kendi ahmak ideolojisi ile ülkeyi bir tutanlarin yasadigi ve bundan dolayi diger büyük cogunlugun midesini bulandiran pisliklerin cok oldugu güzel ülke, kendini cagdas sanan yarasalarin azaldikca yok olmaya yol aldiklari ülkemiz.
yarimadadir.
dort mevsim yasanir.
yonetim sekli cumhuriyettir.
dunyada iki laik ulkeden biridir. (bkz: fransa)demokrasi vardır fakat 1980 anayasasiyla yonetilirler.
sairin vatan haini, katilin kurtarıcı oldugu ulkedir.
rusvet normaldir.
tanidikla is bitirilir.
muslumanlıgın dogru durust yasandıgı tek ulkedir.
dunyanın en iyi sahillerine sahiptir. (bkz: fethiye)
istanbul'un bulundugu ulkedir.
dunya medeniyetinin basladıgı topraklardır. (bkz: sumerler) (bkz: mezopotamya)
abd arka bahcesidir.
son dönemde, yasama erkine sahip meclisin sürekli siyasi ve politik meseleler ile ilgilenmesi sebebiyle, ekonomiyi düzenleyecek, denetleyecek ihtiyaç duyulan düzenlemeleri yapmayan meclise sahip ülkem.
13 yıldır beklenen sigortacılık yasası 13 dakikada çıkıyor (tartışılmadan, derinlemesine görüşülmeden) fakat siyasi olaylar aylardır tartışılıyor.
hani ekonomik bir düzenlemeyi şöyle bir ay tartışsalar dişimi kıracağım.
ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi ... ekonomi
doğasını ve iklimini bir yana bırakırsak, içinde yaşayan insanların, on yıllarca, "sahip olduğu yer altı ve yer üstü kaynakları ve doğal maden yatakları sayesinde, dünya üzerinde kendi kendine yeten bir kaç ülkeden biriyiz" şeklinde keklendiği kara parçası, yurdum, vatanım, sevdiğim toprak.
nasil ve niye geri kaldigini cozemedigim daha dogrusu bildigim ama sindiremedigim canim ulkemdir.
60 yil once harebe olan iki ulke almanya ve japonya bugun amerikanin ardindan en buyuk gsmhye sahipken, kisi basi milli gelir ilk 20 ulke arasindayken savasa girmemis bir ulke nasil bu kadar geri kalabiliyor? hadi onlar zaten gelismis ulkelerdi, altyapilari buna uygundu falan deyip gecistirirsin ya guney kore? 50 yil once onlarda milyonlarca insanlarini kaybettiler savasta, ulke harebeye dondu. bugun gsmh siralamasinda 12. sirada ve kisi basi milli gelirde de 38. sirada. bu ulkelerin yaptiklari mucize olarak degerlendiriliyor. biz ise kurtulus savasindan bu yana hicbir savas yuzu gormedigimiz halde halen gelismekte olan ulke olarak degerlendiriliyoruz. ne bicim gelismeymis anasini satayim, hic bitmek bilmiyor, bi turlu gelisemiyoruz.
hakikaten ikinci dunya savasindan bu yana gelen politikacilarin, baskanlarin hepsi hic bir bok yapmamis hatta dahada batirarak gitmis. dis guclerin de uzerinde oynadigi oyunlarda olayin baska bir tarafi.
umarim 2023lere gelindiginde artik gelismis bir ulke olarak dunyada ki yerimizi aliriz.
yüreği güzel insanların yaşadığı ama güzellikten çok çirkinliklerin yaşandığı, atalarımızın uğruna kan döktükleri fakat bugün bu değerli toprakların ele güne satıldığı ve yaşamanın en anlamlı olduğu ülkem. *
şehidine, gazisine saygı göstermeyi, el üstünde tutmayı beceremeyeceği müddetçe, vatanı, uğruna can verilecek kadar iyi yönetemediği müddetçe kalkınamayacak memleket.
yazık. çok yazık.
dün askerimizin ayaklarının altında mayın patlatanlar, bugün mecliste bizlerin cebinden maaş alıyorlar, en lüks kıyafetleri giyiyor, en pahalı yiyecekleri zıkkımlanıyorlar.
el kol bağlı.
"insan hakları" diye bağıran özgürlükçüler, verilen onca şehide, verilen onca emeğe, akan onca kutsal kana bakamıyorlar.
mideleri kalkıyor herhalde.
ve bu demokrasi oyununda, oyunu bilmemkaç kilo bulgura satan eğitimsiz bırakılmış kesimler ülkenin kaderini tayin ediyor.
biz de böbürlene böbürlene galatasaray, fenerbahçe, beşiktaş çığırtkanlığı yapıp, kim kime ne dedi kavgasını tutuyoruz.
kişi başına düşen gelir yıllık on bin dolar olacakmış.
tabi, senin çocuğun mardin - nusaybin'de kolunu, bacağını kaybetmeyecek; senin kızın kocasıyla beraber evine giderken teröristler tarafından alı konulmayacak, kocası orada şehit edilmeyecek ve hatta karnındaki çocuğu kürtajla "aldırmak" zorunda kalmayacak.
kişi başına düşen gelir yıllık on bin dolar olacakmış.
Dominik Cumhuriyeti, El Salvador, Gürcistan, Honduras, Irak, Litvanya, Filistin, Tanzanya, Zambiya, Botswana, Mauritus, Afganistan, Çek Cumhuriyeti, Arnavutluk ve Letonya'nın bulunduğu toplantıya "demokrasi ortağı" sıfatıyla bu ülkelerle aynı düzeyde, abd tarafından davet edilen bahtsız ülkem.
türkiye bu toplantıya en üst düzeyde -başbakan- katılmıştır. demek ki, ayak ayak üstüne atarak dik duruş gösterilmiyor, demek ki, ayak ayak üstüne atmak, acizliği gidermiyor.
tayyip erdoğan'ın ısrarla tekrar ettiği "medeniyyet" demek böyle bir toplantıda bulunmak demekti herhalde...
tabi işin başka tarafı da var, başbakanın çok sevgili dostu bush, kendisine randevu vermediğinden belki bir göz teması sağlamak istemiştir kendisi.
özlenmesinin ve sevilmesinin tek nedeninin ailenin hep burada olmasından kaynaklanır. yoksa her şey o kadar çarpıktır ki arkanıza bakmadan kaçmanız icap eder.
canımız, ülkemiz. içinde bulunduğumuz asırda bu satırları yazarken nerede tertemiz kavramlar varsa edepsizlerin bu kavramları kendilerine kalkan yaptığını itiraf etmek istiyorum. işsiz bilim adamlarını, matematikçilerini, mühendislerini bağrında yaşatan candan ötem, canım ülkem. Ne yunan'ın megola ideası, ne ırakta oluşan kürt devleti ne de bir taraftan dünyayı sömürürken demokrasi ve barıştan söz eden batıyı tehlike olarak görüyorum bu ülke için. bu ülke için potansiyel tehlike çeşitli dernek ve vakıflar altında örgütlenmiş olan kendi vatandaşlarıdır. her bir bireye farklı etiket yapıştırarak, asırlardır özümüzde yaşayan değerleri kirleterek devletimin vatandaşımın parasını kokteyllerde ve toplantı salonlarının yanar söner ışıkları altında tıkınan kendi evlatlarıdır. insan hakları, düşünce dernekleri, sendikalar amaçsız kuruluşlar olmaktan çıkmalıdır. son temennimiz cumhuriyetimize dokunulmamasıdır.
benden başka herkesin laf söylediği *, benden başka herkesin yönettiği *, benden başka herkesin verği kaçırdığı *, benden başka askeri şehit olmayan *, benden başka herkesin toprak sahibi olduğu *, benden başka herkesin tarihini eleştirdiği * benden başka herkesin...
2 milyon 708 bin türk ve kürt, evlilik yoluyla, birinci dereceden (çekirdek aile) akrabalık bağı bulunmaktadır,
2 milyon 661 bin türk ve diğer etnik kökenlerden kişilerin, evlilik yoluyla, birinci dereceden (çekirdek aile) akrabalık bağı bulunmaktadır,
353.000 kürt-zaza ve diğer etnik kökenlerden kişilerin, evlilik yoluyla, birinci dereceden (çekirdek aile) akrabalık bağı bulunmaktadır.
Bu akrabalık ilişkileri, Türkiye'nin toplumsal yapısının, beraber yaşayan, birbiriyle evlenen ve ortak kültürler oluşturan farkı farklı grupların birbirine geçen ilişkileriyle oluştuğunu göstermektedir.