türkiyenin tek gerçeği

entry8 galeri4
    1.
  1. mhp'dir.

    geçirmiş olduğumuz zorlu yılların ardından tekrar anadolu insanın değer göreceği, tekrar anadolu insanın milli ve manevi duygularla dolacağı, birliğin ve beraberliğin yurdun dört bir tarafını saracağı bir türkiye için 7 Haziran'da oyumuz Mhp'ye.

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/769416/+

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/769417/+

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/769419/+

    chp için;

    https://galeri.uludagsozluk.com/r/769420/+

    edit: görseller serdengeçtinin radyo konuşmalarından alınmıştır.
    2 ...
  2. 2.
  3. 3.
  4. Türkiyenin tek gercegi ilerde yeniden çok güçlü devlet olacagidir .
    siyasetle degil bilimle.
    0 ...
  5. 4.
  6. geri zekalı bir halkın oluşturduğu bir ülke olduğudur.

    isyan nerede isyan?
    0 ...
  7. 5.
  8. habur'u, oslo'yu, meclis'i unutmamak adına.
    0 ...
  9. 6.
  10. 7.
  11. Türkiye'nin tek bir gerçeği vardır; modern olamadan post-modern olmuş bir ülkedir. Üstelik bir yanıyla öyle, bir yanıyla son derece ilkeldir.

    Modern olmak, aynı zamanda birey olmak demektir. Önce birey olacaksınız ki, post-modern aşamada ("post" demek "sonrası" demek, koyun postuyla ilgisi yok) bireyciliğin iyice bokunu çıkarıp uçuk kaçık serserilik edebilesiniz.

    Ne oluyor? Böyle bir ülkede kızını bir çocukla el ele tutuştuğu için öldüren babayla, uyuşturucu kullanan eşcinsel fahişe yan yana rahat rahat yaşayabiliyor.

    Tıpkı son model araba kullanan sıkma baş hatun gibi, kimisi kaldırım kenarında kasap bıçağıyla koyun boğazlarken kimisi de internet'ten "tıklama" yöntemiyle sanal kurban kesiyor, yani keser gibi yapıyor.

    Ziraat Bankası kuyruğunda sürünen emeklilerle bankanın sitesinden "sanal kredi kartı" kullananlar gibi yani.

    Biri geride kalmış, öteki fazla ileri gitmiş iki örnek. Birey olan "kurban murban kesmiyorum ulan" diyebilir ancak.

    Birey, bir yandan başını örtüp bir yandan göbeğini açmaz.

    incil dağıtılmasına karşı çıkıp Kuran dağıtmak gibi tepkiler de göstermez.

    Devrimcilik oynayan çocukların birbirleriyle sevişebilmek için örgüt yöneticisine "devrim nikahı" kıydırmaları da ancak Türkiye gibi bir yanıyla çok gerilerde kalmış, bir yanıyla fazla uçmuş ülkelerde mümkündür. Birey, gönlü isteyince, canı çekince nikahsız da yatar.

    "Çelişkiler ülkesi" tanımı hem toplumun bu "iki gerçeği birlikte yaşama" garabetinden, hem de insanların bu iki gerçeği "içselleştirmiş" olmalarından, kafalarının bir köşesiyle öyle, bir ucuyla böyle durumda kalmalarından kaynaklanıyor.

    Birey, kara çarşafın içine meme uçları ve apış arası deliği açıkta bırakılmış iç çamaşırı giymez.

    Çarşaf giyen de sinema karanlığında konuştuğu çocukla yiyişmez.

    Noel çamını yılbaşında dikmez, ikisinin arasında bir hafta süre vardır.

    Aslına bakarsanız, Müslüman da Hristiyan yılbaşını kutlamaz. Ama bazıları bu saçmalığı "zarar yok, maksat gülmek eğlenmek" teranesiyle türk medyasında pompalar durur. Madem öyle, 9 Şubat'ta da Budist yılı başlıyor (Maymun yılı bitiyor, Horoz yılına giriyoruz), onu niçin kutlamıyorsunuz?

    Hummer cipinin arkasında ekmek arası köfte ve çöp şiş satmak gibilerden bir çelişki...

    Bu kültür çorbası, hem yüzde yüz doğulu ya da yüzde yüz batılı olamamakla, hem de modern olmadan post-modern "takılmakla" mümkündür.

    Orhan Kemal okumadan Perihan Mağden, Oğuz Atay okumadan Ahmet Altan okunmaz.

    Nefi ya da Baki okurken birdenbire Küçük iskender'e ya da Murathan Mungan'a da atlanmaz. Arada aşamalar vardır.

    Türkiye bir yanıyla çok direndi ve çok geç kaldı, öbür yanıyla yeni çağa kayıtsız şartsız tam teslim oldu.

    Onun için okuma yazma bilmeyen ninelerle bilgisayar çökerten bacaksızlar yan yana...

    Bu bir "kültürel şizofrenidir", çift kişilikli toplum. Daha doğrusu "kimliği parçalanmış, kırılmış" toplum. Hem doğulu hem batılı, ne doğulu ne batılı. Hem köylü hem şehirli, ne köylü ne şehirli. Hem ilkel hem çağdaş, ne ilkel ne çağdaş.

    bu terimi ben uydurdum, şimdi uydurdum. telif hakkı isterim. vermem diyenin de ağzına oklavayla vururum.
    7 ...
  12. 8.
© 2025 uludağ sözlük