülkemiz de çok büyüdü gibi şeyler söylemek istemeyen insanlar için, o şekilde düşünülmelidir.
Dış politikada ise bir ülkenin bir başka ülkeye sözünü dinletebilmesi ise daha çok yumuşak güç denilen araçlara; yani diğer devletlerle olan ekonomik ilişkilerinin derinliği ve uluslararası toplumda norm oluşturabilme kapasitesi ile bağlantılıdır (bkz: ama bizi müslümanız diye almıyorlar ya diye ağladığın Avrupa Birliği). Elbette askeri güç de bu süreçlerin bir destekçisi olarak kullanılabilir. ama önemli olan nasıl kullanıldığıdır. Örneğin uluslararası toplumda ortak olarak kabul edilen bazı değerlere vurgu yaparak, kendi çıkarların ile başka ülkelerin çıkarlarını birleştirmeyi başararak ve yine uluslararası toplumla birlikte askeri gücünü başka bir ülkede emperyalist amaçlar için kullanabilir ve karşılığında ekonomik getiri sağlayabilirsin. (bkz: Clinton dönemi Amerika). yaptığın belki yine hiç de etik olmayan bir şeydir ama en azından oyunu kurallarına göre oynuyorsun demektir.
Ama eğer, bunların hiçbirini yapmaya muktedir değilsen ve hala ülkendeki bazı kesimler için (bkz: taş-toprak beton burjuvazisi) herkese karşı inatla emperyalist hayaller peşinde koşuyorsan, bilmediğin coğrafyalarda tek başına kalırsın. ondan sonra ya Rusya'nın yardakçısı konumuna düşersin, ya düşmanım dediğin kişilerle büyük abinin aracılığı ile masaya oturmaya çalışırsın ya da başka ülkelerde müslümanlara vize verilmeyeceği açıklanır ve sen o çok övündüğün müslüman fatihi kimliğine rağmen kuyruğunu kıstırıp oturursun. Hatta ve hatta iki askerinin suriyede sadece öldürüldüğü bile değil, zincirlenip yakıldığı görüntüler ortaya çıkar. Sen bu doğru mu değil mi diye açıklama bile yapamaz, hatta bütün medyayı susturmaya çalışırsın.
Ondan sonra da birileri gelir Türkiye dünyadaki en büyük sekizinci askeri güç filan diye zırvalar, sen de gülmek mi lazım ağlamak mı bilemezsin.
Galatasaray'ı hala avrupa fatihi sanan tiptir. Geçmişle yaşıyorsunuz. Bugüne gelin bugüne. Ona savaş açalım, buna savaş açalım. Savaşlar hala eskisi gibi iman gücü ile mi oluyor sanıyorsunuz? 5 dakikada haritadan silerler adamı...