düşünsenize,
son yolsuzluk iddiaları düşünülür ise, iktidar mitingine gitseniz bir hırsız cüzdanınızı çalsa ve kaçsa arkasından "hırsız var" diye bağırmak bile suç, ayvayı yemenize sebep olabilir.
yerel seçimler için aday gösterilen iktidarda olan siyasiler mahallenize gelse, bu sırada evinde hırsız gören kişi camdan "hırsız var" diye bağırsa yandı demektir.
alimallah, bu feryat yüzünden cemaatçı olup devleti ele geçirme ya da ergenekon-balyoz-darbeci veya örgüt üyesi olma suçlaması ile karşı karşıya kalabilir.
vatandaşı olmasak eğlenceli ülke aslında.
kör tuttuğunu öpüyor.
Otokrasi, uyacağı kuralları kendisi belirleyen, kendi koydukları dışında hiçbir şarta ve sınıra aldırış etmeyen, yani “keyfi yönetim” anlamına geliyor.
istisnasız bütün yönetimler otokratik eğilim taşır. iktidara gelene, kendisine verilen alan hep dar gelir. Dışardan veya aşağıdan bir zorlama ile karşılaşmadığı takdirde güç sahibi iktidarını götürebileceği en uç sınırlara kadar yaymak ve her deliğe nüfuz etmek ister. Bu yüzden otokrasi bazı kişilere has, özel ve kişisel bir sorun olarak, istisnai bir durum şeklinde karşınıza çıkmaz. Otokrasi eğilimi bütün iktidarlar için geçerlidir; bazısı yolunu bulur keyfe ma yeşa bir iktidar inşa eder, bazısı kurallara mecburen boyun eğer. Otokratik yönetimlerin doğasını anlamak için, ona fren koyamayan veya dengeleyemeyen harici faktörlere bakmak gerekir. Sır, kişilerde değil, onun dışındaki dengelerde ve sınırlardadır.
Size “dur” diyen yok. Hayalleriniz kadar güçlüsünüz? Kendi kendinize durur musunuz?
Karşımızda duran konturları çok kalın olan siyah beyaz tabloya bakarak şu sorunun cevabını da ondan çıkacak hükmü de verebilirsiniz:
Türkiye otokrasi ile mi yönetiliyor?
Mantıklı bir sonuca ulaşalım: 23 yıl iktidarda kalan birini nasıl sınırlayıp dengeleyeceksiniz?
Siyaset, doğasının gereği kendi hükmünü icra ediyor.