kültür çatışması. her türden insan var türkiye'de, ama kimsenin kimseye anlayışı olmadığı için bi tarafta arap gibi yaşayanları, bi tarafta ülkücüleri, bi tarafta batıcıları nasıl bir ortak gaye altında toplayacaksın da organize edeceksin, edemezsin ki.
Türkiye'nin karşılaştığı en büyük iki sorun, orta kesimin azlığı ve güçlü ahiret inancıdır. Avusturya ve Mısır'ı ziyaret ettiğimde, bu ülkelerle Türkiye arasındaki farklar daha da belirgin hale geldi. Orta kesimin azlığı, toplumun büyük bir kısmının fakirlik içinde yaşamasına neden olmaktadır. Bu durum, insanların sadece temel ihtiyaçlarını karşılamaya odaklanmasına yol açmakta, temizlik, sanat ve bilim gibi daha yüksek düzeydeki ihtiyaçları göz ardı etmelerine neden olmaktadır. Çünkü günlük yaşamlarında tek öncelikleri karınlarını doyurmaktır. Diğer yandan, güçlü ahiret inancı, insanların bu dünyadaki yaşamlarını geliştirme motivasyonunu azaltmaktadır. Bu inanç, bireylerin adaleti bile öte dünyaya ertelemelerine neden olabilmekte, böylece toplumsal gelişim ve ilerleme sekteye uğramaktadır. Bu iki faktör bir araya geldiğinde, Türkiye'nin sosyal, ekonomik ve kültürel gelişimini ciddi şekilde etkilemekte, ülkenin potansiyelini tam olarak gerçekleştirmesini engellemektedir.
Herkesin her şey hakkında fikri var maşallah. O zaman işin uzmanları niye var amk? Futboldan siyasete, sağlıktan eğitime, ordudan sanata… Şu sosyal medya şeylerinden sonra hele, biri boktan bir tespit yapıyor, aynı zeka seviyesindeki gerzekler beğeniyor, ooo bu da kendini bi halt sanıyor.
--spoiler--
2022-2023 yılları arasında ülkemizde tiyatro seyircisi sayısı 6 milyon civarında oldu.
sinema seyircisi sayısı 31 milyon civarında oldu.
--spoiler--
e bu gayet iyi bir sayı. 1.5 senedir sinemaya gitmiyorum ama. konsere gidebilirim ama konsere gidince de sanki sanatçı bana tuhaf bakıyormuş gibi hissediyorum. konuşmasında bir sözü veya davranışı bana iyi gelmeyebiliyor. yine de konsere gidebilirim.
eskiden tek tük extrem olan insan tipleri - davranışları genele sirayet etti.
giyimden konuşmaya, düşünceden davranışa, ahlaktan etik değerlere, eğitimden öğretime, kimlikten inanca, sorumluluktan vatandaşlık yurttaşlık bilincine her alanda çöktük.
karın doyurmayla beslenme arasında arasında farkı bilmeyen insanlar yaşamayı nefes almak, karın doyurmak ve üremek sanıyor.
sosyal hayat bitti. çevrenize bakın, çıkın sokaklarda insanlara sorun. en son ne zaman bir konsere, bir tiyatroya, bir sinemaya, dışarda ailece veya sevdiklerinizle yemek yediniz diye bir anket yapın.
2022-2023 yılları arasında ülkemizde tiyatro seyircisi sayısı 6 milyon civarında oldu.
sinema seyircisi sayısı 31 milyon civarında oldu.
öğünmek gibi olmasın da istatistik tutma-hesaplama, grafik okuma vb az çok anlarız.
bu istatistikler birey olarak değil, sinema tiyatroya giden müşteri-kişi sayısı. yani ben geçen sene 9 defa yeğenleri (5 yeğen) toplayıp sinemaya gittim. 4 defa tiyatroya gittim. benimle birlikte 6 kişi ve 13 defa sinema tiyatroya girmemiz 78 kişi olarak istatistiklere yansıyor.
türkiye geneline bakarsanız sinema ve tiyatroya gidenlerin sayısı 37 milyon ama birey olarak ele alırsak gerçek rakam olarak şu an 90 milyonluk ülkede sinema tiyatroya giden insan sayısı en iyi ihtimalle 3 milyon civarında.
buna konser, satılan-okunan kitaplar vb de eklerseniz gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelerle kıyaslanamaz derecede en dip sevilerdeyiz.
sosyal hayatı olmayan insanın sosyal sorumluluğu olur mu?
bir arada yaşama kültürü olur mu?
çıkın bakın, park ve piknik mesire yerleri vb insanların toplu kullanım alanlarına... adeta bok götürüyor desek abartmayız. her yer pislik içinde, bunun nedeni sosyal hayatı olmayan insanın sosyal sorumluluğu da olmaz ve böyle çöp pislik görüntüleri kaçınılmaz. akp chp vs hangi yerel yönetim olursa olsun her insanın peşine bir çöpçü takamayacağından buralar pislikten geçilmez.
Türk halkının huzurunu bozduğu sosyal durumlardır. Bence tahammülsüzlük. Çoğu ilişkilerde alttan alma ve ufak bir anlaşmazlıkta gemileri yakma olayı çok görülüyor. Buradan da anlaşılıyor ki her geçen zaman silsilesinde yuva kurma ve ilişkiyi devam ettirme olasılığı düşüyor. Çünkü geçmişte yaşanılan aile bağları teknolojinin ve ekonomik özgürlüğün artmasıyla kısa ömürlü oluyor. Önümüzdeki 20 ila 30 yıl sonra evlenme olayı bitebilir.