yapısal bir sorun olduğu için çözümü yoktur. şöyle ki türk insanı batılılaşma peşinde koşan tipik bir ortadoğu insanıdır. büyük çoğunluğu müslüman olduğu için türkiye'de sosyal hayatı düzenleyen teamüllerin tamamına yakını din kökenli, ancak devlet laiktir. bunu eleştiri için söylemiyorum, ama kutsal kitabında hırsızlık yapanın elini keseceksin, zina yapana 100 değnek vuracaksın yazan bir toplumun ceza kanunu bu emirleri yasaklıyorsa o halk Allah'ın dediğini mi yapalım yoksa dünyevi düzene mi uyalım diyerek din ve devlet kurallarının arasında sıkışır kalır.
toplum desek, seküler değil ki hoşgörü ortamı oluşsun. bunun en büyük örneği cemaat kurucularının, tarikat liderlerinin, baş örtülü milletvekillerinin dinlerini özgürce yaşamak için kafir denilen amerika'ya sığınması, orada yaşamasıdır.
yine başka bir çelişki istiklal marşı. herkesin belki de en hassas olduğu, saygısızlık yapana sosyal linç uyguladığı bu marş "kahraman ırkıma bir gül" diyerek ırkçılık temasını türk insanının bilinç altına sokmaktadır. peki nerede kaldı atatürk'ün "ne mutlu türk'üm diyene" sözü?
peki "bu ezanlar ki şahadetleri dinin temeli", "benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var", "hakkıdır hakka tapan milletimin istiklal" gibi bunca dini öğeyi barındıran bir marşın resmi törenlerde ve devlet okulları gibi kamu kuruluşlarında okutulmasının zorunlu olması laikliğe aykırı değil mi? ama bir de bu marşa karşı çıkan ve savunan kesimi ele alalım. son günlerde yine bir istiklal marşı krizi patlak verdi. marş sırasında ayağa kalkmayanlar koyu islamcı, şeriatçı, belki de gerici. onlara küfreden ve bu marşı ölümüne savunanlar ise kemalist, laikçi.