6 kişilik aile için adam başı 400 euro uçak bileti alıp 3 saatte türkiye'ye varmaktansa, eşi dostu alıp 36 saatte çeşitli ülkeleri, geze geze ve çok daha az para vererek sıla'ya varmayı tercih eden insanlardır. bunu anlamayacak kadar geri zekalı insanların varoluşlarından behaberlerdir kendileri. ha bunun bir de türkiye tarafı var. sonuçta gezmek için geliniyor, araba yoksa nasıl gezmeyi düşünüyosun bebeğim? kiralık araba alıp ona 6 hafta boyunca kira ödeyerek girdiğin masrafı avrupa'da 3 ay çalışsan anca geri kazanırsın.
5 kişilik bir ailenin almanya için uçak masrafı,gidiş geliş hesaplarsak,ki almancı akrabalarımın hesaplamasıyla arabanın yaktığından daha fazla çıkıyor. ki ben almancılardan nefret eden bi insan olarak arabayla gelmeyi mantıklı buluyorum.
gelelim benim,bu elitimsi gariban kısım hakkındaki şikayetlerime...
orda cam silen bi akrabama; lan yavşak karton karton sigara dağıtıyorsun ya.malsın sen.
o çikolataları orda beleş mi dağıtıyolar,neden gizli gizli altın bozdurduğunuda merak ediyorum buraya gelince?? bide mınakoyum o ayakkabı ney lan?? o kapri nasıl bişey olum lan??
tamam güzel top oynayabilirsiniz ama halısahanın bütün parasını senin ödemen ne anlama geliyo?? kimsin sen mınakoduğum? git ya konuşturmayın beni..
şu sıralar gelenlerin altında ne var bilemem ama bundan 20-25 sene önce 190e en sık rastlanan gurbetçi aracıydı. tek silecekli ön cam bile mahallenin veletlerin dibinin düşmesine yeterdi.
bir de ön mazgal sinekten böcekten görünmez olurdu, dile kolay o kadar kilometre.
lan oğlum o işler eskidenmiş...şimdi sizdeki arabalardan daha iyileri var bizlerde be mal oğlu mallar...
ha bir de bu insanlar trafik kurallarını sürekli ihlal ederler.
"ne de olsa türkiye" der geçerler. e be ibine sen git almanya'da da ihlal etsene trafik kurallarını bak götünden nasıl kan alıyor hans...
sırf araba göstericem diye o kadar yol yapmak kişinin mazoşist olması ile açıklanabilir sadece ki bu kadar yolu yapanlar sadece "alamancılar" değil, bilimum gurbetçilerdir.
geçenlerde bursa caddelerinde beyaz bir range rover'e rastladım. sağdan direksiyonlu, ingiltere plakalı.
amcam range rover'ini gösterecek diye manş denizini aşmış da gelmiş amına koyayım.
e be kardeşim, tamam range'e biniyorsun da senin o arabaya verdiğin parayla biz burada ancak hyundai falan alabiliyoruz.
yani bir üst segmentte otomobili olan biri mali anlamda seni her türlü siker atar benim güzel yurdumda...
uçak korkusu vardır ya da tasarruf yapması lazımdır ne bileyim muhakkak kendince mantıklı bir sebebi vardır. ya da hakikaten geri zekalıdır da uçaktan haberi yoktur. diğer ileri zekalılardan birinin uçak diye bir şey var gibi bir hatırlatmasına ihtiyacı vardır.
tanım; yurt dışında yaşayıp türkiye ye arabayla gelen zeka seviyesi oldukça düşük memleket insanıdır.
örneğin bu tarz düşünceye sahip kişiye şöyle bir cevap verilebilir; evet kardeşim herkes gerizekalı bir sen akıllısın! acaba senin uçak biletlerinin fiyatlarından, ülkede kaç tane havaalanı olduğundan, ülkede bir renault clio araç kiralamanın bile günlük 60 lira olduğundan haberin var mı? ya da checkin yaparken havayollarının fazla bagaj ücreti olarak kg a kaç euro aldığından haberin var mı? sanırım yok! olsa böyle bir düşünceye sahip olmazdın herhalde, bu arada bizim gerizekalıların sana selamı var!...
edit: başlığa o kadar cevap yazıldıktan sonra entry silinmiş akabinde editle canlandırılmaya çalışılmıştır.
arabayla gelmenin gerizekalılıkla ilgisinin olmadığıdır, önemli olanın insanları küçümseyici, sonradan görme davranışlarla, sağda solda caka satarak ben avrupalıyım edasıyla hareketlere girdiği an tam bir gerizekalı ve itici insan modelinin karşımıza çıkmasıdır.
Belçikadan bir hafta önce kendi aracıyla gelen arkadaşa bizzat sorduğum ve şu cevabını aldığım konudur:
Ben: Hamdi dostum onca yol arabayla zor olmuyor mu? uçak daha cazip değil mi?
O: üstadım; ben, annem, hanım, 2 çocuk ve epey eşya ile geliyorum. uçak biletleri geliş-dönüş olarak hesapladığımda araçla gelmekten çok daha pahalıya patlıyor. valiz konusunda da uçaklarda problem çıkartıyorlar: onların öngördüğü kadar ağırlıktaki valizler anca kendi giysilerini kapsar. hanımda şoförlük var, yolda değişe değişe geliyoruz. sıkıyoruz biraz dişimizi.
Anlayacağınız bu konudaki aile olayın muhasebesini yapıp kârlı çıkmayı hesap ederek yola koyulmuş.
He bu demek değildir ki sırf hava atmak için özel araçla gelenler yoktur. vardır efendim vardır. genellemenin yanlış olduğu bir kez daha ortadadır.
insanlara en ufak tercihlerinden ötürü gerizekalı demeye alışan terbiyesizlerin gerizekalı sandığı gurbetçidir. yorucu,riskli,pahalı olabilir ama verdiği zevki ben şahsen hayal de edemiyorum. şehir içinde araba sürmekle mutlu olan insanlar arasında gerizekalı olarak bahsedilmesi doğaldır. bilmem farkında mısınız ama adam zaten yolda tatilinin bir kısmını farklı bir aktivasyonla yapmış olarak ülke sınırından giriyor. helal olsun öyle geri zekalı üçüncü sınıf işçi(!) gurbetçiye...proleterya devrimi isteyen romantik türk devrimcilerin aradığı aktivistlerdir onlar...
ben bir süreliğine almanya'dayım. geliş gidişlerimi uçakla yapıyorum ama arabayla türkiye'ye gelebilmek için fırsat kolluyorum. şöyle bir arabayla çıkıp şehirleri geze geze, yol kenarlarında işeye işeye gelmenin keyfi farklı olur. hatta rotayı bile çizdim.
hamburg, hannover, dresden, prag, viyana, budapeşte, belgrad, saraybosna, bükreş, sofya, edirne üzerinden yurda girmek, edirne'de tava ciğer ve köfteyi mideye indirdikten sonra memleket havasını soluya soluya hedefe ulaşmak güzel olurdu.
konuyu daha önce de sözlükte görmüştüm, daha gelişler başlamamıştı. burada birilerine sordum. aldığım ve katıldığım güzel bir cevabı buraya aktarıyorum: (bu kişi izinlerinde italya'dan yunana gemiyle geçip ipsala'dan yurda giren biriydi.)
yurda adım adım, km km gitmenin heyecanı çok daha güzel. italya'ya ulaşınca evlerin çatıları tıpkı bizdeki gibi kırmızı olmaya başlıyor. sonra yunanistan'da geçtiğimiz köyler aynen ege köyleri gibi. durup köylü kadınların yaptığı leziz börek ve gözlemelerden alıyoruz. hani konuşmaları dışında her şey aynı. sonra batı trakya'da (iskeçe, gümülcine, dedeağaç, v.s.) türkçe bilmeyeni dövüyorlar. orada ince bellide iki bardak çay içip türklerle selamlaşmak güzel oluyor. ve son köprünün yarısı mavi-beyaz, yarısı kırmızı-beyaz. işte o kırmızı-beyaz bölüme geçince, nöbet tutan askerlerimizi görünce içimizde yaşadığımız duygunun tarifi anlatılmaz. uçakla gidince olmuyor bu duygu.
not: ulu moderasyonun başlıktaki "gerizekalı" kısmına takılmamasına takıldım. gammazlamayı hiç sevmem. buradan açık açık yazmak istedim. eğer başlıkta "yemek sonrası topluca geğiren gerizekalı kürtler" yazsaydı müsade ederler miydi buna?
aile boyu geldiği düşünüldüğünde, uçak biletine ödeyeceği fahiş bedelin çok çok altında, iki gün yolculuk çilesi çekerek, türkiye'ye varacak olan hesabını bilen gurbetçidir. gerizekalı değildir.
türkiye ye geldiğinde taksi parası yada kiralık araca para vermek istemeyen gurbetçidir. en azından bir bmw var altımda diye hava atar. ama o arabanın da yurt dışında kiralandığı bir gerçektir.
Adam niye ucakla gelip salaklik yapsinki gidis donus bilet 300 400 euro 5 kisi 1500 euro 10 gunluk bir BMW kirasi 500 euro benziniyle 1000 euro al sana 500 euro hem kar hemde istedigin yere arabayla git.