öncelikle belirtmeliyim ki direk itiraz etmeden, önce bir okuyun, dinleyin, anlayın, feyzalın.
arkadaş! biz millet olarak atatürk'ü çok seviyoruz. (içinizde, hadi len ordan, atam'ın zerresini bilmeyen mallar var bu ülkede diyenleri duyar gibiyim) kastım zaten bu tür bir sevgi değil. "şeklî" bir sevgi. biz diyoruz ki, "ulan atatürk tek başına kurtarmış asmış kesmiş kurmuş yönetmiş kazanmış" vesair. yahu arkadaş sen atatürk müsün ki?...
1- aile'de eğitimini tamamlamayan bir çocuğu okul sırasına oturtup ona ben öğretirim diyorsun.
2- herşey kötüye giderken heman, superman, batman gibi kurtarıcılık yapıyorsun.
ara not: bizim bilim insanına ihtiyacımız yok. üniversiteler, bilimsel kuruluşlar (tübitak, todaie, kalkınma ajansları, kit'ler, kik'ler dahil edilebilir) saire.. bunların hepsine sahibiz. her yıl yüzlerce tez, yüzlerce doktor, yüzlerce yard.doç, yüzlerc doç ve prof. doğuyor.
3- ihtiyacımız olan şey, öğrenmiş kişi değil, öğrenmiş olduğunu düşünmemizi sağlayacak kişidir. gerçek siyasetçidir. ha öğrenmişi olsa baş tacı! ama nerde?
4- kendi çöplüğünde boğuşan bir horozken, dışarıdakilerle dalga geçmek de nesi?
5- biz kendisini sahiplenen, atalarına saygı duyan bir millet miyiz? hiç sanmıyorum.
6- %90'ı para için anasını satacak karaktersiz bir medyamız, içinde kurt barındıran elma olarak tabir edilen ordumuz, kirli oyunlara kendi isteği ile alet olan devlet baba mız var.
uyanın kardeşim. az kendinize gelin. ne oluyor? neredeyim ben deyin!
bizler hala güneşin olmadığı havalarda nefes almanın,
her dakikamızı bize zarar gelmesin diye takip eden ailemizin,
içinde bulunduğumuz zor durumların ve bunların çözümlerinin neler olması gerektiğinin
farkında değilsek... ya nice okumaktır?
bana sadece türk kaynaklarına bağlı kalarak eğitim veren bir üniversite gösterin! yok!
- e lise var?
- nah var! senin devlet eli ile çıkarttığın lise kitaplarında bile senin tarihini avrupadan öğrenmiş kalemlerin imzası var.
azıcık önem verin şu ülkeye lan. ya hadi tarihini bilmedin, ülkeni sevmedin.. kendine değer ver, kendini tanı...ama o da yok.
biz anca nobel ödülü için ermeni soykırımını kabul eden yazarlar yetiştiririz. mehmetçik orda ölmüş, kalmış.. kime ne... cenazeye katıl, bir kaç taziye. tamamdır. memleketin problemi de çözüldü. son.
Sonuna kadar okuyup son derece hakli buldugum yazidir. ulke bir siyasi rant piyasasina donmus, halk da aman bana dokunmasinlar, aman carkim donsun, isim yurusun derdinde...
her gun sehit haberi gelmezse sasirir olduk. devleti anladik da nerde bu millet? ne bu vurdumduymazlik bu sefahat bu nemelazimcilik? allah mustehakimizi veriyor ve biz daha uyanmazsak neler olacak neler...
egitim mi? tamamen siyasi bir meta olmus durumda. aferdersin kim s*ker egitimi...
En buyuk nedenlerinden birinin, bizdeki universite egitim sistemidir; diyerek katildigim tespittir.
Zira bizde universiteler daha cok sadece fiziki olarak varlar. Yani gercek anlamda kaliteli bir egitim verilmiyor universitelerde. "Ders gecmenin" tek amac oldugu; bilmenin, arastirmanin ikinci planda tutuldugu bir egitim sistemi, bireyin egitim seviyesini ne kadar yukseltebilir ki?
Bu konuda Prof. Dr. Celal Sengor'un cok iyi bir tespiti var.
"Bizde univetsite sayisi cok, evet. Ama icinde egitim yok! Universitelerimizde kutuphane yok, arastirma yapacak, yaptiracak egitmenlerimiz yok. Ben daha fazla universite acilmasini istemiyorum; ben var olan universitelerde cagdas, arastirmali, ileriye donuk bir egitim istiyorum."
diyerek, aslinda en buyuk sorunu gozler onune seriyor kendisi.