türkiye nin yıllık büyüme hızı

    1.
  1. 1946-2002 yılları arası Türkiye'nin yıllık ortalama büyüme hızı %5.1
    2002-2013 yılları arasındaki ortalaması ise %4.8
    Rakamlar, devletin resmi raporlarıdır, ben söylemiyorum.

    * * *

    (Geçtiğimiz yıl %3'ü anca bulmuştur. Ve bu rakam 2001 krizindeki hızın bile çok gerisindedir)

    * * *
    Bizimle aynı seviyede olan diğer ülkelerin son on yıllık büyüme ortalaması ise: %6.4
    Yani bize fark atmışlar.

    * * *
    Son 10 yılda, %4.8 büyümek için kullandığımız kaynaklar şunlar:

    133 Milyar Dolar, iç borçlanmayla elde edilmiş.
    238 Milyar Dolar, dış borçlanmayla.
    50.5 Milyar Dolar, özelleştirmeden.
    Halktan toplanılan vergiler ise 1 trilyon 250 milyar dolar.
    (Avrupa'nın en düşük maaşı - en pahalı elektriği, benzini vs.)
    Toplamda 1 Trilyon 678 milyar dolarlık bir kaynak kullanmışız, 2002'den bu yana yıllık ortalama %4.8 büyümeyi yakalamak için.

    Dünya Bankası'nın raporlarına göre, aynı dönemde %6.4 büyüyen bizimle eş değer devletlerin kullandığı kaynak ise ortalama 675 Milyar Dolar...

    * * *
    Bizim harcadığımızın yarısından daha az bir parayı kullanarak, bizim yaklaşık 1.4 katımız bir büyüme gerçekleştirmişler.

    * * *

    Onlarla kıyaslayınca şu soru aklımıza gelmez mi?

    1 Trilyon dolarımız nerede?
    %1.6 eksik büyümemiz kimden kaynaklanıyor?
    Bizler vergi veriyorsak.

    Vergimizi toplayanlar hesap verecek...
    Sahi, Sayıştay raporları neden kayıp?
    Harcamaların kimler tarafından nereye harcandığı neden açıklanmıyor?

    * * *

    Brezilya sanayisi, 1998-2011 yılları arasında %1.8 büyüdü.

    Endonezya %2,

    Meksike %2.8

    Çin %4.

    Ya aynı dönemde Türkiye sanayisi?
    KÜÇÜLDÜ!

    Hem de kaç biliyor musunuz?
    %7'den fazla bir küçülme!.

    Gene Dünya Bankası'nın resmi raporlarıyla konuşuyorum.

    * * *
    Hadi gelin bir de Türkiye - Güney Kore kıyaslaması yapalım.
    Unutmayın, biz ilk arabayı onlardan önce ürettik...
    Onların ise şu an dünya çapında 3 otomobil firması var...
    Ya bizim?

    * * *
    1980 yılında Türkiye dünyanın en büyük 18. ekonomisine sahipken, G. Kore 24. sıradaydı.

    1987'de biz 14.'lüğe yükselmişiz, onlar ise 15.

    Gelelim 2002'ye...
    Biz 17.'liğe gerilemişiz. G. Kore bizi geçerek 14.'lük koltuğuna oturmuş.
    Biz halen 17.'likle 18.'lik arasında gidip geliyoruz.

    Şu an ise biz 18. sırada zorla tutunuyorken, Güney Kore ilk 10'a girmiş vaziyette.

    * * *
    Gelelim akaryakıta. Uluslararası Enerji Ajansı Raporları'na.
    Meksika'da akaryakıtın tonu 2012'de 625 Dolar iken 2013'te 568 Dolar'a düşmüş.
    %9.1 azalmış yani.
    Macaristan' %10.9 azaldı.
    Kore'de 13.3
    Polonya'da 3.9
    ispanya'da 5.1
    isveç'te 2.3 düşüyor.

    Ya Türkiye'de?
    Akaryakıt, diğer ülkelerin aksine pahalanıyor!
    %1.7.

    * * *

    Peki Türkiye'deki sanayici, yabancı sanayiciyle nasıl rekabet edecek, onlarla nasıl mücadele edecek?

    * * *
    Peki ya elektrik?
    Meksika'da % 1.7 azalıyor fiyatı. Macaristan'da %1.5, Çek Cumhuriyeti'nde %9.4, Polonya'da %5.7, isvec'te ise 14.4 düştü.

    Türkiye'de?!. %
    Diğer ülkelerde ucuzlarken elektrik bizde %6.5 pahalandı.
    Sanayici neyi üretecek?
    Üreten insanı cezalandırıyoruz...

    * * *

    Rekabet gücüne geçelim ister misiniz?
    100 dolarlık malı imal etmek için 2002'de kaç dolarlık ithal ediyorduk?
    - 27 dolar.
    2007'de?
    -39 dolar.
    2011?
    - 43dolar.

    * * *
    Anlayacağınız, ülkemizde üretmek değil, yabancılardan satın almak cazip geldi, Osmanlı'nın son dönemnideki gibi.
    Dünyanın en pahalı akaryakıtını, gübresini, ilacını satıyoruz bu köylümüze, çiftçimize...

    * * *
    34 milyon hektar arazi, ( ki 2 Trakya büyüklüğündedir), 2002'den bu yana ekilmiyor.

    Çünkü üretmek değil, üreten yabancılardan satın almak cazip hale getirildi.

    Osmanlı'nın gerileme dönemindeki gibi.
    Ama biz ABD'den saman ithal ediyoruz.
    Saman üretecek arazimiz mi yokmuş?!.
    Köylü haciz kıskacında...

    * * *
    2002 yılında Halk Bank'ın, esnafa açtığı krediyi ödeyemeyen esnaf sayısı 60 bin.
    2013'te 280 bin. (Devletin resmi raporudur gene)

    * * *
    2002, krizden yeni çıkmışız.
    icra dosyası sayısı: 8 mlyon 266 bin
    2012 sonundaki icra dosyası sayısı: 21 milyon 6 bin
    (Adalet bakanlığı raporu)

    * * *
    2002 yılında vatandaşın bankalara borcu 6.6 milyar TL.
    2013'te: 322 milyar TL'ye fırlıyor!
    icra dosyası boşu boşuna 8 milyonlardan 21 milyonlara çıkmadı.

    * * *
    Japonya'nın milli geliri, bizim yaklaşık 7.5 katımız.
    Ama bizim dolar milyarderi iş adamı sayımız, Japonya'nın 2 katı...
    Peki genel halkın mı refah seviyesi yükseliyor?
    Yoksa, kaymaklı bağzılarının mı?

    Birilerinin iş adamlarının mı?

    * * *
    Unutmayın, tüm Türkiye'nin toplam zenginliğinin yaklaşık %55'i, sadece 700 bin kişilik bir zümrenin elinde. . .

    Diğer 79 milyon 300 bin vatandaş, geride kalan %45'lik zenginliği anca paylaşıyor . . .

    O da, kimisi açlık sınırının altında; kimisi yoksulluk sınırının yarısında . . .

    * * *
    Neyse. bu yazıyı okuduktan sonra akpartiye oy vermeyin, verdirtmeyin! ülkemizin geleceği için..
    13 ...
  2. 2.
  3. durumlar maalesef böyle beyler.
    4 ...
  4. 3.
  5. 2014'te zar zor (muhtemelen de biraz oynanmış rakamlarla) %2.9 olmuştur. Beklenen %2.6'ydı; son çeyrekte ne olup bittiği belirsiz bir "sıçrama" oldu güya.

    Türkiye, şu anki işsizlik sorununa çözüm bulabilmesi ve enflasyon karşısında yatırım yapılabilir ülke durumunu devam ettirebilmesi için yılda en az %6-7 büyümelidir.

    Varın görün artık akp'nin sözde başarısını.
    2 ...
  6. 4.
  7. 0.00000000000000000001'dir buyume hızi. 41 kere masallah diyelim. Ne de olsa siyasette Allah lafi eksik olmaz. Te allam.
    1 ...
  8. 5.
  9. akp iktidarı ile (bkz: türkiye nin yıllık küçülme hızı) şeklinde anılması gereken hızdır.
    0 ...
  10. 6.
  11. bu ve benzeri raporları olan arkadaşlar entrye dahil ederse uykudan uyanırız diyelim.
    0 ...
  12. 7.
  13. Bir türkiye gerçeğidir. Hala koyunlar çıkıp bizim dünya liderimiz var der.
    0 ...
  14. 8.
© 2025 uludağ sözlük