2005 yılında değişen müfredatı bizzat yaşamış, iki müfredat arasındaki ve iki müfredatla yetişen nesiller arasındaki uçurumu bizzat görmüş birisi olarak kesinliğine inandığım çöküntüdür.
Neydi bu müfredat değişimi? Sonuçları ne oldu?
2012 yılında üniversite sınavına giren öğrencilerle 2013 yılında üniversite sınavına giren öğrenciler arasında başarı açısından uçurum vardı. Çünkü 2012 yılında lise son öğrencisi olan kişiler 2005 yılında 6. Sınıf öğrencisiydi ve ilkokul müfredatını çökerten bu değişikliği görmemişlerdi. 2013 yılında lise son öğrencisi olan kişiler ise 2005 yılında 5. Sınıf öğrencisiydi. Yani bu değişikliğin ilk mağdurları.
Şu anki eğitimin sadece test çözme üzerine kurulu olmasının temeli 2005 yılındaki müfredat değişikliğiyle atıldı. Şöyle ki; 2005 yılından önce öğrenciler araştırarak, deneyerek bilgileri öğreniyordu, 2005 yılından sonra ise öğrencilere bilgiler 'armut piş ağzıma düş' şeklinde öğretilmeye başlandı ve test çözerek pratik yapmaları istendi.
2005 yılından önce öğrencilerin araştırması, deney yapması, kitap okuması isteniyordu. Şimdi ise sadece test çözmesi isteniyor. Kitap okuyan öğrencilere "kitap okuyarak zaman kaybetme test çöz" deniyor. Ve sadece sınava odaklanan bu öğrenciler not getirmeyen hiçbir bilgiyi öğrenmek istemiyor veya araştırmıyor. Bu durum ileriki yaşantılarına "çıkar sağlamayacaksa insanlara iyilik yapma" olarak yansıyor.
Bizim zamanımızda ortaokul konuları lise konularının Basitleştirilmiş haliydi. Bu sebeple lisede sıkıntı çekmemiştik. Şu anki ortaokul konularına baktığımızda konuların çoğunun çıkarılmış olduğunu ve "örüntü", "fraktal" gibi gereksiz konuların geniş yer kapladığını görürüz. Ama diğer yandan lise konuları olduğu gibi ağır şekilde duruyor. Liseye girer girmez ağır derslerle karşılaşan öğrenciler lisede başarısız oluyor. Ve yine bu başarısızlıklarını test çözerek giderebileceklerini zannediyorlar. Bu durum sürekli hazıra kaçan bir nesil yetiştiriyor.
Üniversitelerde ise durum bambaşka. Mesela kendi bölümüm Mimarlıkla ilgili örnek verecek olursam: Türkiye'de mimarlık öğrencisi olarak bütün 4 yıl boyunca bireysel hareket etmek zorundasınız. Şu an Kanada'da okuyorum. Takım halinde mimari proje nasıl yapılır ilk kez burada gördüm. Bir de Türkiye'de üniversite hocaları aşırı derecede egoist. Bardağın her zaman boş tarafına bakarlar. Buna lise öğretmenleri de dahil.
Kısacası Türkiye'de öğrenci olmak demek her zaman haksız olmak demektir. Her zaman dört dörtlük olmak zorunda kalmak demektir. Bir de bunca zahmetten sonra aldığınız maaş 1000 tl gibi komik rakamlar oluyor. Bunun sebebi hükümetin bu tür kapitalist şirketlere yaptırım getirmeyip işçileri korumaması. Bu da eğitimsizlikten kaynaklanıyor. Yani şirketler her türlü korunuyor ama işçi korunmuyor. Bu durum zengin ve fakir arasındaki uçurumu arttıracaktır.