fay hatlarının üstünde oturup, deprem olunca korkan ya da şaşıran insanların ülkesi. ben size ne diyeyim bilmiyorum ki.
yanadağ'ın eteğine şehir kurarsan lav alır.
okyanus kenarına kurarsan tsunami olur su alır.
çölde yaşarsan kum fırtınası gelir.
dağ yamacındaysan çığ düşer, erozyon olur.
fay hattı evinin altından geçiyorsa da doğal olarak deprem olur. Çok garip bir halkımız var. izmir 7 küsürlük depremini bekliyor. Marmara bölgesi 7 küsür bekliyor. Doğu anadolu zaten coştukça coşmuş. siz hala neyin beklentisini yaşıyorsunuz? kanka deprem bir doğa olayı, doğal afet yapan sizsiniz.
bunu bir türlü kimseye anlatamıyorsun. osmanlının en fakir dönemlerinde bile ülkede insanların alım gücü bu kadar düşmemişti. üstelik bu çağda hukuksuzluk adaletin işlememesi hakkını aradığında ne olacağını bilememek bu çağda şaka bile değil böyle yerlere zaten ülke denmiyor. bir takım çetelerin halkı esir aldığı yerler deniyor oralara. bir ülkede toplum gidip böyle bir olasılığı ülkesine çekip buradan nasıl bir düzelme ve iyilik olacağını umut ediyor anlamak mümkün değil.
insan onuruna uygun yaşam, özgür yaşamdır. iktisadi prangalar özgür yaşamaya engeldir. Yani bununla şunu söylüyorum, insan çalışmaksızın temel ihtiyaçlarını karşılayabilmelidir. Beslenme, barınma ve giyinme. ihtiyaçlardan kastımız budur. Bir ev alabilmek, bir araba alabilmek için haftanın beş günü 45-50 saatinizi başkasına veriyorsanız kölesiniz demektir.
Türkiye özelinde konuşacak olursak, 85 milyon insan var. Bu insanlardan 10-15 milyonu buraya ait değil, gönderilmeleri gerekiyor. O sebeple 75 milyon insan var diyelim. 25 milyon adet apartman dairesi yapmak çok mu zor bir şey? Nüfusu dengeli dağıtabilirsin. istanbul gibi nüfusun gereksiz fazla olduğu şehirlerdeki insanların memleket bilgilerine sahipsiniz.
TOKi bu bilgiye dayalı olarak insanların memleketlerine ev yapsın. istanbul'dan gitmek istediğinde insanların memleketlerinde bir evi olmalı. Şehirlere memleket projeksiyonuna göre dağıtılmış 25 milyon adet evden bahsediyoruz. Ticari kazanç kaynağı olmaktan ziyade hedef ihtiyacı karşılamak olduğu için ev sahiplerinin de bu evler üzerindeki satış hakkı kısıtlanmalıdır.
Benzer bir kısıtlama ikinci el araç piyasası bakımından da düşünülebilir. ikinci el araç alan kimse istisnai haller dışında aldığı aracı 1 sene satamamalı. Hyundai vs iş görecek basit bir araba alayım diyorsun al sat yapa yapa piyasayı yükseltiyorlar.
Araç bir kenara, kardeşim şu tren yollarını niye tamamlamıyorsunuz? Samsun-Sarp demiryolu projesini, Erzincan-Trabzon demiryolu hattını neden tamamlamıyorsunuz?
Toparlamak gerekirse:
1- TOKi insanların memleketine ev yapsın, 10 yıl satmama şerhi işleyerek vatandaşlara taşınmaz dağıtsın.
2- Alsatçı köpeklerin basit araçların fiyatlarını yükseltmesini engellemek için belli bir kalitenin altındaki, iş görecek araçlara istisnai haller dışında en az bir yıl satılamaz şerhi konulsun.
3- Tüm ülke demirağlarla örülmelidir. Başta Samsun-Sarp demiryolu projesi ve Erzincan-Trabzon demiryolu hattı olmak üzere ülke genelinde demiryoluna ağırlık verilsin.
Eyyorlamam bu kadar. Türkiye demirağlarla örülmelidir.
***
Vatandaşlık ve Taşınmaz
Türk vatandaşlığı sadece (en az) anneden veya babadan geçmeli, vatandaşlık "kazanmak" hiçbir şekilde mümkün olmamalıdır. Güven toplumu böyle inşa edilir.
Buna paralel olarak, Türk vatandaşı olmayanların Türkiye'de taşınmaz edinmesi yasaklanmalıdır.
Yabancıların taşınmaz edinmesini engelleyici düzenlemelerin liberal cepheden faşist ve benzeri içi boş sözcüklere dayalı eleştiriler alması muhtemeldir. Bir kurum olarak Türkiye Cumhuriyeti devletinin her şeyden önce Türk milletine hizmet etmek için kurulduğu unutulmamalıdır. Nitekim devletimiz liberal değil; anayasamızın 2. Maddesinde de belirtildiği üzere sosyal devlettir.
Şahsi bir anımı anlatmak istiyorum. 52 yaşında, Kuveyt'te doğup büyümüş iranlı bir abimizden Kuveyt'in kendisine sınırsız ikamet izni verdiğini ancak hiçbir şekilde Kuveyt vatandaşlığı vermediğini ve vermeyeceğini duymuştum. Özsaygı böyle bir şeydir. Vatandaşlık bu toprakların öz evlatlarının ayrıcalığıdır. Özsaygısı düşük toplumlar ise vatandaşlığı çarçur etmeye bayılırlar.
***
Türkiye, kale gibi korunan sınırları içinde; tarımını hayvancılığını ve sanayiini inşa etmiş, kendi ihtiyaçlarını dış ülkelere ihtiyaç duymadan karşılayabilen bir ülke olmalıdır.
Sizin seçtiğiniz hükümet ülkeyi ithalat bağımlısı hale getirdi, hepimizi fakirleştirdi. Buğday ambarı iç Anadolu'nun sahibi olan Türkiye ekmeklik buğdayını Rusya'dan alıyor. Et ihtiyacını yurtdışından karşılıyor, daha doğrusu karşılayamıyor. Sanayiinin düzeyini koruyup halkın alım gücünü koruyan kamu iktisadi teşebbüslerini koruyup geliştirmeniz gerekirken değerinin çok altında fiyatlara sattınız. Bunu eleştirdiğimiz zaman da düyun-u umumiye (IMF) zihniyetinin satılık kalemlerini üzerimize saldınız.
Üstüne üstlük hırsızlık yaparak devamlı kurumların içini boşaltıyorsunuz. Örneğin Türk milleti dünyanın en çok çay tüketen milleti olduğu halde, bu ülkedeki bir numaralı çay üreticisi olan Çaykur'un yüksek zararlar açıklamasının sebebi budur.
Daha da önemlisi, Türkiye artık Türkiye (Türklerin Vatanı) olmaktan uzak. Bu ülke üzerinde ne idüğü belirsiz on milyonlarca insan yaşıyor. Ülke yolgeçen hanına döndü.
Hülooğğ gibi anlamsız tepkiler vererek adamı hiçbir şekilde hak etmediği fanatik bir coşkuyla desteklediniz. Gelinen noktanın sorumlusu hem Erdoğan hem de sizsiniz. Çünkü oy vermeye devam ederek onu siz başta tuttunuz. Diyelim ki dedikleriniz doğru olsun.
Bu ülkede dindar insanlara haksız baskılar uygulandı diye, belediyeler hizmetlerini yerine getirmedi diye (Çöp yığınları, istanbul'da 90larda şu kesintileri vb.) ülkeyi bu gördüğünüz hale getiren adama oy vermeniz mi gerekiyordu?
Benim sizden bu saatten sonra hiçbir isteğim yok. Eline silah alan, iradesini zorla dayatan bir insan olmadım, olmaya da niyetim yok. Ülkenin muhalif kesimi %90 benim gibi insanlardan oluşuyor zaten, ama herhalde öyle olsaydık muhtemelen ülke şu an çok daha iyi durumda olurdu.
Her neyse. Coşkuyla destekleyerek, masa kırmalı oy vererek yaratılmasına önayak olduğunuz koşulların keyfini çıkarmaya bakın.
Size söz hakkı veren demokrasi adlı kurumun da ben anasını götten sikeyim.