23 ile beraber batının ideal model olarak kabul edilmesiyle başlayan durumdur. neticede batıyı takip etmek onun hep bir adım gerisinde olmaktır. dolayısıyla teknolojik olarak ilerisine geçmemiz mümkün değildir. ancak ahlaki anlamda bu böyle değildir. ahlaksızlıkta batıya ciddi bir rakip konumundayız. muhtemelen de geçeceğiz. zaten 23te planlanan da bu idi.
ilerleme istiyorsanız, bunu türkiye'nin 80 küsür yılda zerre kadar yapamadığı şeyi 30 yılda başaran irana bakarak anlayabiliriz. devlet işleyişine eleştiriler getirilebilse de teknolojik üstünlüğüne ilerlemişliğine hayranlık duyulmalıdır. 30 yıllık bir devlet; türkiyenin kuklası olduğu süper güç, büyük şeytan amerikaya kafa tutabilmektedir.
tam bir yalandır. çünkü teknoloji olarak geride olabilmek için önce ona sahip olmak gerekir. "bizim niye uzay mekiğimiz yohk, uzay üsümüz neyen yok." demiyorum, en basitinden bir cep telefonu, bir araba markası olmayan, üniversiteleri tek düzeleştirilen, üreticinin kötülenip tüketiciliğin desteklendiği, bir tane bile araştırma enstitüsü olmayan, en bilimsel kurumu tübitak'ın yönetim peşkeşçisi olduğu, bizzat ülkenden çıkan hammaddenin, başka ülkelerde işlenip sana tekrar satıldığı, fabrikaların en modern bölümünün paketleme bölümü olduğu güzide ülkemiz, ne yazık ki, teknoloji olarak da bir değer ifade edememektedir.
devlet eliyle yaratılmaya calışılan zengin fabrika sahibi sınıfın kısa vadede kolay para getiren sırf kar güdümlü devletini düşünmeyen yatırımlara yönelmesinden de kaynaklanır cok farklı zamanlarda da olsa japonya incelendiğinde onların burjuvalarının kısa vadeli değil uzun vadeli planlar yaptığı ve bu yatırımlar sırasında da devletinin çıkarını da gözettiği görülecektir. tek sebep bu olmamakla birlikte en önemlilerinen birisidir.
