Kızlar üzerinden gidecek olursak;
Türkiye'de erkeklerin sanırsam şöyle bir kafası var "Kız bu ya, ilişkiye girene kadar cinsel bir ihtiyacı yok". Yani bir bakıma gerçekten kaçmak, her "insan" doğmuş bireyin cinselliğe ihtiyacı vardır. insan olmanın gereği bu, cinselliğe gereksinim var ki üreyebilmişiz, açlığa-saldırganlığa gereksinim var ki hayatta kalabilmişiz. içimizdeki şu iki temel davranışı nasıl olurda, var olduktan sonraki senelerde saklamamızı bekleniyor. ihtiyaç duyan, aşkın içinde cinselliği bulunduran birey sevişmeyecek mi ? Bir insanı seviştiği için suçluyorsanız, aslında o bireyin kişiliğini değil "insanlığın" doğasını suçluyor oluyorsunuz. Bu demek değildir ki, her gün tanımadığımız insanlarla, "sadece fiziksel ihtiyacımızı" giderebilmek için sevişelim. Öncelikle cinsellik ve aşk birbirini tamamlayan iki şeydir. Doğal şartlarda hoşlanmadığımız bir insana karşı cinsel ilgi duymamız sapkınlıktır - ki bu Türkiye'de bolca mevcut - ancak hoşlanılan insanın arzu edilmesi gayet insani ve doğaldır. Sorunun kaynağı da buradan geliyor sanırsam. Önümüze çıkabilecek herkesle seks yapma potansiyelini gördüğümüz için, karşımızda bu potansiyelle var olmamış bir şey bulmak istiyoruz. Ancak bu potansiyeli barındırmayan, yani cinselliği aşkın içinde var eden insanların bile bu toplumda bekaret olayına takılması oldukça şaşırtıcı.
Yazdığım şeylerin tersini savunan arkadaşlardan ricam özel mesajla bana, "insan" olmakta mı güçlük çektiklerini yoksa Aşkın cinselliğin içerisinde kabullenilemediğini mi açıklamasından memnun olurum.
ülkemizin yeterince laik ve çağdaş olmamasından kaynaklanan bir durumdur. eğer bu ülke laikliği ve çağdaşlığı yeterince kavramış olsa insanlar bekaret denen tabuya kafayı takmayıp doğasında olan sevişme arzusunu gidererek kızlık zarı üzerinden ahlak bekçiliği yapmaz dı.