su götürmez gerçek. siyasetçilerimize bakarak bunu görebiliriz. ben teslim olma taraftarıyım. çünkü çok güçlüler. dışardan da destek alıyorlar. içimize girmişler. her yerdeler. ve artık kaçış yok.
masonların en büyük özelliği inançlı olmaları. biz türkler inanç olarak çok inananan insanlar olduğumuz için her şeye inanıyoruz. masonlar da bizi kandırıyor. masonlarda inananan olduğu için biz de onları kandırabiliriz. işte o zaman tüm dünyayı yönetebiliriz. naçizane düşüncem.
ne safsata ne de gerçek olduğu söylenebilir. insan bilmediği şeyden korkarmış. masonluk da bir tarikat geleneğinden geldiği için iç yüzü fazla bilinmiyor. bunun için ne yapıyoruz? masonluğu araştırmıyoruz, farklı kaynaklardan okumuyoruz ve sadece korkuyoruz bu zamana kadar yaptığımız gibi.
toptan değilsede kısmen böyledir...aksini düşünmek kendini objektif sanan fikirsizliğin eseridir...burda temel kıstas masonik oluşumların resmi olanlardan ibaret olup olmadığıdır...iranda bir ayetullah-ı uzma devrimin üzerinden 10 yıl geçti hala dışişlerindeki masonları temizleyemedik itirafında bulunmuşdur...tüm cadı avına rağmen temizlenemediğine göre yer altındada masonik oluşumlar vardır ki böyle bir açıklama yapmışdır...
ayetullah ı uzmanın masonların dışişleri başta olmak üzere iranın önemli kurumlarda fink attığını açıklamasının ne anlama geldiğini anlamak için,ayetullah ı uzmanın ne olduğunu anlamak gerekir bu sebeple lütfen...
her genç müslümanın cemaat abileri tarafından pompalandıkça, süt kıvamına getirilmiş beyin cortexlerinde varolan saçmalık.
birincisi masonlar gizli bir örgüt değillerdir. bildiğin dernek tipi örgütlenirler ve üyeleri bellidr. kayıtları hukukidir. kamuya açıktır. her isteyen istediğinde inceleyebilir.
masonlar gizli bir oluşum değildir, sadece sırları olan bir oluşumdur. ve arada çok çok fark vardır. cemaatler gibi karşıklı tanışma usulü ile değil, üyelik aidatları ile dahil oldukları bir grupları vardır. herşeyi kayıtlı ve kamuya açıktır.
tapınak şövalyeleri tarih sahnesinden silineni neredeyse 700 yıl oluyor. her ne kadar haklarında iddialar olsa da kendileri hristiyan rahip-askerlerdi ve amaçları kudüsü korumaktı. inandıkları dinin tanrısını (isa) öldürmüş olanlarla ilgileri olamayacağı (yahudiler) açıktır.
zaten masonlar yahudi de değildir. her inanıştan insanın dahil olabildiği bir gruptur. devlet ya da başka bir şeyden önce kendi biraderlerini koruyacaklarına yemin ederler ama kurulu güçle de çatıştıkları pek görülmemiştir.
zaten türkiye'nin önünü de onlar kesiyor;masonlar,rotaryenler,yahudiler,amerikalılar,ruslar,mossad,şu,bu... bizim hiç suçumuz yok.her haltı onlar yiyor.
ulan sen şaibeli ihaleler yapıp devleti soyarken,demokrasi istiyoruz diye belediye otobüsünü molotofla yakarken,töre cinayeti işlerken masonlar tarafından kafana silah mı dayandı?zorla mı yaptın o işleri?
yalçın küçük bunları söylese şaşırmam,adamın ''cezai ehliyeti olmadığını'' herkes biliyor.
ama aklı başında görünen adamların bunu söylemesi var ya...
(bkz: ırzına geçseler dış mihraklardan bilmek)
rahmetli atilla ilhan tarafından da doğrulanmıştır. erol manisalı ile yaptığı konuşmalardan derlenen kitapta türkiye'nin altını oyan oluşumların içinde lions klüpleri, rotaryenler ve masonlar da sayılmıştır. tek başına masonlar yönetiyor demek fazla afaki olsa da, altını oyanlardan bir grup da bunlar olabilir. zira atatürk'ün hiç hoşlanmadığı bir yapıydı, bir bildiği vardır mutlaka.
Piyasada gizli örgütler ve tarikatlar ve bunların eylemlerini konu alan yüzlerce kitap bulunuyor. Birçok insan da bunları alıp büyük bir merakla okuyorlar. Ancak bu kitaplar farklı farklı kişiler tarafından kaleme alındığından, belli bir araştırmayı değil, yazarının kişisel bilgi ve yorumlarını içerdiğinden, kimisi gizli örgütleri yenilmez gösterirken, kimisi de "canım onlar arada sırada toplanıp pişpirik oynayan zararsız tiplerdir" şeklinde savunmaya çalışmaktadır.
Piyasada uzun araştırmalar ve incelemeler sonucunda ortaya konmuş kitaplar da var. Ancak, bu kitapları okuduktan sonra vay efendim bizi masonlar yönetiyor, tapınakçılar bizi mikiyor gibi kesin yargılara varmak yanlıştır.
Türkiye'yi masonlar yönetiyor iddiası çok basit ve tekdüzedir. Oysa türkiye'nin yönetiminde ve dış politikada aldığı kararlarda masonlar etkilidir demek doğruya daha yakındır. Bürokratlar arasında mason olan da vardır olmayan da vardır. Bu sadece türkiye'de değil, pek çok ülkede de böyledir.
Mason localarının en belirgin özelliği üyelerini varlıklı ve toplum üzerinde belli etkisi olan kişiler arasından seçmeleridir. Her isteyen bu localara üye olamaz. Dolayısıyla mason localarının belirli konulardaki etkileri üyeleri ile doğru orantılı olarak geniş bir alanı kapsamaktadır. Bu yönden bakarsanız, ülke yönetiminde söz sahibi olan elit kişiler arasında masonların yer almalarının gayet doğal olduğunu da görebilirsiniz.
ittihat ve Terakki Cemiyeti kuruluş aşamasında italyan Carbonari Locası'nın desteğini görmüştür. Bu ne anlama geliyor? ittihatçılar arasında masonların da var olduğu anlamına gelir. Hatta Parti yönetimi içerisinde de masonların olması muhtemeldir. Mason localarının gelecek hakkındaki plan ve programları her ne halt ise, bu partinin amacına da yansıyacaktır doğal olarak.
Netekim ittihat ve Terakki ikinci abdülhamit'i tahttan indirmiş ve Osmanlı'nın sonunu hazırlamış bir siyasi partidir. Birinci dünya savaşı'nın bitiminde kendini feshetmiştir ancak parti üyeleri ortadan yok olmamışlardır. Bir çoğu Anadolu'ya geçerek milli mücadelede Mustafa Kemal'in yanında faaliyette bulunmuşlardır. Birinci Meclis'i kuranların büyük çoğunluğu ittihatçı kadrolardı. Buna günümüzden bir örnek verecek olursak, dtp kapatıldı da vekilleri ve üyeleri buhar olup uçtular mı? Hayır, hemen başka bir partiye geçip faaliyetlerine devam ettiler.
Cumhuriyet'in ilanından sonra mason locaları Mustafa Kemal Atatürk tarafından zararlı oldukları gerekçesi ile kapatılmışlardır. Ancak onun ölümünden sonra bu localar tekrar faaliyetlerine devam edebilmişlerdir. Ve günümüze kadar iktidar olan ekiplerin içerisinde mutlaka masonlar vardır. Kendi amaçları için çalışmışlardır. Ancak bu ülkeyi doğrudan yönettikleri manasına gelmez. Bir başbakanın mason olması gerekmez ancak danışmanları arasında mason olanlar onu yönlendirebilirler. Ne demek istediğimi anlıyorsunuz değil mi?
27 mayıs darbesini hatırlayınız, yaşı yetmeyenler bir yerlerden okusunlar. Dönemin Başbakanı adnan menderes moskova ile yakınlaştığı için mason unsurlarca devre dışı bırakılmıştır.
Ardan Zentürk'ün bugünkü yazısından bir paragraf aktarmak istiyorum :
"Birden, 1950'li yılların Ankara'daki Amerikan askeri ataşesi Fred Haynes'in özel sohbette aktardığı şu sözler aklıma geliyor: "Büyükelçi ile birlikte Menderes'e gittik. Kendinden çok emin görünüyordu. Büyükelçi, Türkiye'nin Moskova ile sürdürdüğü manevralardan duyulan rahatsızlığı aktardı. Pek dinlemez gibiydi. Ben söze girdim ve kendi ordusunun içinin çok hareketli olduğunu, başbakanın özel yaşamının bile mercek altında olduğunu söyledim. Gerildi."
Bir paragraf daha...
"Sahi...12 Eylül gerçekleştiğinde dönemin Amerikan Güvenlik Başdanışmanı Zbigniew Brezezinski'yi arayıp, "Bizim çocuklar başardı" diyen kimdi?.. CIA sorumlusu Peul Henze..."
Bakınız, ülke yönetimi ile alası olmayanlar, varolan güçleri ile ülkeyi yönetenlerin hareket edecekleri zemini nasıl da güzel hazırlayabiliyorlar.
Yani başlıkta da iddia edildiği gibi başbakan ve bakanlar kurulu üyelerinin toptan mason olduklarını düşünmek saflık olur. Ancak başbakan ve bakanların hareket alanı üzerinde ortaya çıkarılan bir takım engelleri, tümsekleri, çalı çırpıyı, taşı kimlerin oraya yerleştirdiği üzerinde düşünmeliyiz gerçekten.
Masonik unsurlar çok farklı şekillerde kendilerini gösterebilirler. Kimi zaman sol bir parti içinde ortaya çıkarlar, kimi zaman da cuma namazı çıkışlarında boy gösterirler. Kimi zaman en ateşli ülkücüdürler, kimi zaman da en koyu komunist.
Peki ne yapmalıyız?
Gündemi çok sağlıklı değerlendirmeliyiz. Bunun için de çoooooook ama çok okumalıyız.
Kimsenin bi bok okumadığını düşünürsek, demek ki masonlar bizlerin geleceği üzerinde her zaman söz sahibi olacaklardır.
