eskiden otobüs yolculuğu sırasında camdan dışarıyı seyrederdi insan.
şehir değişince coğrafya değişince yol kenarında gördüğün tarlalarda ekili olan şeyler de değişirdi.
hatta gözünün pek alışık olmadığı bir şeye denk gelince daha bir dikkatlice bakar "pamuk mu lan bu... yer fıstığı mı?" falan derdin.
antep'ten istanbul'a kadar ki koca çukur ovadan geçiyorsun... mısırdan başka bir şey görülmüyor artık.
o büyümenin çoğu da bir dönem ekilen zeytin ağacıdır zaten. yıllardır bizim köy ve ilçe civarında insanlar bir şey dikmiyorlar. oraları ekili hareketli görürsem derim iyi lan diye.
üreten- üreticiden alıp tüketiciye ulaştıran - tüketen
tüketene sormak lazım, pazar sebze meyve fiyatları ile bakan bey'in sunumu ne kadar birbiri ile uyumlu...
100 tl kağıt üzerinde bakınca büyük para ama gidiyorsun markete selam veriyorsun 100 tl bırakıyorsun,
satınalma gücü çok düştü.
tarımda çok daha iyi yerlerde olmamız lazım, bana 1980 lerde coğrafya dersinde öğretilen
kendi kendine yeten 7 ülkeden biriydik, ne oldu oradan buralara geldik...
tarım bu toprağa emeği ve tohumu verince toprak karşılığını veriyor, en basit şey.
bunu yapamazsak var olamayız, köylü milletin efendisi idi, neden üretirdi...
şimdi neden üretmiyor.
neden pahalı tüketiyoruz.
neden tohumda yurt dışına bağımlı hale geldik
neden üretim azaldı.
üretimi neden kontrol edemiyoruz
üretimi neden yönetemiyoruz
bir sene fazla olan sonraki sene neden kıtlaşıyor.
tarım bakanlığı varken, ülke neden tarımda sorun yaşayıp, tarım ithalatı yapan bir ülke oluyor.