en büyük sorun 4 yıllık ünilerde. Sırf 4 yıllık bir eğitim verillcek diye alakalı alakasız ne varsa koyuyolar önüne. işletme okuyan biri neden tarih dersi almak zorunda hep merak etmişimdir. Birde zorunlu seçmeli dye bişey var. Zorunlu seçmeli nedir. Kendi belirledikleri dersi zorla seçtiriyolar.
1 erkeğe yaklaşık 10 erkek düşmesi. Sonra da vay efendim damacanamızı siktiler. Damacanayı siken mühendis değildi keh keh diyen ilk şanslı gavata benden pompa hediye.
Not: söz konusu entry makine mühendislerine adanmıştır.
- kimi hocaların benmerkezci tavırları. bizde cok var bunlardan. derste hata yaptığında öğrenciyi afedersiniz kopek azarlar gibi azarlayan, pistiran, utandiran, hatasını görmesini engelleyen... bir de sınavlarda not verisleri var asla adil olmayan, hatanizi sorduğunuzda "gösteririm ama notunu kırarım"ci zihniyetleri var. izin vermiyorlar ki öğrenci nerede ne yaptığını görsün. herkes onlara yalaka olsun isterler. iyi olan hocaları tenzih ederim ama benim en kritik üç dersime giren üç hocam da bu tarz insanlar mesela.
-öğrenci işleri ve internet siteleri; işini ciddiye almayan öğrenci işleri çalışanlari yüzünden çoğu öğrenci ciddi problemler yaşayabiliyor. gidip kaynağını arastirdiginizda ilgisiz personelle hersey daha da zorlasabiliyor. benim okulumun öğrenci işleri komedi niteliğinde hatalar yapıyorlar bazen ama en azından gittiğinizde durumu düzeltmek icin ellerinden geleni yapıyorlar. internet sitesi muhabbetinde detaya bile inmiyorum, zira birçoğumuz okulun internet sitesine en az bir kere sovmusuzdur. benim okulumun sitesi haftada bir girilemez hale gelebiliyor mesela.
- imkan, sistem ve eğitim eksikliği; detaylı bir biçimde bahsetmeme yine gerek yok sanırım, yine hepimiz ilkokulda baslayip, lisede iyice açığa çıkan, üniversitede ise eğitimimizin buyuk noktasını boşlukta bırakan o imkan, sistem ve eğitim eksikliğine asinayiz. dersleri teorik olarak ezberleyip ezberleyip geçiyoruz çoğu zaman. iste üniversiteden mezun olup yine de cok eksiği olan insan profili bu noktada ortaya çıkıyor.
tanım : yurdum üniversitelerinin mevcut eksiklikleridir.
Birincisi öğrenciler teorilerle boğulup gerekli pratik bilgilerin verilmemesi.
ikincisi memurların ve asistanların bazılarının üni.deki öğretim üyelerinden bile atarlı olmaları ve kendilerini bir şey zannetmeleri.
Üçüncüsü derslerin gereksiz yere zorlanması. Kolay derslerin bile ayrıntılarına girilerek beyinlerin gereksiz bilgilerle doldurulması.
Daha çok vardır da sabahın bu saatinde hele de uyumadan finale gidecekken yazmaya üşendim.
en büyük sorun yök gibi bir kurumun başta olmasıdır.
üniversiteleri yöneten rektörler, kendisini üniversite yönettiğini zanneder, ama öyle değildir, yök denilen kurum hemen hemen her kararda etkindir, yök ün isteği dışında hareket edemezsin, kafana göre iş yapamazsın.
gelişmiş toplumlarda, hadi bırakın gelişmişliği o beğenmediğimiz gelişmemiş afrika ülkelerinde bile üniversiteler daha özerk, onların başında böyle yök gibi bir kurum yok, ama biz de var, yök bugün kapatılsın, yarından itibaren işler düzelmeye başlar, 3 sene sonra ise çoğu üniversitemiz dünya çapında üniversitler listesinde üst sıralarda yer alır.
öğrenciyi araştırmaya yöneltmemek, çoğu hocada görülen gereksiz ego ile öğrenciyi ezmek/ adam yerine koymamak, pratik gerektiren fakültelerde pratik saatinin ciddi anlamda az olması (sonra 'mühendis olmuş ama cihazı tanımıyor ' oluyor). sosyal faaliyetlerin genel olarak Şenliklerden ibaret, kalması öğrenci topluluklarının beklenenden daha pasif kalması.
liyakat uzere bi sistem olmayısı yuzunden ulkemizde akademisyenlik yerlerde malesef .care yurtdısı da giden de gelmiyor hacilar .simdi siz bu paradoxu cozun.
pkk'nın işgali altında olmaları. pkk militanlarının kampüslere öğrenci kılığıyla sızıp türlü oyunlarla gençleri kendi saflarına çekmeye çalışıyor olmaları.
- ilk olarak çok fazla olmaları. çok çok çok fazla. yani her şehre bir üniversite kurmakla eğitim seviyesini yükseltemiyoruz haliyle. kuracaksın adam gibi bölgesel ve büyük üniversiteler. üniversiteye girmek markete girmek gibi olmayacak. bu kadar çok ve vasıfsız üniversite olması üniversite mezunlarını itibarsızlaştırıyor bir kere. üniversite mezunu olmanın hiçbir anlamı yok artık ismi çok duyulmuş bölümlerden değilse. bugün bir hukuk fakültesi öğrencisi ben mezun olunca nasıl iş bulacağım diyorsa burada bir yanlışlık vardır bence.
-tamamen teoriye dayalı eğitim verilmesi de ikinci bir sorun. arkadaş öyle bir eğitim sistemimiz var ki zaten; anadolu lisesi öğrencisi 4 senede 1 kez laboratuvara girmiyor. üniversitede de durum farklı değil. dayıyorlar kalın kalın kitapları ezberle gir sınavlara. yok ki adam gibi bir pratik dersi uygulamalı sınavlar.
-sanat eğitimi olmaması. bu da tüm eğitim sistemimizin sorunu. her insanın bir sanat dalıyla uğraşması gerektiğine inanıyorum. monoton yaşayacak, asabi insanlar yetiştiriyoruz. iş verimini, hayat standardını da düşürüyor haliyle bu. müzik, resim, dans, heykel... neye yeteneği varsa ona yönlendirilmeli ve desteklenmeli öğrenciler. nefes almaya ihtiyaç var.
-tabiki vasıfsız hocalar. bazı anadolu üniversitelerinde bölüm başına 1 profesör bile düşmüyor. akademisyenlik pek tercih edilen, üzerinde uğraşılan bir alan değil. herkes bir yere kapağı atayım, maaşım tıkır tıkır işlesin modunda zaten.
ezberci eğitim, bu bir. diğeri için şöyle bir örnek vereyim, bizans sanatı (doğu sanatı) alanından uzmanlaşmış kişi islamiyet öncesi türk sanatı (batı sanatı) dersine giriyor. üniversite lan burası!? hah bir de a dersi sınavında b dersinin sorularm çokça sorulmuştur. cevap ise şu; profesörüm ben istediğimi sorarım.
Hocaların rastgele seçilmiş olması.
Teori diye ağlamarı.
Sayın sözlük ben şantiyede çalışırken üç katlı integral neyime yarayacak ?
Öğrencileri asosyalliğe teşvik etmeleri . daha yüz eksik, hata sayarım .
sayılamayacak kadar çok ama benim en iğrendiğim ve mağdur olduğum, aynı şekilde bir çok insanın da mağdur olduğu konu, hocalar ve sergiledikleri tutumdur. Adaletsizlik üst seviyede. Bir öğrenciye 10 puan ekleyip geçirirken diğerini 2 puanla bırakırlar. Hatta 2 hafta önce başıma geldi hocayla aramız iyi olmadığı için 70lik projemden 39 aldım, arkadaşın bokumsu, göstmerlik yaptığı 20lik projesine 40 vermiş it. Bu ve benzer olayların sebepleri ise bunların hikayeden de bildiğimiz üzere "hoca olup adam olamama" sorunsalıdır. Adamlar küçüklüğünde ne yaşıyorlarsa artık, belirli bir konuma geldiklerine ego tatmin etme mekanizmalarını sonuna kadar kullanıyorlar. Sonunda kendimi gösterebileceğim bir sahnem var düşüncesiyle tüm acısını kendisinden daha güçsüz olandan çıkarıyorlar. Adam bilmem kaçıncı mertebeden diferansiyel denklemi gözü kapalı çözüyor ama kişilik problemini çözemiyor. Kazığı da kime girerse artık. En iğrenci de bu konuda harbiden de yapılacak bir şey yok.