son zamanlarda daha fazla merak edilen zihinleri kurcalayan sorudur. müslümanlar arasında bile anlamının bilinmemesinden olsa gerek gelmesinden tırsan birçok insan var.
iki çift lafı delikanlılık sayıp çarşafı giymek mantığı ancak kapalı örümcek kafalardan çıkar. bu devlet modernleşip dünyanın karşısına çıktığında atatürk ve yeni türkiye dünyaya çok şey söyledi. o zaman kafasında çarşaf yoktu. şeriat gelir mi?
(bkz: geldikleri gibi giderler)
ılımlı islam gelecektir.amerika türkiyede asla iran gibi bir rejim istemez.gelecek rejim bol hristiyan soslu bozulmuş tahrip edilmiş her şeyi takiyeye dayalı çakma bir dindir.zaten bunu kadınların değişen örtülerinde bile görebilirsiniz..baş tamamen sıkılı ancak eşarplar fosforlu kıyafetler dar yüzde bir kilo makyaj tıpkı amerikancı diğer körfez ülkelerinde olduğu gibi..
avrupa ve amerika' ya sorumlukları olan bir ülkeyiz. yani sorumluluk derken, bir ebeveynin çocuğunu olan sorumluluğu gibi değil. yani onlardan izin almadan bahçeye bile çıkamayan çocuk gibi. neyse burasını anladın işte.
avrupa birliği uyum yasalarının içinde şeriat' ı barındırabilecek unsurlar bulunmamakta. eee o zaman bu akp ne yapmak istiyor, bu olan biten ne?
işte orada arka kapıyı kullanıyor. yani, karıncayı beceriyor, belini incitmiyor. en kibar tabiri bu. örneklemek gerekirse;
-işe alkollü gelenlerin tazminatsız işten çıkarılması.
-içkiye yapılan sınırsız zamlar.
-valiliklerce yasaklanan içkili mekanlar.
-alkol ruhsatının silah ruhsatıdan zor alınması.
-silah ruhsatı 18, içki içme yaşı 22. (22 konusunda tam emin değilim)
-kadını koruma kanunu.
-kürtajın yasaklanmasının asıl sebebi.
-dindar-tinerci gençlik tartışmaları.
-tek din gafı( sonrasında dilinin sürçtüğünü, aslında tek millet demek istediğini söylesede ben yemedim, bence bir nabız yoklamaydı)
-dindar gençlik.
şeriati avrupa birliği uyum yasaları yüzünden getiremeyeceğini bilen recep tayyip erdoğan, şeriate en yakın duracağı yeri seçiyor aslında. yani zina yaparsan recm cezası almayacaksın, ama kazara hamile kalırsan o çocuk doğacak deşifre olacaksın, halk nezninde psikolojik recm cezası alacaksın. içki içersen de kırbaç cezası almayacaksın, ama işten atılacaksın, tazminatsız. içki yüzünden fişleneceksin. dindar değilsen, namazdan, oruçtan bihabersen fişleneceksin, iş bulamayacaksın. kpss kopya skandalı buna örnek olabilir. ya da bu sene memur olarak atanan imam, müezzin, kkö, din öğretmeni kpss puanlarına bir bakmanızı öneririm. zahmet olmazsa, bir de imam, müezzin, kkö, din hocası zam oranlarına da bir göz atın.
ve son, bu akşam haberlerde gördüm. bilmem dikkatinizi çekti mi? camii, kuran kursu gibi yapılar yaptıranlara vergi muhafiyeti geliyor.
sütçü, sütü eksik kalmasın diye içine su katarmış. şimdi bizim 80 yıllık cumhuriyette türk toplumunu tatmin etmeyince, hükümet içine arada bir şeriat kanunlarını yerleştiriyor zaten. işin acıklı tarafı herkes bunu biliyor görüyor, ama gerçek oki kimse buna engel olamaz. bir asker vardı gitti, chp zaten hayatta hükümeti ellerinden çıkaramaz, mhp artık barajı zor geçer, bdp savaş durmadan zaten kürtler dışında kimse tarafından ciddiye alınmıyor, anayasa mahkemesi ve yargıtay kendi adamları...... vs
yani eyer şeriat getirilmiyorsa amerika korkusundandır, akp nin cumhuriyetten falan korkusu zaten yok.
türkiye'nin 60'lardan itibaren özellikle darbelerin etkisiyle değişen sosyo-ekonomik, kültürel yapısı ve bünyesi şeriat gibi bir düzeni kaldırmaz, kabullenmez ve benimsemez. aslında çoğunluğu islam dinine mesup bir ülkede islam hukukuna göre ülkeninin idare edilmesi anlamına gelen şeriatın destek bulması beklenebilir. fakat gerek şeriatın günümüzdeki örneklerinin insanlıktan uzak uygulamlar içermesi, gerek atatürkçü düşünce ve laiklik ilkesi gereği şeriat türkiye'de bir idare biçimi olarak uygulanamaz. türkiye'de şeriatın gelmesini isteyen belirli bir kesim olabilir fakat bu kemik kesim düşünce yapısı ve icraatları yüzünden hiçbir şekilde tarihte tutunamamış ve kendi kemik kesimleri dışında destek görememişlerdir. hatta ve hatta türkiye'de şeriat bir korku haline gelmiştir. şeriattan bu kadar korkulmasının sebebi ise milli görüş döneminden sonra şeriatın demoklesin kılıcı işlevi görmesi ve bazı güçlerin emellerine ulaşabilmeleri amacıyla halk üzerinde şeriatı bir korku ve baskı aracı olarak kullanmış olmasıdır. istediklerini yaptırmak istreyen bazı çevreler şeriata karşı ülkenin savunucusu rolune soyunarak yaptıkları işleri meşrulaştırmışlardır. bunu yaparken benim neslimin büyük ihtimal hafızalarına kazınan 'ayinde birbirlerini zincirleyen müritler', 'tacizci şeyhler' ve hatta 'hizbullah' gibi ögeler basında kullanılarak halk şeriata karşı bilenmiştir. zaten sol görüşün hakim olduğu halk kitlesi şeriata her haliyle karşıyken, ılımlı islamcılar da şeriat düzenine sırt dönmüşlerdir. atatürk ve cumhuriyet kutsalının türkiyede çiğnenemez olduğu realitesi de şeriatın türkiyede uygulanamamasındaki en büyük nedendir.
öte yandan son yıllarda eksenini batıya çevirip tüm ekonomik dengelerini batıya endeksleyen türkiye, uluslararası sermayenin girdabına girmiştir. ayrıca IMF, NATO, BM, Dünya bankası gibi uluslararası emperyalist birlik ve paktların aktif üyesi olmuştur. şeriatın geldiği bir türkiyeyi sayılan kurum ve kuruluşların hepsi reddedecektir. son 65 yılını bu şekilde geçirmiş bir ülkenin tüm bu geçmişi elinin tersiyle itip bunlardan kopması intihar niteliğindedir.
sonuç olarak gerek ülkedeki nüfusun kademeli bir biçimde dahi olmadan şeriatı doğrudan reddeder bir nitelikte olması, gerekse türkiyenin batı ile olan tüm bağlantıları ve günümüz realiteleri türkiye'nin şeriatın uygulama alanı olamayacağını göstermektedir.
şu dönemde pek mümkün değildir. zira ılımlı islam projesi uygulanmaktadır. akp şuan iktidardadır ve akp'nin çekirdek kadrosu eskilerin islamcılarıdır. fakat sistemle uzlaşı gösterdiklerinden, islami ilke ve değerlerden tavizler verdiklerinden, peygamberi metottan uzaklaştıklarından dolayı ılımlı islam'ın bir parçası olmuş durumdalar. akp'ye oy verenlerin ekseriyeti de akp'nin islami bir parti olduğunu, yolunun hak olduğunu zannederek rahatlamaktadırlar. zaten amaç da budur. devrimci müslümanlar rahatlasınlar ki sisteme karşı çıkmasınlar. şu dönemde eskilerin devrimci müslümanları ılımlılaştı, fakat bunun yanında laik/atatürkçüleri de ılımlılaştırdılar. nitekim ergenekon davaları zuhur etti. sonuç olarak geldiğimiz nokta şu ki, bugün müslümanlar da kemalistler de ılımlılaştı. iki tarafta da ılımlılaşmayan, radikal gruplar mevcut. özellikle devrimci, inkılabi, peygamberi bir çizgide varoluş sergileyen islami grup ve cemaatler var ve büyümekteler. neticede toplum değişmeden devletin değişmesinin bir anlamı olmayacağına göre, müslümanlar bugün toplumu değiştirmek ve dönüştürmek zorundalar. bu da bireylerin kendilerinden başlar. toplumda tevhidi düşünce hakim olunca, müslümanlar kuran ve sünnete sarılınca, Allah'ı mutlak bir ilah ve rab olarak görünce, şüphesiz bu topraklarda islam hakim olacaktır. bu allah'ın bir vaadidir. zalimler, kafirler ve müşrikler ise, yenilecektir.
inşallah gelecek. böyle bir hükümetle gelecek gibi gözükmüyor (zina'nın serbest bırakılması, domuzun kesime açılması, amerika'yla ilişkilerimiz fln)ama elimizden gelen gayreti gösterip en başta halk tabanında böyle bir uyanış ve necip fazıl'ın dediği gibi "muhteşem maziye kanatlanma" durumunu ortaya çıkarmalıyız. şeriat uygulanması imkansız, insanların alışamayacağı, problemli bir kurallar bütünü değildir. bilakis içinde insanın bulunduğu her toplum için en uygun, çelişkisiz ve sağlam sistemdir. şu an içinde bulunduğumuz rejimde yaşadığımız trajikomik problemleri tamamen sistemden kaynaklanmaktadır. ama şeriatte böyle bir durumun olması mümkün değildir.