yaşadığı değerlerin farkında olmayan ve şanssız açıklama yapan insanların düşüncesidir.
hayır hayır kimseye "ya sev ya terket" diyecek faşizanlıkta bir ruha sahip değilim.
ama dostlar şunu iyi bilmesiniz ki, yaşadığımız bu mükemmel topraklar dünya üzerinde ki en güzel yerlerdir.
afrika'da açlıktan ve hastalıktan kırılan bir ülke, afganistan'da katledilen binlerce insan, ırak'ta, filistin'de vahşice öldürülen onbinlerce çocuklardan biri olabilirdiniz.
ama çok şükür ki, her ne kadar siyasi bunalımlara girip çıksakta şu an da özlemi en çok duyulan ülkelerden biriyiz ve hala bunun farkına varamıyoruz, ve bunun farkına varmamız için tepemize bir kaç bomba yağması, evlerimizin yıkılması, açlıktan ölmemiz ya da gözümüzün önünde annemizin kardeşimizin öldürülmesini mi bekliyorsunuz?.
bunu söyleyenin sike sike burada yaşıyacak olması gerçeğini değiştirmeyecek kelime öbeği.
bu dandikliği ifade etmenin bünyeye nasıl bir rahatlama vereceği ayrı bir başlık konusudur.
fikir beyanıdır. evet gördük dandik olduğunu uçaklar, gemiler seferber ederek vatandaşlarını kurtarmasından başka ülkelerin gıpta etmesinden. gerek coğrafyası gerekse elinde bulundurduğu zenginlikler açısından bir çok ülkeyi cebinden çıkarır. Türkiye' nin ne kadar büyük bir ülke olduğunu gelirler, teşkilat, nüfus yoğunluğu ve dinamikler gösterir. evet basiretsiz insanların yönetimi altında çok yıllar kaybetmiştir Türkiye ama asla dandik değildir.
yer altı yer üstü kaynaklarıyla doluymus, genç nüfus oranı en cok olan ülkeymiş, transit yollar üstündeymiş ne boka yarıyor efendim siz söyleyin ve daha birçok şey.
+evet efendim benim sigaram var ama çakmağım yok ne işime yarar benim bu sigara -övünmek-ten başka?
çoğu insanın aklına girmiş düşüncedir. tamam atatürk'ün kurduğu sistem gerçekten çok güzel. ama ülkenin şuandaki hali yaşanmaz haldedir. işsizlik, yolsuzluk, kaçakçılık, terör, tarikatçılık, şeriatçılık... herşey bu ülkede arkadaş. insana illallah ettirir. her hafta ayrı bi zam gelir. hiçte fiyatlar düşmez. sürekli gelen yeni yasaklarda cabası.
türkiye toprak olarak herkesin gözünü diktiği bir coğrafya. boktan denilen şeyler her ülkede var. işsizlik, yoksulluk, enflasyon falan filan.. bunu yapan ülke değil, insanlar. ama benim ülkemin diğerlerinden farkı ilk cümlede gizli. herkesin gözü olduğuı bir yerde yaşıyoruz. her türlü bölücü güçlere dışardan destek veriliyor ve ülke geri bırakılmaya ve parçalanmaya zorlanıyor. demokrasi herkesin hoşnut olmadığı durumları ifade etmek için oy kullandığı ve görüşüne uygun olmasa bile çoğunluğun isteğine uyma rejimi. ancak demokrasi "demokrasi kültürü" gelişmemiş toplumlar için gelişmiş ülkelerin kullandığı bölücü bir silaha dönüşüyor. örnek vermek gerekirse amerika'yı örnek verelim. bir ülkeye göz dikerse orda demokrasi yok bahanesiyle muhalif güçlere silah, para ve siyasi yardımla destek veriyor. ülke karıştığı anda da insani amaçlarla geldim deyip ülkeye yön veriyor. kendi beslediği insanlar da ahde vefa da bulunup amerika'nın istediği şekilde yönetiyorlar. bunu afganistan'da ırak'da libya'da açıktan açığa gördük. sırada suriye ve iran var. basit halk ise bunları anlasa bile yapabileceği birşey yok. yaşamak için güçlü olanın yanına geçiyor. bir bakıyorsun kendi dikta rejimini savunuyor bir bakıyorsun demokrasi isteyen amerika'nın yanında yer alıyor. diktaya mecbur bırakan da bazen demokrasi oluyor. darbeleri hepimiz dışlıyoruz, nefretle anıyoruz. ancak bu darbelere mecbur bırakan siyasi görüşlerin silahlı çatışmalara dönmesi olduğunu da unutmamak lazım. diktatörlük en azından bir tarafı ezip susturuyor ki kavga bitiyor. az gelişmiş demokrasilerde ise insanlar demokrasiye uymayan davranışlarını demokratik hak zannediyor.
meclis görüşmelerini izlediğinizde muhalefetin demokratik olarak görüşlerini bildirdiğini ancak istemediği bir durumda meclisi çalışamayacak duruma getiren yollara saptıklarını görüyorsunuz. ek yasa değişikliği teklifleriyle çıkacak yasayı sabote ediyorlar. olmazsa kitleleri sokağa döküp sokak çatışmasına çeviriyorlar. olmazsa fırsat bulduklarında yemin etmeyerek meclisi tartışılır hale getiriyorlar. olmazsa silahlı örgütler kurup mücadele ediyorlar. bunlar demokratik değil. ama demokratikmiş gibi yansıtılıyor.
bu ülkeye zarar verenler basit köylüler değil, okuyup bir ideolojinin yılmaz savunucusu haline gelenlerin eline silah veya kısaca toplamak gerekirse şiddeti bulaştırarak demokratik yol görenler haline gelmesi. birde çıkıp dağdaki çobanla benim oyum bir mi diyorlar. evet bence değil. çobanın oyu seninkinden değerli. adam işsizliğinin, yolsuzluğun, fakirliğin mücadelesini verirken sen iktidara benim görüşüm gelsinde yansın a.q.'mun ülkesi dersen olacak oluyor. siyaseti reel sorunları çözmek için yol arayanlar değil de iktidara benim siyasi görüşüm gelsin de diktatörlüğümüzü kuralım diyerek yaparsanız olacağı bu. bu ülkede siyaset sorun çözmek için değil sorun çıkarmak için çalışıyor. mesela şeriatçi deyip bir kitleye düşmanlık yapıyorsunuz. onların istediğini giyme, istediği gibi ibadet edebilme, istediği gibi çocuğunu yetiştirme gibitemel insani haklarını ellerinden alıyorsunuz. mesela kürt, ermeni diyerek etnik yapıları da bir kenara ayırıyorsunuz. daha çok örnekler verebilirim. ülkeyi boktan bir ülke görenler aslında bu ülkeyi en boklaştıranlar. çünkü ülke boktan deyip çözümü faşizan tavırlarla başkalarında görüyor ve onları düşman kabul edip mücadeleye giriyor. bu ülke boktansa bu birinin değil herkesin ortaya çıkardığı bir sorun.
gelişmemiş demokrasilerin sorunu karşıt fikirlerin hazmedilememesi. siyasetle ilgilenenlerin biraz fair play ruhu olması lazım. biri çıkar da insanların temel haklarından olan örgütlenme hakkını bunlar tarikat bunlar şeriatçi diyerek ve bunlar boktanlaştırıyor ülkeyi diyerek hakaret boyutuna taşırsan birileri de dinsizler olmasa daha iyi oluruz deyip düşmanlık besler. insanlar kendi haklarını koruyacak. başkalarının haklarını belirleme hakkını kendinde görmeyecek o zaman bu ülke boktan bir ülke olmaz ki bence zaten boktan değil. bazı bokan insanlar ülkeyi boktan görüyor hepsi bu. laflarının arasına birkaç evrensel durumu sıkıştırıp onların sırtından verip veriştiriyor.
son dönemde artan dincilikle birlikte türbanlı artışı, muhafazakarlık, akp'nin yaşam tarzı baskısı, yandaş hukukla her önüne gelenin tutuklanması gibi saçmalıklarla ülkenin iyiden iyiye dini rejime kayması sanata bile muhafazakar engeller konmaya başlanması sebebiyle bu ülkenin artık yaşanmaz olduğu gerçeğidir.
Başörtülü sayısı artıyor gerekcesi ile bu ülkenin yaşanmaz olduğunu düşüncesine kapılan insanların olduğu yerde kişi hak ve hürriyetlerinin zerre kadar değer ifade etmediğini görüyor ve türkiyenin yaşanmaz bir ülke olmasına katılıyorum. Bütün dünya daha fazla özgürlük için çaba harcarken bizim geri kafalı fosillerimizin çağdaşlık, modernlik adı altında insanlara birşeyler zorlamasını anlamış değilim. Senin çağdaşlık adı altında yaapmaya çaalıştığın hareketler ne kadar doğalsa başını örtmek isteyen bayanın hareketi de o kaadar doğaldır. Kendisi için istediği özgürlüğü karşısındaki içinde istemeyen kişi özgürlükçü, medeni değil bildiğin bencilin önde gidenidir. Yaşasın Özgürlük...
Ülkemin ve diğer birçok kalabalık toplumun sol beyin ve yarış odaklı eğitim sistemi; o dersleri daha önemli gösterme ve onlarda başarılı olanın akıllı ve çalışkan çocuk olduğu anlayışından NEFRET EDiYORUM! Matematik ve Fen Olimpiyat'ı oluyor ama Müzik, düşünce Yazısı, tasarım için neden olmaz? müzikten, Beden Eğitiminden ya da Resimden kalan bir öğrenci gördünüz mü hiç? Göremezsiniz. Çünkü dersten bile sayılmıyorlar! Çoğunlukla geçiştirme, 40 dakikayı doldurma işleri yapılıyor zaten. Bazı okullarda ve bazı öğretmenlerde istisnalar olabilir ona karışmam. Ama çoğunlukta neyse odur.
Sanırım biliyorum cevabını; üretmeyen, merak etmeyen, eleştirmeyen, fikir yürütmeyen, yürütüyorsa da derslerle sınırlı kalan gençlik işlerine geliyor da ondan!
Avucunun içi gibi trigonometri bileceksin efendim... Sabahtan akşama kadar dershaneden çıkmayacaksın ve bir öküz gibi saatlerce ve saatlerce 5 adet şıktan birini kabul etmek zorunda kalacaksın. Siyah tahtaya yazılmış,iş hayatına atıldıktan çoğunlukla sonra bir daha hiçbir zaman kapağını açmayacağın, kullanmayacağın bilgi hantallığına sessiz kalacaksın. Ve bu da yetmezmiş gibi baskısından intihar ettiren sınavlara gireceksin.
bazı şeylerin farkına varıp ta ve susmak esas kötülüktür.
bu ülkenin üç beş çapulcudan dolayı bozulmayacağını herkesin birbirini daha iyi dinleyip anlaması ötekileştirmemesi durumunda süratle ortadan kalkacak olan durumdur. *