aşağıda verilerle açıklanan bir tez. siyasilerin, halkın ve bilim insanlarının görmediği bir konu.
1927 Genel Nüfus Sayımına göre Türkiye’nin nüfusu 13.648.270 kişidir
(http://w2.anadolu.edu.tr/...ap/IOLTP/2291/unite06.pdf ) 1
. 1927 yılı verilerine göre
Türkiye nüfusunun %48.20’si erkek, %51.80’i ise kadın nüfusudur (1927 Nüfus Tahriri,
1928: 14).
kaynak: akademik bakış dergisi.
1955 yılı nüfusuna bakalım zira 23-50 arası yeni yeni toparlanan ve 2. cihan harbi'nin etkilerini de yalayan türkiye gerçeği var. o yıllarda nüfus artışı zaten yok.
ingilizce wikipedia sayfası güvenilir bir kaynak orada 1927-2017 tablosu var.
sözün özü 4 milyon suriyeli sığınmacı da hesaba katılırsa 85 milyonu bulduk.
evvelden duymuşsunuzdur asla 100 milyon olmayacağız diye nüfus projeksiyonları yaparlardı. artık onlar çöp.
suriyeliler gitmediği takdirde rahat rahat 100 milyonu geçiyoruz.
özellikle suriyelilerden bağımsız konuşursak 1927'den 2017'ye 90 yılda kaydadeğer göç almadan 70 milyonluk bir nüfus artışı sağlamak da neyin kafası bilemedim.
not: mübadele yapıldı, ancak gelen-giden denk sayarsak, bulgar zulmünden kaçanların da çok kalabalık olmadığını olsalar bile 1960'larda almanya'ya gidenleri düşünürsek göç alma-verme durumunun eşit olduğu görülür.
toprak-nüfus oranı göz önüne alınırsa türkiye'nin pek çok avrupa ülkesine göre daha iyi durumda olduğu çok rahat görülenbilir.
ingiltere: yüzölçümü-130.279 km2 nüfus-53 milyon
almanya: yüzölçümü-357.376 km2 nüfus-82 milyon
türkiye: yüzölçümü-783.562 km2 nüfus-79 milyon.
adamlar küçücük bölgelere adam akıllı, düzenlice yerleşiyorlar ki bir sorun çıkmıyor. Ayrıca Türkiye bu ülkeler gibi korunaklı bir bölgede değil. Türkiye, her an savaş çıkabilecek tehlikeli bir coğrafyada yer alıyor. Açıkçası bizde nüfus çokluğu bir lüks değil zorunluluktur. Kurtuluş savaşı sonrası ülkede 5 milyon erkek zar zor kalmıştı. Ve biz 10 yılda 15 milyon genç yaratmamızla gurur duyduk. Aynı duruma bir daha düşmeyi istemeyiz.
Almanlar gibi ağır sanayi ile ekonomimiz dönmediğinden dolayı sorun yapılıyor.
Çünkü tarıma dayalı bir toplum olduğumuzdan(en azından öyleydik, şimdi o da yok) mütevellit, her yeni Doğum ile topraklar da bölünüyor. Miras hukuku dolayısı ile herkes payını alıp kenara çekiliyor. Böyle olunca da verimsiz bölük pörçük araziler elde kalıyor. Hadi bir kardeş hepsini topladı, digerlerinden satın aldı diyorsun. Bu sefer de ötekiler hem arazisiz hem de işsiz oluyor.
Eskidendi yüksek nüfus ihtiyacı. Toprakları işleyebilecek adam gerekiyordu. Osmanlı Balkanları ele geçirdiğinde o verimli arazileri ekebilecek adam bulamıyordu. Yahut roma dacia seferine çıktığında buralara kuzeyden Slavları getirmişti çiftçi olarak. Ayrıca meydan muharebesinde de orduya katılacak erkek ihtiyacı vardı, şimdi o da yok. Fakat biz hala çoğalma derdindeyiz.
G*tümüzde don yok, elde var 10 çocuk.
3 milyon suriyeli geldi diyorlar ama en az 5 milyon var. O 5 milyonun yarısının sürekli doğurduğunu düşünürsek tehlike arz ediyor. Elimizi sallasak suriyeliye çarpıyor mesela. Zorda olanlara yardım edilsin problem yok ama vatandaşlık verme gibi bir hataya düşülmemeli.Ülkelerine dönme gibi bir niyetleri yok çünkü.