Avrupa birliğine girmek için yırtınırken doğudaki yaşam şartlarına göz yummak. hala ülkedekilere bölgelerine göre muamele yapmak. yapılan yatırımı adaletli dağıtmamak. hala başlık parasının töre cinayetlerinin ardı arkası kesilmezken ülke nufusundaki kız çocuklarını okutmak için kampanya düzenlerken bu gerçekleri unutmak. ve daha yazılarak bitirelemeyecek gerçekler bunları düzeltmek için şansımız kaldımı bilmiyorum ama avrupa birliğine yakışmayacağımız kesin. göz boyamak için milliyetçilik yapacağıma gerçekçi bir milliyetçilik yapayım dedim zaten hep göz boyayarak geldik bu noktaya.
bölücü yaltakçıların atatürkçü aydınlardan daha samimi çalışması.
yalansa yalan de...elde pipo va'az etmekten başka ne yaptınız? adamlar kırsalda çamura pantolon paçalarını sıvayarak gittiler, hane hane propaganda yaptılar, siz ne yaptınız?
bedava bir şey dağıtılacağı zaman görülen, insanların bir parça ekmek yahut bir şişe süt için birbirini ezdiği, hatta bazen saç-saça baş-başa dövüştüğü sahneler. tabi bunları maharetmiş gibi uzun uzun yayınlayan aydın doğan medyasını da anmadan geçmemek lazımdır.
ülkenin büyük çoğunluğunun, sağcı veya solcu hiç önemli değil gerçekten oy verecek parti bulamaması ve din çatısı altında, Atatürk çatısı altında, milliyetçilik çatısı altında yani zaten varolması çok normal olan değerlerin çatısı altında ayrı ayrı birleştirilmeye çalışılması.
oy kullanım oranının artmasıyla seçmen bilinçleniyor demokrasi oturuyor tablosu çizilmesi. ancak işin aslının böyle olmaması. halkın daha güdülebilir hale gelmiş olması ve güdülüp kampların içine alınması. işin ilginci bu bütün detayyıyla anlatıldığında bile kimsenin anlamak istememesi.
git gide bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan, önyargili, ezberci, analiz yapamama kabizliğina bulanmiş diplomali eseklerin sarmasi.
gerci terbiyesiz, kültürsüz, saygisiz, yesili kel traşli keltos, arabeskliğin içinde debelenen bir toplum olduk iyice ama. ne yapalim treni kaçir miş bir devletin ahvadiyiz.
bok içinde badem kadini davranmaya beynimizi çözümlüğü siar edinmiş fikirler ile doldurmaya bayiliyoruz toplum olarak.
herşeye ve kendine yabancilasmiş, herseyi ödev gibi gören, basariyi göt üstü yatarak kazanmak isteyen, bedel ödemek istemeyen, yer yer şark kurnazi, coklukla öküz oglu öküz bir toplumdan ne olur?
magirus minibus gibi kisiliksiz ve tam anlami ile orman kibari olan bu toplumun her yeri kokusmuslukla dolmustur.
hatta bu kokusmusluk ars-i alaya yükselmekte ama gitgide kendini yemeye and içmiş gibi bitirmektedir.
cogu kimse geleceğe umutla bakamiyor.
hemen hemen herkes geleceğe korku ve utancla bakiyor.
nasil da sictik elbirliği ile bu ülkenin içinE?
bana simdi yoksulduk ama mutluyduk edebiyati yapmayin.
herneyse yaziyi Cenap Şehabettin den bir özlü sözle bitireyim bari:
Sol görüşle uzaktan yakından alakası bulunmayan kimi siyasetçilerin, ısrarla Sol görüşlü olduklarını beyan etmeleri ve kimilerinin de buna körü-körüne inanmaları.