Sakal bırakmak,
potur, şalvar giymek,
sarık veya takke ile gezmek bunlar peygamber sünneti diyorlar. Peygamber efendimiz parmak arası deve derisinden çarık giyerken Bu peygamber sünneti savunucuları ayaklarında prada, nike, adidas, puma, Stefano Bemer, Louis Vuitton marka ayakkabı ile dolaşıyorlar.
Bunlara "kardeşim, sünnet diyorsun cübbe, potur, şalvar giyip sarıkla geziyor sakal bırakıyorsun, bunlara peygamber sünneti diyorsun ama peygamber efendimiz gibi çarık giymiyor, bir yerden bir yere giderken deveye binmiyorsun, bmw yada mercedes in 4X4 lerine biniyorsun, bu nasıl sünnet" dediğinde.
"kardeş, peygamber efendimiz zamanında bmw, mercedes olsa oda ona binerdi deveye binmezdi, o zaman nike, adidas mı var da peygamber efendimiz giymedi" diyecek kadar da yobazdırlar.
Yani işin özeti, işine geldiği gibi müslümanlık asıl bunlarda var.
Yarım doktor candan yarım imam dinden eder sözünü bir kez daha bize gösteren cümle.
Adamın verdiği kaynağı ve kaynak sahibini bilmeyenlerde üşüşmüş buraya.
Öncelikle "insanlığın yetiştirdiği en büyük tarihçilerden biri ibn asakir" demesi bile arkadaşın nasıl bir kafada olduğunu gösterir. Keşke hocam sözlüğümüzde başlığı dahi olmayan bu yüce tarihçinin başlığını açaydın.
ibn asakir in hadislerinin çoğunun sahihliği tartışılır. Ayrıca onun eserinde de "cuma hutbesi" ibaresi yoktur. Bahsedilen hutbe bayran namazı hutbesidir. Tabi tahrif etmek için çok meraklı olduğundan bayram namazı ibaresi kaldırılıp hutbe denilmiştir.
Aradan yüzlerce yıl geçmiş. Emeviler yıkılmış yok olmuş. Emevi görüşlerine taban tabana zıt binlerce alim yetişmiş ancak hiç biri cuma hutbesiyle ilgili eleştiride bulunmamış. Hatta neredeyse hepsi mutabık kalmış. Ancak arkadaşımız yüce bilgisi ve tartışmasız(!) kaynağı ile bir den bire 5. günün şafağında dağlardan gelip bizi aydınlattı. Çok tatlısın.
Arkadaşın sadece açtığı başlıklar ve entrylerine hızlıca bir göz atsanız bile ne olduğu çok açık ortaya çıkıyor. Geç hocam öyle sünnet falan ayaklarını.
eleştirileri doğrudur lakin, din konusunda varis kalan usullerin eğer kur'an-ı kerim'de doğrusu yoksa, yani mesela o hutbenin kur'an-ı kerim de nasıl olacağı söylenmiyor da peygamberimiz veya sahabenin ictihadına bırakılıyorsa onu değiştirmekten sadece değiştiren günah kazanır. Onu uygulayan yanlışa gitmez.
Muaviye konusunda benim görüşüm de kafîr olduğudur. Çünkü peygamberimizin; ya ali sen bendensin ben de sendenim dediği birisine karşı ayaklanmak allaha karşı ayaklanmaktır, çünkü o zamanda peygamberimizi temsilen hem dünya, hem ahiret işlerinde hz. ali halifelik yapmaktadır. peygamberimizden sonraki müceddiddir, devrin imamıdır. insanların baş hidayetçisi o devirde odur. Bu nedenle muaviye hz. aliye karşı gelmekle muhakkak ki allaha karşı gelmiştir. Hoş bunun neticesi islamda sünni-şii ayrımı çıkmıştır; Bir de uhrevi halifelik ile dünyevi halifelik birbirinden ayrılmıştır.
Peygamberimizin hz. ali hakkında bir sözü var; "ya ali, sen hz. isa gibisin. seni çok seven sana olan sevgisinden kafir olur* sana düşman olan da allaha düşmanlıktan kafir olur*"
Peygamberimiz bu ehl-i sünnetçilerin kurana tercih ettikleri hadisleriyle ne güzel açıklamıştır. demek ki muaviye kafirdir. bu kadar basit.
sünnet pipinin ucundan azıcık kesilmesidir. cuma namazında bu yapılmadığı için uygun değildir.
tövbe estağfurullah...
cuma namazının cemaatle kılınmasının farz olma sebebidir hutbe. devrin iletişim aracıdır. peygamber ve 4 halife de hutbe vermiştir. isteyen kalır istemeyen gider olayı yok. cumaya gitmek istemiyorsan zaten gitmezsin.
ayrıca, cuma hutbesi, cuma namazının farzıdır. nasıl isyemeyen kalkar gider deniliyor ki? bayram namazının hutbesi sünnettir.
