türkiye şartlarında asker olmak

entry2 galeri0
    1.
  1. garip bir meşgaledir.

    askeriye, öteden beri şahsi anlamda uzak, çok uzak bir tebayı çağrıştırmıştır şahsıma. şimdilerde askeriyede "daşaklı" bir rütbe sahibi olan ve balyoz darbe planı belgelerinde "kafasının dikine gider, işe yaramaz" olarak kendisine yer bulan dayımın etkisi de yadsınamaz. ne bileyim "kurallar" değilse de "kuralcı" anlayışı, ta 10-11 yaşında anlayamamaya başlamıştım. misal bir yaz tatili günü, bisikletimle sokaklarda hız sınırlarımı zorlamak için harekete geçtiğimde dayımgiller bizde misafirlik sürecine girmişlerse hep sıkıntı yaşardım. sürekli bir matematik testine tabi tutulma ve akabinde gelen "ödül-ceza" uygulama çabaları ve yerine göre kaçarcasına bisikleti sırtlanıp da merdivenleri tüketmek, yerine göre bisikleti bırakıp da kendini kurtarmak, belki mahalle maçı yapmak.

    demem o ki askeriye hiç bir zaman "iyi" çağrışımlara sebep olmamıştır şahsımda. çocuk yaşta vefat eden ertuğrul amcam hariç. aslında üvey amcamdı ama öz gibi özümsemiştim omuzları geniş ve kaşları çatık kahkahalar atabilen bu adamı. çok küçükken vefat etmişti.

    bu kadar aile dramının ardından asıl mes'elemize gelebiliriz. türkiye'de asker olmak zor iştir arkadaş. zira herkesin derdi olursunuz.

    komünistler sevmez, zira sizler hep zenginleri koruyor ve kolluyorsunuzdur onlara göre. ki daha beteri sistemin bekçileri, savaşçıları olduğunuza inanırlar.

    yobazlar sevmezler, zira sizler pek çok şehir efsanesinde kur'an yakan, ve hatta sözümona kur'an'ın üzerine şampanya döküp de 17 ağustos'taki marmara depremine sebep olanlarsınız onla için. ya da ne bileyim bilecik'teki kolordu komutanlığının içinde cami olmasına ve hacı adındaki komutana rağmen sizler hep din düşmanısınız onlara göre.

    hükümetler sevmez, zira sizler hep ülke yönetimi için silahlı tehlike arzedersiniz. uslu durmayan, ensesine şaplağı yer, götünün rahatını, ülkenin rahatına yeğleyenler uf olur.

    eşiniz sevmez, zira sizler hakkında hep "çapkın" olduğunuz yönünde duyumlar vardır ve bu aynı zamanda erkek güzeli sefil bilo tipliler için de sevmeme sebebi olarak çıkar ortaya.

    hayat dahi sevmez sizleri arkadaş bir süre sonra. kaldı ki bir kaç tane orospuçocuğunun basiretsizliği ile çığırından çıkan hadiseler dönüp dolaşıp da sizin ciğerinize saplanır. "ayaklar baş olmasın" diye kıçını yırtan başların bokuna belenir de son model italyan yapımı mayınları dürter postallarınız.

    uyku sevmez sizi, ötesi yok.

    büyüdüm artık. bir üçgenin iç açıları toplamının 180 derece olduğunu biliyorum ama bisiklete binesim yok şimdilerde. ve artık askeriye denilince içi, boşaltılan ve bir ulusun itlerden, çakallardan arınması adına "terörle mücadele" için canını ortaya koyup da hayatını dahi yaşayamadan emekli olmaya zorlanan bu da yetmezmiş gibi "sen bizim said'in döllerine nasıl silah çekersin" dercesine kelepir adaletle yargılananlar geliyor aklıma.

    türkiye şartlarında askerseniz sevilmezsiniz arkadaş. çünkü pembe tezkere karşılığında tekel bayiinin önündeki bira şişelerini tekmeleyecek kadar ucuz bir karakteriniz yoktur ve hiç bir billboardda "türk askeri güven veriyor" şeklinde onurunuz okşanmaz sizlerin.

    edirnekapı şehitliği'ndeki her adada yirmi kelle(!) adı, tek bir mermere ve yukarıdan aşağıya yazılır.

    kına yaksın şimdi buna sebep olan muhtverenler.
    1 ...
  2. 2.
  3. Uygunsuz hava şartlarından maçın ertelenmemesidir.
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük