bugünün şehir sokağı, birbirini iten, kakan, ezen, sıkıştıran, herbiri yalnız kendi nefsaniyetine yol açmaya çalışan ve ona engel gibi gördüğü insanları çiğneyen, savuran kalabalıklar kanalizasyonu...
köy sokakları da, her şeyden önce toprağa ve alın terine küsmüş, kahve köşelerinde şehre yeni bir baskın planlamakla meşgul köylülerin arada bir ölgün ve bezgin hayaletlerini sürüklediği bomboş geçitler...
ve dünyamızda sokak, ister şehirlerdeki çapulcu kalabalığı ve ister köylerdeki acıklı tenhalığiyle, olanca aşk ve manevî dayanağını kaybetmiş bir toplumun kötü oluş veya hiç olamayış halinden mecralar...
bugünün apartman denilen sefertası biçiminde evleri herbirinin nefes kokusunu duyacak kadar insanları burun buruna getirmekle, aşırı yakınlık yüzünden öyle bir uzaklık doğurmuştur ki, avrupalı bir muharririn de dikkat ettiği gibi, komşuluk denilen aziz manayı tam kökünden kurutmuştur.
bugünün apartman isimli mahkûm hücrelerinde insanlar, birbirlerinin gözü önünde birbirlerine yabancı kalmanın felâketini misallendirmişler, mıncık mıncık bir arada yuğurulurken birbirlerinden bütün bütüne kopmuşlardır.