rte ile mi rte'siz mi? deyü sorgulanması gereken kuramdır. eğer sayın stratejist rte ile diyor ise inanmayın zira o adam bir boktan çakmadığı gibi bizi gazlayıp daha çok boka batmamıza vesile oluyordur.
geyiği şakayı bırakırsak aslında bunu görmek için büyük stratejist olmak gerekmediğini görürüz. bir kere jeopolitik konum ve askeri güç yanı sıra kenetlenmiş, bilinçli bir halk ile türkiye'nin ne denli büyük olduğunu görürüz. ancak bazen arabanızın olması yetmez ehliyet ve onu kullanmayı bilmek gerekir.
süper güç olmak hayali kendisini bu vatanın evladı olarak düşünen herkesindir.ama nasıl süper güç olunur onu bilmiyoruz. en azından bazı gerçek leri görmemeiz gerekir. üretimimiz tükettiğimizden düşük olursa,dünya pazarlarında rekabet edecek kalitede mal üretemezsek, devamlı borç alarak yaşıyorsak. 9 ocaktan beri imf yetkilileri borç olarak verecekleri 5 milyar dolar için bir çok şartlar öne sürerek zorluk çıkarıyorlarsa biz süper güç olamayız. hayal kurmayalım. gerçekleri açık seçik görelim. bu gün isviçrenin davos kasabasında toplanacak olan zirvede dünyanın süper güçlerinin alacakları kararları dikkatle izleyin, başbakanımız dış işleri bakanımız ve devlet bakanımız zirveye katılan devlet başkanlarıyla ikili görüşmeler yapacaklar. özellikle dış işleri bakanımız ermenistan dış işleri bakanı nalbantyan la ne görüşecekler lütfen ihmal etmeyin. olaylara objektif yanaşırsanız daha sağlıklı düşünebilirsiniz. süper güç olma hayallerini bir kenara koyup nasıl bu bağımlılıktan kurtuluruz diye düşünmeye başlarsınız.
1839 tanzimat fermanı, 1856 ıslahat fermanı ile başlayan osmanlıyı parçalama senaryoları, borçlandırılarak uygulamaya geçiren o dönemin süper güçleridir. bu günkü süper güçler de ayni senaryoyu uygulamaktadırlar.
lütfen son yüz yılı iyi araştırın ve öğrenin, o zaman süper güç olamıyacağımızı görürsünüz. borç alan ülke değil, borç veren ülke olabilirsek süper güç olabilmenin ilk adımını atmış oluruz. devletimizin kuruluşunda ki en önemli unsur tam bağımsızlık olduğunu belleklerimize kazımamız gerekir
(bkz: yav he he)
şimdi 40 yaşlarında üstünde beyaz atlet elinde lark sigara olan amcalar gibi ' yav he he daağ amariganın kıçını yalıyoh nereye züper güç bu'
haklı amcadır aslında. TÜBiTAK'ta yengeç kabuğundan hemofili hastaları için üretilen yara bandı bir hiç olarak görülmesi ve, %40 eğimli olan okey tablası, papaz eriğini imam eriği yapan iki delikli kutunun seçilmesi, buna bir örnek.
incirliği alayına kapatma kısmından sonra okumadım kusura bakma.
incirlik üssü tamam bizim üssümüz olabilir ama orda NATO silahları mevcut. Ve bu silahlar bizim sınır ve hava güvenliğimiz için olmazsa olmaz. Buradaki silahların ve NATO gücünün oradan çekilmesi demek yavaş yavaş adım attığımız maddi bağımsızlık sürecini sıfırın altına çekecektir. Yani oradan tüm NATO kuvvetlerini kovmak demek natodan kopmak demek. Eğer ki biz natodan şu an için koparsak tüm bu hava savunma sistemleri geri çekilecek ve savunmasız hale geleceğiz. Hani şu katil Suriye rejimi dediğimiz Esed yönetimi yok mu? Onlar bile bize füze sallar olduklari yerden. Kolay işler değil dediğiniz tam bağımsızlık olayı. Bu yüzden üreten bi ülke olmamız gerekiyor tüketen değil. Oturduğumuz yerden göbek kaşıyarak "natodan çıkalım yeaa onları da yeriz yeaa amariga da kimmiş gideriz Rusya ile dost oluruz yea" minvalinde konuşmak yerine(seni kastetmiyorum) bir şeyler üretmeliyiz. Eğitimli üretken nesiller yetiştirmeliyiz.
Süper güç olmayı kafada başardığımız zaman yine güçlü bir devlet oluruz. Ancak şu an için natodan çıkmak olsun incirliği temizlemek olsun gram mantıklı hareketler değil.
kendi kendine gelin güvey olan ülke yönetimimizce gerçekleşmesi imkansız hede.
ulan kendi kendimizi her haltta ara bulucu ilan edip, malı avuçladığımızla, g.t olup kalmamızla sonuçlandırıyoruz, gürcistan'da olay çıkar pat atlarız "eheheh biz ara bulucuyuz" diye, sarkozy adam yerine konur sen telefonla arandığında ciddiye alındığını zannedersin, gazze'de olay çıkar "ben ara bulucuyum" dersin, yemek masalarına davet edilmezsin, sallanmazsın, kimse seni dinlemez üstüne ateşkes ilan edince adamlar kendi kendilerine, -ki, öngörülen tez de bush'un görevi bırakmasından hemen önce gazze saldırısının bitecği yönndeydi- bizim proaktif dış politikacılar(!) "ateşkes sayemizde oldu" der ezik bir sırıtma ile. -örnekler çok yakın tarih diye, hatırlanıyordur diye verildi, isterseniz 50 tane örnek veririm-
bu ortamda mı süper güç olunacak? şu anki politikamızla mı, dışa bağımlı enerji politikamızla mı, dışa bağımlı ekonomik politikamızla mı, üretime vurduğumuz darbelerle mi süper güç olacağız? olsak olsak ılımlı islam projesinde başarılı oluruz, güldürmeyin adamı!