* yapılan devlet teşviklerini toprak ağalarını zengin etmekten öteye gitmemesi ve bu insanların da aldıkları teşvikleri üretim yapmak yerine özel hayatlarında harcamaları.
nedeni dünyadaki nüfus artışına paralel olarak önem kazanmasıdır.
özellikle doğal* tarım o kadar önemli bir duruma gelmiştir ki bunun da tekelleri peydah olmaya başlamıştır. girdikleri tüm ülkelerde üreticiyi canından bezdirip tüketiciyi zehirleyen tophum şirketleri de diğer yandadır.
sonuç olarak türkiye 20 yıl önce olduğu gibi kendini kendine yetebilse ve gıda ürünleri ihraç etse küresel tröstler istedikleri gibi at oynatamazlar.
doğal olarak işbirlikçi hükûmet(ler) ürününü ürettiğinden ucuza satmak zorunda bırakarak üreticiyi ezer. domatesin kilosunu 10, etin kilosunu 40 liranın üzerine satarak tüketiciyi ezer. aracılar haybeden paranın anasını ağlatırlar. tröstler de piyasaya hâkim olurlar.
en büyük nedenlerinden bir tanesi türkiye'nin hızla sanayileşmesi. bu yüzden tarıma para ayırmak yerine türkiye daha çok endüstriye para ayırıyor. bunlara ek olarak türkiye bir çoğumuzun düşündüğü gibi ucuz bir ülke değil. dünyada belkide elektirik, su, doğal gaz ve benzine en çok parayı ödeyen halk bizleriz. bu yüzden tarım ürünlerinin getirisi olan kazanç çok düşük çünkü tarım ürünlerine en az parayı ödeyen halkta biziz. bu yüzden milletçe tarımdan uzaklaşmaya başladık. süriye gibi kişi başına düşen geliri üç yüz dolar olan ülkelerde insanların beklentileri bizim ülkemizin insanlarından çok daha az olduğu için onlar için tarım daha makul bir kazanç kaynağı olarak görülüyor. fakat türkiye'de hangi anna baba 15 dönüm tarladan aldığı gelirle çocularının okul masraflarını çıkarabilir, onları üniversitede okutabilir.
tarımla uğraşan kesim geneli ilkokul mezunu köyünden çıkmamış insanlar. ilkel tarım yaptıkları ve verimsiz çiftçilik yaptıkları için çok az kar ediyorlar. üstüne bir de mazot parası, gübre ve tohum parasının fahiş olması eklenince işin içinden çıkamıyorlar. ürün dengesizliği var insanlar farklı ürünleri denemiyor. mevsiminde çukurovada portakalı bedava versen daldan toplamıyor kabzımal. çiftçi işçi tutup toplatsa sattığı ürün işçi parasını çıkarmıyor. olması gereken bilimsel yöntemleri öğrenip verimli işlemeyle yüksek rekolte elde etmek ve ihtiyaç duyulan ürünlere yönelmek.
"dış mihraklar" yüzünden meydana gelen elim olaydır. öyleymiş yani lan hükümet söylüyor bu tipte şeyleri bizim çiftçiler bile kaptırmış kendisini "ameriga izin vermiyor yoksa anasını bellerik" hesabı takılıyorlar. zannedersin amerika bizim çiftçinin orağını, tohumunu falan alıp saklıyor..
tembellikten başka bir şey değil arkadaş. üretmek isteyeni de engelliyorlar işin tuhafı. biraz anadoluya açılın dinleyin oradaki insanları sırf oy versinler diye maddi yardım yapılıyor başka bir şey yok. adam üretiyor ama satamıyor satmaya çalışınca ıvırı zıvırı derken kar etmek şöyle dursun zarara giriyor. israil denen devlet çölün ortasında yapıyor bu tarım işini ve tüm dünyaya gönderiyor ürettiklerini özellikle bizim karadeniz bölgesinde toprağa adam diksen adam yetiştirirsin o kadar bereketli topraklar ama maddiyata çeviremiyorsun işi. o yüzden herkes hazır yemeye alışıyor işte işin özü budur..
tarımla kalkınma işi geri kalmışlığın göstergesidir.Tarımla uğraşanlara saygı duyarım ama malesef küreşel rekabet gerçeği bu.Örnek sanayide bir parçayı yarım saate yapar satarsın ücretini alırsın tarımda ise üretmek için en az 3-5 ay beklersin dahası ceviz üreteyim dersin 7-8 yıl beklersin. Hayvan yetiştirme işide aynı böyle çok uzun zaman gerektiren işler oysa sanayi ve hizmetler sektörü böyle değil.
Topraklarimiz belli osmanlidan gelen tarim gucumuz belli. Ve yeni heyecanlardansa bildigimiz isi yapip marka haline gelmek cok daha mantikli.
Bakin hollandaya afedersiniz cuk kadar ulke tarimda avrupayi doyuruyor ki turkiye dunyayi doyurur dunyayi.
Geciceksim tarima, makinelesip ust duzey uretim yapacaksin, guzel mahsul yetistirip dunyaya pazarlayacaksin. Bak o zaman neler oluyor ekonomide.
Su anda tabi zor ama 10 yil kadar gel gitli ekonomiye razi olup ekonomimizin yuzde 80lik kismini tarima baglamamiz gerekiyor. Gereksiz yere universite acmak yerine parayi daha mantikli makul yerlere harcamamiz ve buyumemiz gerekiyor.
Avrupa birliğiyle karkas et anlaşması yapıldı. Geçen yıl kurban bayramından bir ay önce 5 bin ton doğranmış et ithal etmek zorunda kaldık. Et fiyatları planlı olarak şişirildi. Halka gaz verildi. Avrupadan et gelecek et ucuzlayacak dendi. Halk yemi yuttu. Et ucuzlamadı. Yerli yatırımcı yerle bir edildi.
Rusyaya ithal edilen binlerce ton sebze meyve uçak krizi sonrası denizlere döküldü. iç piyasaya sürüldü. Fiyatlar ucuzlayacak dendi. Halka gaz verildi. Fiyatlar tavan yaptı. Binlerce ton sebze meyve heba oldu. Çiftçi iflas etti. Tarladan 40 kuruşa çıkan domates pazarda 4,5 liraya satıldı. Çiftçi 15 yıl önce bir çuval gübreyi 10 milyona alıyordu. Domatesi 40 kuRUşa satıyordu. mazot 46 kuruştu. bugün gübrenin çuvalı 150 tl, mazotun litre fiyatı 4,25 tl. domates hala aynı fiyat.
clinton önünde el pençe divan duruyor dediğiniz ecevit amerikaya gidip tarım kotası için pazarlık ediyor, önüne konulan anlaşmaları yeniden düzenliyordu. yurt dışından et almıyordu.
şimdi 30 yıldır kapısında yattığımız ab son 15 senedir ne dediyse sorgusuz sualsiz yapan türkiye'ye idam gelmesin dedi diye boş kabadayılıklar havada uçuşuyor. bırakın milletin gözünü boyamayı. delikanlı olan adam sırf ab istedi diye yıllardır hayvancılığın anasını bellemez. çiftçiyi düdüklemez.
biri de kalkmış teşvik %70 falan diyor.
malız. mallar tarafından idare ediliyoruz. bir de milyonları ayakta uyutanlar kalkıp periyodik olarak her 5 yılda bir "kandırıldık" demiyor mu...
iç mihraklar nedeniyle diye cevaplanabilecek sorudur.
Hükümet ne zaman yurtdışı ziyaretlere gitse yanında onlarca müteahhit gidiyor, sonra anlaşmalar yapılıyor, siz bizim ülkemizde inşaat yapın ama buğdayımızı, nohutumuzu bizim istediğimiz fiyata alın, anca öyle. Tarım felan müteahhidin umurunda mı zaten.
Basit mantikla budur.
Ticari zekası daha kuvvetli olan daha mantıklı bir şekilde açıklayabilir.
Gerekli olan, tarım teşvik ve kredilerinin, olmazsa olmazı mazot ve gübre fiyatlarının iyileştirilmesi, yeniden yapılandırılması, ziraat bilimine verilmesi gereken özen ve değer verilmediği, köylü, çiftçi bilinçlendirilmediği sürece tarım ülkesi olmamız ve bu konunun önem kazanması mümkün değildir.
Bir de, medyada hunharca pompalanan, zengin ve konforlu hayatlar, bihterler, ferhundeler, renkli ve janjanlı hayatları izleyenler, çamurla çaylakla, orakla tırmıkla uğraşmayı gurur meselesi ediyor zannımca. Hepimiz Ziyagil ailesi gibi yaşamayı bekleyip, acıdan ölüyoruz ne yazık ki...
Son olarak çiftçi sorunlarını dile getirirken, " ananı da al git" azarını duyan gariban köylünün, topraktan soğuması konusu vardır ki, en vahimi de budur.
Umut olmayınca, toprak yeşermiyor be sözlük...
küçükken tarlada, köyde çok vakit harcamış bir fert olmam hasebiyle tarım konusunda belli bilgilere sahibim.
türkiye'de tarımın arkaik(iptidai) ve verimsiz olmasının birkaç sebebi var. bunlar:
1. miras bölünmesi. 100 dönümlük tarlanın 2 kuşak sonra 10 dönüme düşmesi.(devlet 4 yıl önce 20 dönümden az toprakların pay edilemeyeceğini kanunlaştırdı hele şükür)
2. üreticinin tüketici ile buluşamaması(aracıların malı götürmesi)
3. mazot, gübre ve tohumun ateş pahası olması.
4. çiftçiliğin meslek değil kader olarak görülmesi. herkes çocuğum okusun, üniversiteye gitsin diyor. gitsin de iş nerede? herkes üniversite okursa; kim çiftçi, kim berber, kim marangoz olacak? çiftçilik altyapısı sağlam olursa insanı zengin eder; ancak herkes kader olarak gördüğü için türk çiftçisi başarısız.
5. ziraat fakültelerinin boş yatması!
6. devletin her ile hattâ her ilçeye üniversite politikası tam bir iflastır. meslek sahibi olabilecek gençler zanaatkâr değil de diplomalı işsiz oluyorlar. gençlerimiz 4 sene boşu boşuna vakti harcıyor. bu memlekette üst düzey 10 üniversite var gerisi vakit kaybı. maalesef gerçek bu.
şu saydığım 6 nedenden yalnız biri çözüldü. yerli tohum vs. biraz kıpırdanma var. bu da çözülür mazot biraz ucuzlarsa tarımda yükselebiliriz; ama sosyal problemlerimiz daha kötü durumda. şimdiden milyonlarca diplomalı işsiz peydâ olmuş vaziyette. berberler dükkâna çırak bulamıyorum diyor.
bunun devlet desteği ile çok alakası olmadığını düşünenlerdenim.
sorun toplumun kafa yapısında.
çiftçilik zor bir uğraş. ve türk insanı, yorulmadan para kazanmanın yollarını arar oldu. köyde en verimli arsaya sahip adam, ekip biçmek yerine arsayı satıp şehirde tükkan açmak derdinde.
ürün satmada yaşadıkları sorun olabilir bak. bir sene uğraşıp aracıya yok paraya emeklerini satıyorlar. aracı zengin oluyor bu adam aldığı parayla sene içinde kullandığı gübrenin makinenin giderini ödüyor. haaa bak bu daha sakatmış.