bir tek hitman filminde istisna olarak güzel gösterildiğine şahit olabildim . galata kulesine giderken aralarında istanbul'un ne kadar güzel olduğuyla ilgili bir diyalog geçmektedir .
hitman filminde kızla alışverişe giden arkadaşımızın cevahir, akmerkez gibi yerlere gitmek yerine eminönü tarafındaki ara sokak çarşılarına gitmesi buna örnektir.
Batılının doğuya bakışının sikik yansımasıdır. Aslında adamlar da haklı bir yerde. Sonuçta bir filmde istanbul geçecekse neden plazaların olduğu levent ve çevresini göstersinler ki? olmadı bebeği? istanbul yeşillik olarak konulmuştur farklı bir atmosfer olarak konulmuştur. Plaza dediğin Amerikada da var (bebek yok o başka mesele). O yüzden sultan ahmet, mısır çarşısı, kapalı çarşıyı göstereceklerdir. Batının doğulu tipli olarak saydığı kişileri de kadraja sokacaklrdır. (Ha ben Milletimden utanmıyorum o başka mesele lakin bütünü yansıtmamaları önyargı oluşturuyor, önyargılar da sikimde değil, konu bu olduğu için yazıyorum)
buna örnek olarak
bu filmde allah sizi inandırsın 15 dakika arayla iki ezan okundu. öğle ezanıyla ikindi ezanını 15 dakika arayla okudular.
Gösterecek iyi bir şey yok da yabancılar nasıl göstersin gibi ibnece aşağılık kompleksinde olanlara hatırlatalım New York Manhattan'ın farelerini, boston'un, L. A in boktanlığını bilmeyenlere selam ederim. Konu gereğince Manhattan'ın pisliğini gösteriyorlar, L. A in de lakin daha çok temiz yüzünü görüoyoruz değil mi?
Yok yok "batıda böyle değil bi şıtandart var abi" di mi? orada her yer güllük gülistanlık. serpico ve benzeri birçok filmi de batılı çekmedi zaten.
çok güzel değil mi türkiye? nah güzel. kaldırımlardaki aralarında milimetre mesafe olmayan balgamları mı beğendiniz, yoksa mal gibi yolun ortasında yürüyen insanları mı? haa evet, başkentimizde sağda solda çöpün olmayışı ve herkesin eline geleni yere atması olabilir mi? tabii neden olmasın. hani bi ihtimal beyaz şahiniyle gezip ismail yk çalan gerizekalı conoları da beğeniyor olabilirsiniz. veya her sene değişen kaldırımları da beğeniyor olabilirsiniz. tabii bu olabilir, hangi dünya ülkesinde bizimkiler kadar yeni kaldırım oluyor ki? bunları beğenmeleri lazım. adım başı dilenciler de ülkemizin reklamında çok faydalı olabilir aslında. veya yaktığı kömür sobasının dumanıyla havayı sikmekle meşgul olan gecekondular da çok önemli bir faktördür.
lan nerede yaşadığınızın farkında mısınız? bok gibi ülke işte! insanlarda ne bilgi var ne gördü. en gelişmiş şehirlerimiz dediğiniz yerlerde adım başı tinerci olmuyor mu geceleri? başkentinin göbeğinde, kızılayda hap satıyorlar akşam 10da, hem de polisin arkasında. ben gördüm, ben şahit oldum. eğer bu ülkeyi muhteşem bir yermiş gibi gösterirlerse ben o yabancı filmlerin tillahını sikeyim. adamlar doğru yapıyor da siz ne boktan yerde yaşadığınızın farkında değilsiniz.
not: istediğiniz kadar eksileyebilirsiniz, hiç de sikimde değil.
yabancıların ülkemize karşı ön yargısından kaynaklanır. efenim size şöyle bir olay anlatayım:
galatasaray, andres jose fleurquini kadrosuna katacağı vakit, her yabancı futbolcuda olduğu gibi bununda kafasında tereddütleri varmış. yok efendim hala deveyle mi geziyorsunuz yok efendim araba var mı sizin ülkenizde... sonra transferi ayarlayan menajer almış bu fleurquin'i reynaya mı layla ya mı götürmüş, herifin aklı çıkmış.
yani diyor ki, bu yabancılar ülkeye karşı ön yargılı amınakoim.
aslında olumlu gösterildiği çok fazla kare de var. şu sitede ağırlığı olumlu olan ve içerisinde türk karelerin bulunduğu bir arşiv yapılmıştır. duvarda ismail yk ve müslüm gürses posterleri olan bir taşıyıcıdan tutun da panoda milliyet gazetesinin bulunduğu bir blade dahi var. her ne kadar bu konu daha önce de sözlükte işlenmiş olsa da linki verelim.
tam bir şerefsizlik. adamlar art niyetli mi onu da bilmiyoruz? öyle mi biliyolar nedir? geçen bizim köye her yıl düzenlenen geleneksel kafkas şölenine rusya'dan filan insanlar geldi, adamlar türkiye'yi bir il olarak biliyorlarmış. bu ne cehalet. ben adamların bütün illerini, iklimini, coğrafyasını, nüfusunu.. "aq bu işin".
ayrıca "national geographic" izliyorum öyle, bakınırken "istanbul" adlı böyle belgesel vardı ona rastgeldim, "ulan" nerde sakallı, cübbeli, çarşaflı insan varsa bulup oraya koymuşlar, sizin ben varya ... "eee kolay değil tabi adamların yüzyıllar boyu unutamayacakları çok büyük kuyruk acıları var".*
orta okulda bizanslılar türk gençlerini kaçırıp onlara babalarını öldürtürdü.liseye geldik gördük ki bizde yapıyormuşuz.ama yinede kendi ülkemizde göremediğimiz şeyleri onlar görebiliyor.hala düşünceleri nedeniyle insanların işkenceyle öldürüldüğü bir ülkede yaşıyoruz.
