herkes bilir lakin dile getirmez. herkes derken ilgili ve yetkililer.
birincisi, ithal enerji mecburiyeti
ikincisi vergilerdir.
hele ikisi birleşince yani ithal enerjinin vergisi olunca katmerli bir pahalılık olur.
bütün dünyada mal ve servetlerle ilgili tek gerçek vardır. o mallar ve servetler devletindir. istediği zaman bi kısmını alır, uluslarasıda yürütmeye çalıştığı politikalarını finanse der.
ben bunda bir anormallik görmüyorum çünkü devlet, para kazanabilen bir yapı değildir. sınırları içinde kazanılan paradan hakkını alan bir yapıdır. bu hak ülkelere göre değişir.
yapacağınız tek şey daha çok çalışıp devleti doyrumak sonra da kendi karnımızı doyurmak, ev ve araba almaktır.
valla bak, bize mahsus değil. bütün düyada böyle. diyeceksin ki bazı devletlerin vatandaşları daha rahat.
e onlar zamanında çok çalışıp devleti doyurmuşlar. şimdi de kendileri doyuyorlar.
ha iyi yönetilerek pek çok şey daha kolay olabilir o da ayrı mesele.
çok çalışalım çok ama çok.
Enfilasyon falan da var kabul ama ne yazıkki insanımız insafsız ve bencil… bu sebepten herkes suçlu arıyor ama aslında herkes biraz suçlu… tabi ekonomik bir krizimiz de var, inkar edilemez.
bir süre önce (dolar 8-9 lira iken) 120 130 lira gibi bir şeye baya bi zam gelmiş. yahu bir bunu 120ye alıyoduk noldu diye sordum. abi dolar yükseldi dedi. tamam dedim 120 lirayken dolar ne kadardı? 8-9 lira. yaklaşık 13 dolar civarı birşeye geliyor. şu an 1000 küsür lira olan o şey yaklaşık 30 dolara denk geliyo.
yani doların yükselmesi bahane. dolar 1 yükseliyor ise tarihin şanlı türkü 5 yükseltiyor.
türkün gücü işte bu. haydarinna rinnarinnaa rinanaaay.
türkiyede herşeyin pahalı olma nedeni bu işte.
yahu aklı almıyor insanın. yasaklamaları, kota koymaları gereken her şeyi serbest bırakıp fırsatçılara çakallara sırtlanlara alan açıyorlar ama serbest bırakmaları gereken her şeyi yasaklayıp kota koyuyorlar.. iktidarlarını bir parça eleştirirsen ananı ağlatırlar dava üstüne dava açılır ama fırsatçı esnafa çakal ev sahiplerine sırtlan büyük esnafa her şey serbest. namusu ile para kazanmaya çalışan esnafı vergiye boğup yok ediyorlar ama büyüklerin vergi borçları sürekli ya erteleniyor ya siliniyor. mehmet cengizin bilmem kaç milyarlık vergi borcu 2070 li yıllara ertelendi gene. 2070 e kadar şu anda hayatta olan kim yaşayacak ulan ????
enflasyonu durduramıyorlar artık aldı başını gitti. bir devlet bu kadar aciz duruma düşmemeli arkadaş. önünü alamıyorlar enflasyonun zamların çünkü nasıl yapacaklarını bilmiyorlar. 22 senede kendi zenginlerini yarattılar tüm gıdanın tüm ihtiyaç malzemelerinin başını bunlar tuttu. kafalarına göre fiyat belirliyorlar kafalarına göre satıyorlar. hükümet ise ezenin değil ezilenin ensesinde sürekli vatandaşa vergi ile sgk ile borç çıkartıp açığı onlardan kapatmaya çalışıyor.
bunun iktidarla gram alakası yok. iktidardaki adam sokaktaki adamın özetidir.
maliyeti 30 40 lira olan bir dürümü (evet dükkan masrafları dahil) 120 liraya satan esnaf o kadar sokabiliyor. o adamı al yetki ver daha çok sokar. hattta eşinin dostunun da başını tutup onlara da sokturur.
hz ali'nin dediği gibi: bir memleketteki insanlar nasıl yaşarsa öyle yönetilir.
ve bu kültür bu toplumda yeni değil. 300 400 yıldan daha uzun bir süredir var. dünyada ise bu liyakatsizlik binlerce yıldır var.
Herkes bezdi o kadarını yazayım. Anneler sihirbaz gibi oldu. Çocuğu bırakacak bir yerleri yok ki gidip çalışsınlar. Eşlerinin getirdiği üç kuruş maaşla kira ödeyip kalanıyla geçinmeye çalışıyorlar. On bin lira ile ev geçindirebilir misiniz? Üstelik okula giden çocuğunuz varsa..
Adam o fiyata satsa o paraya alacağından emin değil. Üreten de o paraya tekrar aynı mali ureteceginden emin değil. O yüzden ekstradan koyuyorlar üstüne.isterse satilmasin, malum enflasyonda değerleniyor diye düşünür . yüksek enflasyonun en büyük sorunu bu işte. Üretici üretmek yerine parayı faizde tutmayı tercih eder.uretim olmayınca enflasyon artar ve kısır döngüye girer ekonomi.
(#47173096) yazdıklarına bire bir katılıyorum itirazım yok. ancak bir ülkede ülkeyi yönetenlerin seçilme amaçları zaten "düzeni" sağlamalarıdır. sen diyorsun ki etki-tepki meselesi vatandaş bu kadar çakal olursa yöneticilerde öyle olur. şundan dolayı itiraz etmiyorum ; burası ortadoğu eldeki malzeme bu..
ancak sen ülkenin başına liyakat ile ülkeyi yönetecek, önceliği kendi işkembesi değil vatandaşın midesi olan birisini iktidara getir bak nasıl 180 derece değişiyor her şey.. ama dediğin gibi öyle bir adamı da bu millet iktidara getirmez çünkü seven s.....r s....n sevilir kuralları işliyor burada. bizim millet iyice mazoşist olmuş acı çekmeden refah içerisinde yaşamayı bünyesi kabul etmiyor. hem itiraz ediyorlar geçinemiyoruz diyorlar herşey çok pahalı diyorlar hemde allah x i başımızdan eksik etmesin diyorlar. insanın beyni kaldırmıyor bunu lan çok acayip..
Çünkü aç kalmama mücadelesi veren bu insanlar zamanla pratik yöntemler geliştirmişlerdir. Ardından bunları çocuklarına öğretip bayrağı devretmeleri nedeniyle zanaat ölmeden yaşar. Zamanla evrim geçirerek genetiğe işleyen bu yöntemler yüksek kâr marjına ve yüksek vergiye dönüşmüşlerdir.
Türkiye'de tekelleşme hakim. dış destekli bu kartel enflasyonist ekonomik sistemden besleniyor, nemalanıyor. olay bu. icra nasıl denetim getirsin ki? getiremez. o zaman iş durur. ticaret biter. fabrikaları durdururlar. işçi çıkartırlar. acımadan yaparlar. ekonomi bir anda tepetaklak olur. hükümet bunlarla iyi geçinmek zorunda. çünkü arka planda tehdit var şantaj var baskı var lobi var. üstelik bir de buna ilaveten iktidara yakın sermaye gurupları da bu pastadan pay alıyorlar. üçlü bir saç ayağı bu. küresel sermaye ve artı içerideki işbirlikçileri + iktidarla semiren yerli sermaye + öteden beri gelen kalantor tuzu kuru atadan dededen zengin rant mülk servet sahibi eski yerleşik varlıklılar. bu son madde içine feodal toprak ağaları ve aşiretleri de kat. işte tüm bu unsurlar Türkiyede üretimin ithalatın ihracatın ticaretin enflasyon ve faiz rantının yiyicileri. bunlar yaklaşık 10 milyon. bi o kadar da bunların etrafındaki sülükler tutar. bu 20 milyon TC nin kaymağını yiyen tayfa. bir şeyleri düzeltebilmen için bunları karşına alabilecek gücün olması lazım. yok. yapamazlar. iktidarın devrilmesini bırak Türkiye'yi anında karıştırlar. anında. zaten hedeflenen bu kaos ortamını oluşturmak. o zaman da devletin güvenliği tehlikeye girer ki bunu da kimse göze alamaz. işte o yüzden hükümet çok fazla müdahil olamıyor. çünkü arkada bir tuzak var. eli kolu bağlı. hassas dengeler var. öyle olmasa daha düne kadar faiz lobisi diyen cb birden bire noldu da Amerika'dan ithal ekonomist getirip faizleri yükseltti? enflasyonun fırlamasına müsade etti? bunu kimse sormuyor. ama birşeylerin döndüğü belli. olan garibana oluyor tabi. filler tepişir çimenler ezilir..
Allah nasip ederse ilk seçimde CHP iktidara gelecek. bu kesin. yaşanacakları görünce ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. gerçekten çok zorlanacaklar ve aslında bu işlerin hiç de uzaktan göründüğü kadar basit ve kolay olmadığını anlayacaklar. çünkü ahtapot içeride. her kıyı köşe yeri sarmışlar..
edibüdü: polis ne güzel ayarı vermiş. bu sürücüye ceza yazmamış diye eleştiri yapabilirsiniz.
aslında polis en büyük cezayı yazmış zaten.
kız kesinlikle "beni sevmiyorsun" diye 1 hafta trip yapacak. çocuğa bu trip bir tane pembe kask ve 3-4 çiçeğe, 1-2 yemeğe mal olacak. en az 6-7 bin lira çocuğa girdi.
triplerin baş ağrısı işkencesi de bedavaya gelir.
en ucuz kadın motor kaskı 2.000 lira civarında.
Ekonomi düzelir ve insanlar rahatlarlar. Bunun yöntemi gayet basit. Mamül malların alayına öyle bir vergi sistemi koyarsın ki; onun ithalatçısı olan dürzü kar edemez ve içerde üretmek zorunda kalır. Şimdi devlet vergiyi ithal edenden değil tüketenden alıyor. Aslında tam tersi olmalı. Bununla beraber ithal hammadde için vergileri sıfırlamak da gerekli. Ülkede üretim olduğunda iş ve refah artacaktır. Ahtapot her tarafı sarmış, doğrudur; fakat bunları yapmak bir kanuna bakar. Kimse de sesini çıkaramaz. Dünyada ayakkabı kalitesi olarak italya'dan sonra en iyisi bizim ülkemiz; fakat ne hikmetse herkes yabancı marka peşinde. Bizlerde de kusur var. Koca ülkeyi yönetecek Yahudi Cesaret Madalyalı diplomasız BOP Eşbaşkanı'ndan başkacası yokmuş gibi, öp beni Recep ye beni Recep... Bırakın ya! Söyletmen beni!